16 Mayıs 2017 Salı

Ona hakaret, bir ‘Atatürk meselesi’ değildir - EROL MANİSALI

Atatürk’e hakaret edenler işin özünde, “Atatürk üzerinden çağdaş değerler sistemine” karşı savaş açanlardır. 
 
Aydınlığa, çağdaşlığa, uygarlığa, akılcılığa, bilime düşman bu dinci, yobaz ve çıkarcı çevreler Ata’ya hakaret ederek, onun üzerinden amaçlarına ulaşmak isterler. Çünkü Atatürk ve devrimleri, “bu karanlık çevrelerin beslendiği bataklığı kurutmaya başlamıştı”.
Bataklığın kurutulması demek, onların çağdışı, para ve güç kaynaklarının ellerinden alınması sonucunu doğurmaya başladı. Hurafeler ve din tacirliği ile “insanları koyun yerine koyup gütmeyi amaç edinen” bu odaklar, Ata’ya saldırarak onun getirmeye çalıştığı uygar değerleri, “onun üzerinden” yok etmek isterler. Çünkü çağdışı çıkar dayanakları için “sosyal bataklık” sürdürülmelidir. 

Ya arkasındakiler kim?
 
Bu odaklar Türkiye’de (ve Ortadoğu’da) yerel olarak hep yeraltında gizlenmişler ve küresel güçler tarafından kullanılmışlardır. Bölgedeki bütün çağdaş ve demokratik girişimlere son 70 yıl içinde engel oldular. İran’da, Mısır’da, Cezayir’de ve Türkiye’de yolunu kesmeye çalıştılar.
Son somut operasyonları “Ergenekon ve Balyoz’la” başlatılan ve 15 Temmuz ile sonlandırılmak istenen kumpaslar dizisidir. Türkiye’deki Atatürk düşmanları, FETÖ’nün zeminini oluşturur.
Hepsi de Lozan’a, Türkiye’nin bütünlüğüne, çağdaş Atatürk devrimlerine karşı düzenlenmiştir. Önce Atatürkçüleri ve orduyu yok etmek, sonra da ülkeyi topyekûn ele geçirerek BOP’un bir parçası haline getirmek istiyorlar.
 
Son Ata’ya hakaret olayları bu sürecin bir parçasıdır. 
 
Hedef Türkiye’dir: bu Atatürk üzerinden yapılmaktadır. Çünkü Atatürk demek çağdaşlık, uygarlık, laiklik, demokrasi, ulusal bütünlük ve dış dünya ile karşılıklı çıkarları koruyan ve dengeleyen bir düzen demektir; Lozan’ı korumak demektir. 
 
Bütün bunlara karşı olan iç ve dış odaklar, “Türkiye’ye Atatürk üzerinden saldırıya geçmişlerdir”.
Bu nedenle 15 Temmuz’da ironik bir olay yaşandı: Ankara’da AKP genel merkezine dev Atatürk posteri asıldı. Çünkü Türkiye’yi (ve AKP’yi), FETÖ saldırısından ancak Atatürkçülük kurtarabilirdi. 

Karşılaştığım yabancı Atatürkçüler;


Prof. Stanfort Shaw, Prof. Fritz Neumark, Japon Prof. Yamaguchi, Prof. Bernard Lewis, Dr. Andrew Mango son 40 yılda beraber olduğum ve Atatürk’ü konuştuğum bazı insanlar. Bütün bunları “Yolumun Kesiştiği Ünlüler” kitabımda kaleme aldım. (*) 
 
Turgut Özal’dan Çiller’e ve Gül’e kadar 31 kişiyi yazdığım kitapta bunlar da var.
Sultan Galiyev araştırmacısı Japon Prof. Yamaguchi 1990’da bana anlattı: Sovyetler devriminin hemen ardından Moskova, Bakû’ya Sultan Galiyev’i gönderiyor, Azerbaycan’da durum nasıl diye. Galiyev Bakû’ya gittiğinde şaşırıyor. Her yerde Atatürk’ün boy boy posterleri asılmış. Yıl 1920, Ata’yı kutluyorlar. 
 
Atatürk “Doğu” ile “Batı” arasındaki akılcı sentezi bulup uygulamaya geçiren bir dehadır. Ona saldıranlar, rejimi değiştirip Türkiye’yi BOP içinde eritmek isteyen iç ve dış odaklardır.

Erol Manisalı / CUMHURİYET
 
(*) Kırmızı Kedi, Mayıs 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder