“İsimsizler”i Kanal D ekranında seyre sunulmuş olarak karşımda bulduğumda referanduma gerek bile olmadığı kanısına kapıldım bir an!..
Türkiye, mevcut dinbaz-totaliter statükoya kalbinin sağ-sol tüm kulakçık ve karıncıklarıyla “Evet” deme noktasına varmış diye düşünür oldum.
***
10 Kasım 2016’da odasına yerleştirilen bombayla korkunç bir terör saldırısına kurban gitmiş Mardin-Derik kaymakamı Muhammed Fatih Safitürk’ü
yâd ederek başlayan dizi, Güneydoğu’da hayatını kaybeden devlet
görevlilerine bir kutsama gibi görünse de özde savaşa, şiddete, ölüme,
ölmeye, öldürmeye bir çağrı ve yüceltme... Karanlıkta bir mum ışığı misali ufkumuzda parlamış “çözüm süreci”ne 7 Haziran 2015 sonrasında kişisel beka uğruna püf denilerek önü açılan “düğüm süreci”nin ve o düğümü kılıçla kesme stratejisinin propaganda edildiği bir yapıt bu...
Terörle mücadele timlerini, özel harekâtı, özel kuvvetleri, emniyet istihbaratı Türkiye’nin “yeni normal”i (yahut “Yeni Türkiye”nin normali) yapma yolunda “hardcore” bir ideolojik girişim...
Ve nihayet, “din-i İslâm”ın da dehşet bir araçsallaşmaya uğratılmasıyla şekillenmiş militarist bir metin: “Kur’an’da hükmü var! İnandın mı, sen atmazsın artık... Sen tetiğe basarsın... Hedefi Allah vurur!..”
***
Bu, bizim alışık olmadığımız bir “janr”
değil. Kürt sorunu bu memlekette on yıllar boyunca böyle nice dizinin
seyrimizden gelip geçmesine sebep oldu. Onları saymakla bitiremeyiz. Alışıldık olmayan, böyle bir çalışmayı Doğan Yayın Holding’in televizüel “amiral gemisi”nde karşımızda bulmak.
Yanlış değerlendirilmesin! Evet, bu alışıldık değil, ama elbette anlaşılmaz da değil. Hanidir değindiğimiz üzere gayet anlaşılır sebepleri var bu durumun ama burada yeni bir “Doğan ve Fetih” yazısı kaleme almak niyetinde değiliz. Hayli epridi bu konu artık.
Sadece referandum sürecinde Evet’çi kampanyaya latif bir jest olarak zamanlandığını düşündüğümüzü kaydedip geçelim.
***
Bu tür yapımlara geçmişten, üstelik çok da uzak
olmayan bir geçmişten alışığız dedik. Medyanın topyekûn AKP’ye çalar
hale gelmesi öncesinde (bir dereceye kadar aynı kategoride
değerlendirilebilecek “Kurtlar Vadisi” hariç) böylesi dizilere ekran açan esasen iki yer vardı. Biri TRT idi. Diğeri ise STV! Yani Samanyolu TV... Yani Gülenci yapılanmanın ideolojik aygıtı...
Bugün AKP’li yürekleri coşturan “İsimsizler”e “tohum” aranacak olsa, en başta geleceklerden biri STV ekranlarından hafızalarda hâlâ tazeliğini koruyan “Şefkat Tepe”dir denilebilir.
Ve de elbette TRT ekranlarında kültleşmiş “Sakarya Fırat”.
***
Bu noktada ilginç bir ayrıntıyı kendi televizyon eleştirmenliği tarihimden alıp dikkatinize sunmadan edemeyeceğim!.. Dört yıl kadar önce bu iktidarın derdi neydi dersiniz?.. Hemen hatırlatayım: “İsimsizler” tarzı devletçi, “kontr-terör”, militer dizileri dolaşımdan kaldırmak!..
2013 yılının Mayıs ayında devlet televizyonu TRT’yi sürekli reytingin zirvesinde tutan Süleyman Çobanoğlu yaratısı “Sakarya Fırat”ın yayından kaldırılacağı haberleri önümüze düşmüştü. Gerekçe olarak da kestirmeden “Çözüm süreci, diziyi bitirdi” denilmekteydi.
E, kolay değildi tabii! Birkaç ay öncesinde Newroz’da Abdullah Öcalan’ın Diyarbakır’da meydandan okunan konuşmasının zaten hanidir politik gündemde olan “barış kartı”nı iyice açtığı bir coşku ve heyecan hâkimdi havaya o dönemde!..
Böyle bir süreçte devlet televizyonu TRT, iktidara bugün Kanal D’nin yukarıda belirttiğimiz şekilde yaptığının tam tersi istikamette bir “jest”te bulunarak Kürt sorununa “savaşkan” yaklaşan dizisi “Sakarya Fırat”ı yayından kaldırdı.
***
Yani bugün Türkiye’yi adeta şehvetlice bir savaş
cinnetine sokmuş aynı siyasi anlayış, dört yıl öncesinde savaşa çözüm ve
barış arayışları içindeyken şimdi önünü açtığı kurmaca içeriklere
ekranları kapatma noktasındaydı. Dolayısıyla o günlerde “zoraki final” bölümü çekmek durumunda kalan “Sakarya Fırat”ın yapımcı ve yaratıcıları bugün “İsimsizler”i izlediklerinde kim bilir belki “Kendimiz arşivde, fikrimiz iktidarda” diyor dahi olabilirler!
Belli ki ileride AKP tarihini yazacak olanlar, bir iktidar zehirlenmesinin nerelerden nerelere siyasal savrulma, çelişki ve gelgitlere yol açtığını, bunun da topluma ne kadar ağır faturalarının çıktığını tespit ederken televizyon dizilerinin seyrinden de bol veri çıkaracaklar. Buna hiç kuşku yok!..
Tayfun Atay / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder