30 Nisan 2017 Pazar

Hint seferi ve karanlıkta yolculuk... - Nilgün Cerrahoğlu

Merkezi Washington’da bulunan “Freedom House”un 2017 uluslararası basın özgürlükleri standartlarını belirleyen raporu çıktı. Türkiye’yi dünyada basın özgürlüklerinin en gerilediği ülke ilan eden rapora göre artık “yarı özgür ülkeler” kategorisinden de çıkıp dosdoğru “özgür olmayan ülkeler” arasına katılıyoruz. 

199 ülke arasındaki incelemede 163. sıraya gerilemişiz. Çukurun en dibinde Kuzey Kore var. “Acımasızlığıyla” ün salmış Kim Jong Un’un vatanıyla rekabet etmemize sade 36 ülke kalmış. Bu 36 ülkelik engeli de selametle aşarsak en dibe vuracağız. 


Birkaç gün önce de “Sınır Tanımayan Gazeteciler”in bir raporu yayımlanmıştı. Orada da keza gene “son 12 yılda 56 basamaklık düşüş kaydettiğimiz” duyurulmuştu. 


Bir kez bu serbest düşüş başlamayagörsün.. 56 basamak gerileyen bir ülkeyi kim tutar? 36 basamak daha gerilemeye ne engel olabilir? Bir süre önce Türkiye’ye gelen ünlü tarihçi-yazar Timothy Garton Ash’in sözleri var aklımda. “Artık Türkiye’ye gitmek karanlığa doğru yolculuk etmek gibi!” demişti Garton Ash ve eklemişti: “En çok tutuklu gazeteci sayısına sahip ülkenin üzerinde tüyler ürpertici bir sis bulutu dolaşıyor!”

 
‘İtibarını onarmaya mı geldi?’
Dünyadaki imajı artık bu şekilde olan bir ülkeyi dışarda temsil etmek cüret ister. Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdi böyle çok cesur bir şey yapıyor ve Rusya, Çin, ABD ve Brüksel’de sürdüreceği dünya turuna Hindistan’dan başlıyor. 


Reis’e eşlik eden yandaşlara bakarsanız, Ankara’nın diplomasi atağının ilk ayağı olan Hindistan çıkarmasında “tüm ezberler bozulmuş”. Delhi’de Hintli gazeteciler yandaşlara “tek adam rejimi” filan gibi gerçeklerle ilgisi olmayan şeyler sormuş, ama bizim “dünya liderimize” eşlik eden medyamız sayesinde “Batı’nın bu menfur algı operasyonları” büyük ölçüde bertaraf edilmiş.
Aynı zamanda CB danışmanı olan İlnur Çevik örneğin; “Sabah yazarları olarak buraya gelip bazı yanlış algılamaları düzeltmek için bir atak yaptık ve yol aldık” diyor. Bununla yetinmeden ekliyor: “Türkiye nin dünya mazlumlarına kol kanat germesi, Mahatma Gandhi’nin fikirlerini yaşatması burada takdir görüyor!”

 
Ayağında çarık, çulsuz dolaşan ve bir lokma bir hırka felsefesiyle yaşayan Mahatma Gandhi ile “1150 odalı” Saray’dan yönetilen “yeni Türkiye” arasındaki bu hayali müthiş geniş benzetmeler eminim Hintlileri afallatmıştır. 


Hint medyasına zaten süratli bir göz atış, bu iddialı “imaj çalışmalarının” tercümede buhar olup uçtuğunu gösteriyor. “Freepress”te örneğin Sunanda K. Datta imzasıyla yayımlanan bir yazı, “Erdoğan’ın Hindistan ziyareti, kaybedilmiş uluslararası itibarı tamir amaçlı ” sorusunu soruyor. Türkiye’nin son bir yıldaki “karanlığa yolcuğunu” özetleyen yazı, Ankara’nın artık Arap dünyasındaki eski prestijine sahip olmadığını, eskisi gibi NATO’nun da demirbaşı olmadığını ekliyor. 


James Bond koruması
RTE’nin uluslararası itibarının keza gene ağır darbe aldığını belirten iş dünyasının gazetesi “The Mint”te çıkan bir başka yazı ise istibdat uygulamalarının 15 Temmuz’dan çok önce başladığına ve “iki yıldır sistemli olarak sürdürüldüğüne” dikkat çekiyor. 

Referandum sonuçlarının Erdoğan için “utanç vesilesi” olduğunu belirten gazete, RTE’nin Ortadoğu’da artık bir “dev gibi görülmediğini” ve “AB ülkeleriyle isterik bir kavgaya tutuştuğunu” not ediyor. 


Bu minvalde uzayıp giden yazıların tümü “ileri demokrasimizin” encamını ortaya koyuyor, referandumun sonuçlarını değerlendiriyor, Delhi ile geliştirilecek bağların Hindistan için sağlayacağı yararları sorguluyor.


Hint medyasını tararken karşıma çıkan en ilginç yazılardan biri, Erdoğan için alınan süper güvenlik tedbirlerini sıralayan bir haber oldu. Hint istihbaratı Erdoğan’ın uçağını Delhi’de bulunduğu 24 saat boyunca en üst düzey korumaya alacakmış. Reis’in özel korumalarına ilaveten en ileri teknoloji ile donatılmış süper sofistike silahlar ve iletişim teçhizatları verilecekmiş... Bir, halk arasında elini kolunu sallaya sallaya “Hint fakiri” modunda gezen Gandhi gözümün önüne geldi... Bir de “Bond” tipi güvenlik önlemleriyle Hint medyasına bile parmak ısırttıran post-modern “mazlumların abisi” Erdoğan... 


İki resim arasındaki benzerliği ben bulamadım. Siz bulabildiniz mi?


Nilgün Cerrahoğlu / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder