7 Mayıs 2017 Pazar

İnsanlığa savaş açanların tanrısı: Para! - Mine G. Kırıkkanat

PARA, en zenginlerin yoksullara açtığı savaşta yegâne silah haline geldi. Büyük harflerle yazmamızın nedeni, yakın zamana kadar insanlar arasındaki alışveriş aracı olan PARA’nın, tek ve Tanrısal bir amaca dönüşmüş olmasıdır.
Tanrı PARA, evrensellik rekabetinde dinleri geride bıraktı. Toplumsal unvan ve kişisel başarı ölçütü ilan edilerek; yaşam gayesi PARA kazanmaktan ibaret zenginlerin elinde iktidar ve baskı silahı oldu, onlara sıra dışı yaşam ve keyifler sunuyor.
Kapitalist sistemin yeni evresi “neoliberalizm”in hizmetindeki uluslararası piyasanın görünmez elleri; en zenginleri “üstün insan”lara dönüştürürken, varsıllarla yoksulların arasındaki uçurumu da derinleştiriyor.
2016 yılında, dünyanın en zengin 8 mültimilyarderi, 3 milyar 500 bin insanın sahip olduğu tutara eşit bir PARA’yı elinde tutuyordu.
PARA’nın az kişide yoğunlaşması, çok hızlı oluyor: Sınırsız servet sahiplerinin oluşturduğu en güçlüler kulübü, 2010 yılında 388 kişiydi. 2014’te bu sayı 85’e; 2015’te 65’e düştü. Şimdi 8 kişiler.
Büyüklü küçüklü en zenginlerin elinde tuttuğu muazzam servetler, sahiplerine doğal kaynaklara, ham maddelere, topraklara ve tarımsal emek ürünlerine el koymak imkânı veriyor.
Aç toplumlar, boyun eğen toplumlardır.
Yeryüzünün ezici çoğunluğu için mutlu küreselleşme yok. Ama hızla yayılan, yıkıcı bir alımsatımın kurbanı, onlar.
Sahip olmayanların rüyalarını süsleyen PARA, kitlesel bir silaha evrildi: “Modern zamanlar” diye anılan sürecin topu, tüfeği oldu. Birkaç elde toplanması, topyekûn savaş açmayı kolaylaştırıyor: Sosyal haklara, demokrasiye, çevreye, hatta insanlığa aynı anda saldırıyorlar.

 
***

Oligarşik işleyen neoliberalizm, toplumsal yapılanmayı her açıdan kontrol altına aldı. “Tek düşünce” (single thought) sağ ile sol arasındaki farkı kaldırdı ve sınıf kavgasını görünmez, duyulmaz, tarif edilmez; ama “doğal bir veri” gibi hissedilmesi gereken, dolayısıyla dokunulmaz kabul edilen bir şiddete dönüştürdü.
Böylece iktidarla eşleşen yeni bir aristokrasi, PARA sınıfı doğdu. Çünkü bu denli zenginleşme, beraberinde varsıl ve uluslararası hanedanlar yarattı.
Bu hanedanların yetiştirdiği seçkinler iş dünyasına, siyasete ve haberleşme araçlarına hâkim olmaya başladı: Eleştirel bakış ve düşünceyi öldürmek için medyaları satın alıyorlar.
Çünkü ayrıcalıklı zenginlerin keyfi kararları medyada tartışılmamalı, daha hakça bir dünya kurmak isteyen insan iradesinden gizlenmelidir…
Böylece mülkiyet hakları ve işgücünden başka satacağı olmayanları sömürü koşulları sadece milyarderler loncasında; yani “onların” sınıfından olanlar arasında pazarlık edilir.
O sınıf ki, artık ne insan, ne işçi haklarını tanımak, ne de siyasal ve sınırsal engellere uymak niyetindedir.

 
***

Yukardaki satırlar, Fransa’da yayımladıkları her eser toplumu silkeleyen ve tek bir kelimesine kimsenin “doğru değil” diyemediği, çünkü sosyoloji biliminde otorite sayılan Michel Pinçon ve Monique Pinçon-Charlot çiftinin son kitabı, Geleceğimizi Çalan İktidar Avcıları’ndan alıntıdır.
Türkiye’de de yakından tanıdığımız milyarder oligarşi sınıfının insanlığa karşı bir savaşa girdiğini, bunu da ancak totalitarizmle gerçekleştirebileceğini öne süren kitap, bilinci olana bir yumruk niteliğinde.
İşte bir örnek: ABD, kanser ilaçlarının yapımında kullanılan insan kanındaki serum ihracatında, 2008 krizinden beri dünya birincisi.
ABD’nin en yoksul bölgelerine kurulan
500 merkez, inek sağma makinelerinden farksız elektronik kan çekicilerle donatıldı. Pek çok yoksul Amerikalı, bu otomatik makinelere takılıp her hafta 2 litre kanlarını sağdırıyor ve karşılığında 60 dolar alıyorlar.
ABD’nin kan serumu ihracatı 2007’de 15 milyon litreyken, 2014’te 32 milyon litreye çıktı. İsviçre firması Octapharma, ABD’den ucuza aldığı kan serumunu dönüştürerek, fahiş fiyatlara ABD’deki kanserlilere geri satıyor.Başka bir deyişle Tanrı PARA’ya tapan oligarşi, dünyada kamusal olmaktan çıkartıp neoliberal piyasaya bağladığı sağlık sektöründe, yeni bir yamyamlık türü geliştirmiş bulunuyor.


Mine G. Kırıkkanat / CUMHURİYET


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder