27 Mayıs 2017 Cumartesi

Cenaze - ORHAN GÖKDEMİR

AKP nedir? Özünde bir Nakşibendi-Nurcu koalisyonu. Bu bir buçuk tarikat üzerine biraz Milli Görüş, az Necip Fazıl ekleyin, AKP elde edersiniz. Yalnız o mu? Bu dört unsurun oranları ile oynayarak MHP’ye, hatta CHP’ye de ulaşabilirsiniz. Aslında ülke siyasal tarihindeki “merkez sağ” partilerin tamamı bu formül üzerine kuruludur. Adalet Partisi’nden Anavatan Partisi’ne, hepsi bir Nakşibendi-Nurcu bileşimidir.

Bu bir buçuk tarikat aynı zamanda laik cumhuriyete direnişin yegâne kalesidir. Cumhuriyete direndiler, işe yaramadığında “cumhuriyetçi” sağ partilerle ittifaklar yaptılar, karşı devrimin temel dinamiklerinden biri oldular. Said-i Nursi’nin, Necip Fazıl’ın, bugün siyasal İslamcı hareketin “ulu”su olarak bilinen kim varsa hepsinin Demokrat Parti’nin paltosundan çıkmış olması rastlantı değildir. Adnan Menderes’in partisi ilk dinci-Nurcu-Nakşi koalisyonudur. 1925’te başladı 1945’te bitti. Kısa cumhuriyeti, uzun karşı devrim takip etti. Hâlâ o karşı devrimin içindeyiz ve sonuna yaklaşıyoruz.

Peki, bir buçuk tarikat mı yıktı cumhuriyeti. Hayır? Cumhuriyeti cumhuriyeti yönetenler yıktı. Laik cumhuriyetten ürktüler ve laikliği tepelerlerse daha sorunsuz bir cumhuriyete varacaklarını düşündüler. Tercih yönetenlerin yönetmek için dine ihtiyaç duyması ile ilgilidir. Kemalizm’den ötede, devrimin ruhundan arındırılmış bir “Türk-İslam Sentezi” peşindeydiler. “Milliyetçi batıcılık”ı gömdüler, sonunda “dinci milliyetçilik”e vardılar. 12 Eylül diktotaryasının özetidir bu. Devleti tarikatlara, Nurculara, Nakşilere sonuna kadar açanlar 12 Eylül cuntasının paşalarıdır.
AKP’yi hazırlayan gelişmeler bunlardır. Nihayet laikliği tepelediklerinde ve dini anayasaya sokuşturduklarında cumhuriyet de çöktü. Çökmüş cumhuriyete vasıf gerekmiyordu, Nakşibendi-Nurcu koalisyonun eteklerinden gelen en vasıfsız imamları buldular, cumhuriyeti ellerine teslim ettiler. AKP o çöküşün partisidir.

Demek ki imamların elindeki şey bir cesetten ibarettir. İmamlar cesedi gömmek üzere geldiler. 15 yıldır ceset ellerinde. Yaptıkları şey cesedi gömmek yerine tecavüz etmekten ibaret. Bu referandumlar, bu Ohal’ler o uzun pornografik cenaze töreninin işaretleri. Aceleleri yok ve zevkini çıkarıyorlar.

                                                                               xxx

Cumhuriyeti yıkan bu bir buçuk tarikata bakalım. Nurculuk büyük ölçüde Fethullah Gülen çetesinden ibarettir ve geri kalanı önemsiz bir bölüktür. Buçuğun ötesinde, asıl gövde olan Nakşibendiye ise tarikatın şeyhi ve sağ siyasi partilerin manevi önderi Mehmet Zahid Kotku’nun ölümünden sonra bölündü. O tarihten bu yana “İskenderpaşa Cemaati, İsmailağa Cemaati, Erenköy Cemaati, Adıyaman Menzil Cemaati vb. çeşitli bölüklerden oluşan çok merkezli bir yapı. O yüzden dışarıdan bakılınca ülkede birçok tarikat varmış intibaı yaratıyorlar. Bütün marifetleri ihtiyaçlara göre sağ partilerden birine yığınak yapabilmelerindedir. Son yığınakları AKP’deydi.

Geçtiğimiz yılın Temmuzunda AKP’yi oluşturan tarikat koalisyonunun Nurcu ayağı, Nakşibendi ayağına darbe yapmaya kalkıştı. İyi hazırlanmamışlardı, Boğazköprü’sünü tek yönde trafiğe kapatarak başarıya ulaşacaklarını sandılar. Demek Nurcu imamlar, Nakşibendi imamların çok güçsüz olduklarını düşünüyorlardı. Belki haklıydılar. Ama Nurcu imamların da 20 savcı, 10 yargıç, birkaç bin polis, üç-beş generalden ibaret olduğu ortaya çıktı darbeden sonra. Gerisi devlet desteği efektidir. 12 Eylül darbesinden beri devlet desteğiyle yürüdüler, o destekle iş gördüler. 15 Temmuz’da o destek arkalardan çekilince bir yarım akıllı vaizin önderliğindeki bir avuç zavallıdan ibaret oldukları ortaya çıktı. Daha birkaç yıl öncesinin muktedirleri ilk tokatta çözüldü, ikinci tokatta itirafçı oldu. Zaten yarısı tokat yeme ihtimalini hissedince sessizce yurtdışına tüymüştü. Ama işte cumhuriyeti tepeleme şerefi onların hanesine yazılıdır.

Yıktılar mı? Sorunun cevabını bulmak için Nurculara değil CHP’ye ve TSK’ya bakmayı öneriyorum. Nurcuların darbelerini sadece izlediler ve beklediler. Cumhuriyet yıkılmadan ikisi de yıkılmıştı çünkü. Laiklik yoksa ne CHP, ne TSK ayakta kalabilir.

Şimdi tarikatın tarikata, dincinin dinciye darbeye kalkışmasının arifesindeyiz. Nur talebeleri kaybetti. Haliyle devletten temizleniyorlar. Yerlerine İskenderpaşalılar, İsmailağacılar, Erenköylüler, Menzilciler yerleştiriliyor. Bu arada “milli burjuvazimiz” olan biteni “endişeyle” izliyor, bir an önce “iktisadi işlere dönülmesi” için galiplere yalvarıyor. Gelen haberlere göre bundan umudu kesenlerden bir kısmı hisselerini satarak kaçmaya hazırlanıyor. Halkı itaatkâr bir ümmete dönüştürsün diye çağırdıkları imamlar kontrolden çıkmak üzere çünkü. Mülkiyet hakkını alaşağı ettiler, hukuku rafa kaldırdılar, anayasayı tağyir, tebdil ve ilga ettiler. Yerine kendi anayasalarını yazmaya çalışıyorlar ve bu onlar için tekinsiz bir ortam demek. Gemi batıyor ve gemiyi ilk terk eden milli fareler kendilerine sınır ötesinde sığınacak yer hazırlıyor.

                                                                             xxx

Şimdi olup bitenlere bir de böyle bakın. Burhan Kuzu’nun Fethullah Gülen’le fotoğrafları düşmüş basına, Mehmet Görmez’in mektupları yayınlanmış, Melih Gökçek’in, Kadir Topbaş’ın Nurcu çeteyle karmaşık ilişkileri ortaya çıkmış… Neden şaşırıyorsunuz? Adı geçenlerin hepsi aynı cemaatin adamları değil mi? Evet biri Fetösünün kuzusu, diğeri Fetösünün görmezi. Kimler koşup elini eteğini öpmedi ki? Hatırlayın, “cemaat”teki kirli peçete ayinini ortaya döken kişi de bir profesördü. Büyük ihtimal henüz koalisyonda işler yolunda giderken kirli peçete yiyenlerin önde gideniydi. Yani bugünkü iktidarın eteğine tutunan herkes ya Fetöcüdür ya Fetö işbirlikçisi. “Işıkçı” TGRT’nin saldırdığı Görmez’e “Milli Görüş”çü Milli Gazete’nin sahip çıkması kafanızı karıştırmasın. Bir buçuk tarikat içinde olup bitiyor her şey. Dincinin dinciye yapmaya kalkıştığı darbenin artçı sarsıntıları bunlar. Seninle ilgili değil hiçbiri. Hepsi sonuçta seni kimin tepeleyeceği ile ilgili. Kavgadan kim galip çıkarsa sana o vuracak sopayı.

Ayrıca acı tecrübelerimiz var, biliyoruz; İster Atatürkçünün ister tarikatçının elinde olsun, sopa yoksulun sırtına iner eninde sonunda. İşte bakın, Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’yı uyku sorunu yaşıyor diye saldılar. Ama bu arada uyduruk gerekçelerle yüzlerce insan aylardır içeride gün sayıyor. Cumhuriyet’in internet sitesinin yönetmeni üç beş saniye yayında kalan bir manşet gerekçesiyle tutuklu. Gazeteci arkadaşım Mustafa Hoş bütün bu hayhuy içinde sessizce salıverilen zenginlerin listesini çıkardı. Boydaklardan Fi Yapı’ya, Bank Asya yöneticilerinden Uğur Derin Dondurucu patronlarına kadar “Fetö”cü diye tutukladıkları ne kadar zengin varsa kısa zamanda saldılar. Üstteki kavganın alttaki görünümüdür bu..

                                                                            xxx

Cumhuriyet yıkıldı. Enkazın üzerine çöreklenmiş dinci dinciye, tarikat tarikata darbe yapmaya kalkıştı. Cumhuriyetin ölüsünü paylaşamıyorlar çünkü. Şu kendilerine teslim edilen cesede yaptıklarına bakın.
Toparlanın ölüyü de biz kaldıracağız!

Orhan Gökdemir / SOL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder