Yücel Demirel’in yayına hazırladığı “Atatürk Belgeler, Elyazısıyla Notlar, Yazışmalar” adlı belgesel kitap Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.
24 Nisan 1920… Meclis Başkanlığı’na seçilmesinden sonra kürsüde yaptığı konuşmanın el yazılı belgesi, o günkü ve bugünkü Türkçesi de kitapta yer alıyor. Konuşmadan alıntılar şöyle:
“(…) Hayatımın bütün evrelerinde olduğu gibi son zamanların krizleri ve felâketleri arasında da bir dakika geçmemiştir ki her türlü huzur ve rahatımı ve her türlü kişisel görüşlerimi ulusun mutluluk ve esenliği adına feda etmekten zevk duymayayım.
Gerek askerî ve gerek siyasî yaşamımın bütün dönemlerini kapsayan uğraşılarımda her zaman ilkem, ulusun iradesine dayanarak milletin ve vatanın muhtaç olduğu amaçlara yürümek olmuştur.
Bugün saygıdeğer kuruluşunuzun genel oyuyla oluşan ulusal güveni lâyık olduğumun çok üstünde görmekle beraber şahsım için bir gaye olarak değil, birlikte giriştiğimiz kutsal mücadelenin yöneldiği amaçlara ulaşmak için milletin bağışladığı bir dayanak olarak kabul ediyorum.
Bu ulusal birliğin bana yüklediği sorumluluk, biliyorum ve hepiniz de bilirsiniz ki pek ağırdır.
İçinde yaşadığımız eşi bulunmayan dakikaların güçlüğüne rağmen bu ağır ulusal sorumluluğun altına ancak saygıdeğer kurulunuzun yardımlarından ve daima doğruluk yolundaki mücadelelere yoldaş olan Allah’ın yardımından ümitli olarak çalışacağım. (…)”
3 Mayıs 2017… TBMM Başkanlık Divanı toplantısından sonra üyelere verdiği yemekte HDP’li Sırrı Süreyya Önder’e dönerek “Sırrı Bey yemek duasını siz yapar mısınız” diye sordu. Önder, “Ben sekülerim (laikim)” deyince, AKP’li İdare Amiri Erdoğan Özegen’e duayı yaptırdı.
23 Nisan 2017… Halkoylamasından sonraki bırakın Atatürk’ün adını ağzına almak, o koltukta oturmasına borçlu olduğu Anıtkabir’i bile ziyaret etmedi.
22 Eylül 2016… Anıtkabir’e gitmedi, ama Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan “Sultan 2. Abdülhamid Han ve Dönemi Sempozyumunu” açtığı konuşmasında “Hal edilmeseydi, Meriç Nehri ile Ağrı Dağı arasına sıkışmış olmayacaktık. Sadeliği ve temizliği seven müşfik, rikkatli, alabildiğine nazik, kibar bir devlet adamıydı!” dedi.
25 Nisan 2016… “İslam İlkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği’nin (AY-BİR)” toplantısında “1982 Anayasası’nda Allah ifadesi geçmiyor. Laiklik yeni anayasada olmamalıdır” diye konuştu.
7 Eylül 1967… Adli yılın açılışı töreninde dönemin Yargıtay Başkanı İmran Öktem şunları söyledi:
“Türkiye’de bir İslâm Devleti ve hilâfet rejimi kurmak, Türk Milleti’ni dini esaslara dayanan bir hukuk düzenine sokmak isteyen ve bunun için gizli ve açık çalışan mistik hezeyan halindeki bir avuç meczûb, ruh hastası veya dini, kazanç metası haline getirmiş kimseler, saf ve cahil yurttaşın en temiz varlığını, itikadını, imanını geçim vasıtası yapmış olan bezirgânlar -o bezirgânlar ki, dinin emrettiğini yerine getirmezler, yasak ettiklerini gizli gizli yaparlar ve fakat dindar görünürler- evet bunlar ve bir takım hurafeleri dini esaslar gibi göstermeye kalkan ve bu suretle halkı uyuşturan kökü dışardaki yurt düşmanları daima hüsrana uğrayacaklardır.”
“Komünizmle Mücadele Dernekleri” ile “Milli Türk Talebe Birliği (MTTB)”, “Pazar günü komünistler miting yapacak, biz bu mitingde savaşacağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin…” çağrısı yaptılar.
Çağrı sonrasında 2 kişi öldü, 100 kişi yaralandı, bu olay tarihe “Kanlı Pazar” olarak geçti. O tarihte MTTB Başkanı Kahraman’dı…
1 Mayıs 1969… Dincilerin, bu sözlerini unutmadıkları ve görevdeyken ölen Öktem’e tepki olarak, dönemin MTTB’si “Dinsiz Öktem’in cenaze namazının kılınmasını önleme amacıyla” bir çalışma başlattı.
3 Mayıs’ta 1969… Ankara Maltepe Camisi’nde Öktem’in cenaze töreni basıldı. Çoğunluğunu çember sakallı kişilerin oluşturduğu kalabalık ve bazı MTTB üyeleri namazın kılınmasını engellemeye çalıştılar.
İmamlar da namazı kıldırmak istemeyince, İsmet İnönü CHP İl '42aşkanı Rauf Kandemir’e “Namazı kılınmadan gitmem” demiş ve orada bulunan Yargıtay üyelerinden Abdullah Polat Gözübüyük’ün kardeşi İzzet Gözübüyük namazı kıldırmıştı.
Sonrasında tepkiler sürtüşmelere dönünce polislerin arka kapıdan çıkarma önerisini kabul etmeyen İnönü, öfkeli kalabalığa doğru yürüyünce, Tuğgeneral Nabi Alpartun tabancasını çekerek kendisine yol açmıştı. İnönü olaylar hakkında “Bu ikinci 31 Mart vakasıdır!” demişti. O tarihte MTTB Başkanı Kahraman’dı…
Yedi düveli yenip TBMM’yi kuran ilk başkan mı, yoksa günümüzdeki başkan mı kahraman?
Özgen Acar / CUMHURİYET
24 Nisan 1920… Meclis Başkanlığı’na seçilmesinden sonra kürsüde yaptığı konuşmanın el yazılı belgesi, o günkü ve bugünkü Türkçesi de kitapta yer alıyor. Konuşmadan alıntılar şöyle:
“(…) Hayatımın bütün evrelerinde olduğu gibi son zamanların krizleri ve felâketleri arasında da bir dakika geçmemiştir ki her türlü huzur ve rahatımı ve her türlü kişisel görüşlerimi ulusun mutluluk ve esenliği adına feda etmekten zevk duymayayım.
Gerek askerî ve gerek siyasî yaşamımın bütün dönemlerini kapsayan uğraşılarımda her zaman ilkem, ulusun iradesine dayanarak milletin ve vatanın muhtaç olduğu amaçlara yürümek olmuştur.
Bugün saygıdeğer kuruluşunuzun genel oyuyla oluşan ulusal güveni lâyık olduğumun çok üstünde görmekle beraber şahsım için bir gaye olarak değil, birlikte giriştiğimiz kutsal mücadelenin yöneldiği amaçlara ulaşmak için milletin bağışladığı bir dayanak olarak kabul ediyorum.
Bu ulusal birliğin bana yüklediği sorumluluk, biliyorum ve hepiniz de bilirsiniz ki pek ağırdır.
İçinde yaşadığımız eşi bulunmayan dakikaların güçlüğüne rağmen bu ağır ulusal sorumluluğun altına ancak saygıdeğer kurulunuzun yardımlarından ve daima doğruluk yolundaki mücadelelere yoldaş olan Allah’ın yardımından ümitli olarak çalışacağım. (…)”
***
Bugün o koltukta oturan İsmail Kahraman’ın yaşamından bazı kesitlere göz atalım: 3 Mayıs 2017… TBMM Başkanlık Divanı toplantısından sonra üyelere verdiği yemekte HDP’li Sırrı Süreyya Önder’e dönerek “Sırrı Bey yemek duasını siz yapar mısınız” diye sordu. Önder, “Ben sekülerim (laikim)” deyince, AKP’li İdare Amiri Erdoğan Özegen’e duayı yaptırdı.
23 Nisan 2017… Halkoylamasından sonraki bırakın Atatürk’ün adını ağzına almak, o koltukta oturmasına borçlu olduğu Anıtkabir’i bile ziyaret etmedi.
22 Eylül 2016… Anıtkabir’e gitmedi, ama Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan “Sultan 2. Abdülhamid Han ve Dönemi Sempozyumunu” açtığı konuşmasında “Hal edilmeseydi, Meriç Nehri ile Ağrı Dağı arasına sıkışmış olmayacaktık. Sadeliği ve temizliği seven müşfik, rikkatli, alabildiğine nazik, kibar bir devlet adamıydı!” dedi.
25 Nisan 2016… “İslam İlkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği’nin (AY-BİR)” toplantısında “1982 Anayasası’nda Allah ifadesi geçmiyor. Laiklik yeni anayasada olmamalıdır” diye konuştu.
***
“Türkiye’de bir İslâm Devleti ve hilâfet rejimi kurmak, Türk Milleti’ni dini esaslara dayanan bir hukuk düzenine sokmak isteyen ve bunun için gizli ve açık çalışan mistik hezeyan halindeki bir avuç meczûb, ruh hastası veya dini, kazanç metası haline getirmiş kimseler, saf ve cahil yurttaşın en temiz varlığını, itikadını, imanını geçim vasıtası yapmış olan bezirgânlar -o bezirgânlar ki, dinin emrettiğini yerine getirmezler, yasak ettiklerini gizli gizli yaparlar ve fakat dindar görünürler- evet bunlar ve bir takım hurafeleri dini esaslar gibi göstermeye kalkan ve bu suretle halkı uyuşturan kökü dışardaki yurt düşmanları daima hüsrana uğrayacaklardır.”
***
16 Şubat 1969… Dolmabahçe açıklarında demirleyen
6. Filo’ya karşı öğrencilerin yürüyüşüne işçi sendikalarının, meslek
kuruluşlarının temsilcileri de katıldı. “Komünizmle Mücadele Dernekleri” ile “Milli Türk Talebe Birliği (MTTB)”, “Pazar günü komünistler miting yapacak, biz bu mitingde savaşacağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin…” çağrısı yaptılar.
Çağrı sonrasında 2 kişi öldü, 100 kişi yaralandı, bu olay tarihe “Kanlı Pazar” olarak geçti. O tarihte MTTB Başkanı Kahraman’dı…
1 Mayıs 1969… Dincilerin, bu sözlerini unutmadıkları ve görevdeyken ölen Öktem’e tepki olarak, dönemin MTTB’si “Dinsiz Öktem’in cenaze namazının kılınmasını önleme amacıyla” bir çalışma başlattı.
3 Mayıs’ta 1969… Ankara Maltepe Camisi’nde Öktem’in cenaze töreni basıldı. Çoğunluğunu çember sakallı kişilerin oluşturduğu kalabalık ve bazı MTTB üyeleri namazın kılınmasını engellemeye çalıştılar.
İmamlar da namazı kıldırmak istemeyince, İsmet İnönü CHP İl '42aşkanı Rauf Kandemir’e “Namazı kılınmadan gitmem” demiş ve orada bulunan Yargıtay üyelerinden Abdullah Polat Gözübüyük’ün kardeşi İzzet Gözübüyük namazı kıldırmıştı.
Sonrasında tepkiler sürtüşmelere dönünce polislerin arka kapıdan çıkarma önerisini kabul etmeyen İnönü, öfkeli kalabalığa doğru yürüyünce, Tuğgeneral Nabi Alpartun tabancasını çekerek kendisine yol açmıştı. İnönü olaylar hakkında “Bu ikinci 31 Mart vakasıdır!” demişti. O tarihte MTTB Başkanı Kahraman’dı…
***
Özgen Acar / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder