30 Haziran 2017 Cuma

Dışarıdaki gazeteciler - ÇİĞDEM TOKER

Adalet Yürüyüşü’nün büyük meramını Düzce’de yol kenarına dökülen tezek gayet güçlü anlattı. O “talimat”lı kamyon ve ardındaki irade, yola bıraktığı kadar, seçtiği saatin karanlığı ile de adalet fikrini imzalamış oldu. 
 
Korkudan kaynaklanan bu müptezellik, Kılıçdaroğlu yürüyüşünde heves kırmak şöyle dursun, moral ve motivasyonu artırmışa benziyor. 15. gününe giren yürüyüşe yönelik destek ve katılımın artarken çeşitlenmesi ise bu demokratik ve barışçı girişimi terörle bağlantılandırmaya çalışan iktidar kadrolarının kızgınlığını artırıyor. 
 
İktidar kadroları Adalet Yürüyüşü’nden duyduğu rahatsızlığı gerçeklikle bağı kopmuş “terör” gibi sıfatlarla yansıtmak yerine; artık sayıyla, istatistikle ifade edilemeyecek ağırlıktaki adaletsizliğe eğilmeyi denese daha akılcı bir iş yapmış olur.
***

Cumhuriyet yazar ve yöneticileri 238 gündür cezaevinde. Beş günlük gözaltı süresi eklendiğinde ise özgürlüklerinden 243 gündür yoksunlar. (Sekiz ay aralıksız cezaevinde olduğunuzu düşünün bir an.) Kendilerine yöneltilen suçlamaların neler olduğunu, tutukluluklarının beşinci ayında öğrenebildiler. Kendilerine yönelik suçlamanın ne olduğunu bilmeden daha uzun bir zamandır cezaevinde tutulan kamu görevlileri var bu ülkede. 
 
“Terör örgütü üyesi olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardımcı olmak” gibi ağır cezayı gerektiren bir suç işledikleri iddiasıyla tutuklu meslektaşlarımız hakkındaki iddianamenin beş ay sürmesi, bugün Adalet Yürüyüşü’ne öfkelenen iktidar kadrolarınca, “yargının bağımsızlığı” ile izah edilmişti. Soruşturmayı başlatan savcının FETÖ davasından yargılandığının ortaya çıkması ise “Olmasa iyi olurdu” sözüyle. Soruşturma savcısı hakkındaki iddianame ve ceza davası ortadayken Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin, o savcının talimatıyla cezaevinde oluşunu da bağımsız yargıya ve adi yargılanmaya dahil olduğunu düşünmeliydik. Meslektaşlarımız, arkadaşlarımız hakkında 7.5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezası talep eden ve Türkçesi pek de muazzam sayılmayacak o 306 sayfanın içinde, ceza hukuku açısından karşılığı olabilecek somut deliller yerine 106 adet haber, 149 adet tweet yer alıyor.
***

İlk duruşma 24 Temmuz Basın Bayramı’nda görülecek. Tesadüf işte. “Dışarıdaki Gazeteciler” dokuz ay sonra “doğal hâkim” karşısına çıkacak meslektaşlarımıza, arkadaşlarımıza ses olma çabası başlattı. 
 
Sosyal medya kampanyası kapsamında, #HaberinVarMı ve #GazetecilereÖzgürlük etiketiyle yapılan paylaşımlarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Adalet Bakanı Bozdağ’ın tutuksuz yargılamaların esas olduğuna dair videolar bellek tazeliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir TV programında yaptığı konuşmadan alıntıyı anımsatalım:
“Adeta kaçması söz konusu dahi edilemeyecek olan insanlarla alakalı burada bir tutuksuz yargılama mekanizmasını çalıştırmakta fayda olacağı inancımı zaten daha önce söyledim. Bu konudaki düşüncem yine aynı.”
 
Öteden beri bizim de düşüncemiz öyle.

Çiğdem Toker / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder