2 Haziran 2017 Cuma

Libya ve Manchester - CEYDA KARAN

Geçen salı için planlıyordum, araya ABD’nin dış politika duayeni Zbigniew Brzezinski’nin ölümü girdi, yazamadım. Lakin Libya üzerinden yaşananlara dair not düşmeden olmaz. ‘Libya’ diye bir memleket kalmamış olsa bile… Esasında geçen haftaki Manchester Arena saldırısı, niçin kalmadığını da ortaya sermekte. Şimdilerde ‘emperyalizm’ denilince dudak bükenler için kör kör gözüne parmak misali...
***

Britanya’nın Manchester kentinin ünlü konser salonundaki saldırıda çoluk çocuk 23 kişi öldü, 59 kişi yaralandı. Libya asıllı 22 yaşındaki saldırgan Salman Abedi hakkında yazılıp çiziliyor.
Kendisi Libya İslami Savaş Grubu’ndan (LİSG) etkilenerek radikalleşmiş bir genç. Benim 2011’de Bingazi ve Libya çöllerinde denk geldiklerimden belki de. Kim bilir, belki birilerinin üzerinden paralar kazandığı, kaptagon ve türevi uyuşturucularla ‘davaya sevk edilenlerden’. Şu sıralar Fransız ve Hollanda polisi ne hikmetse Suriye’de Fetih el Şam militanlarının kullandığı ‘cihat/mücadele hapı’ diye anılan bu ilaçları üretip dağıtanları bulup yakalamamakta. İnsanın ‘Hey gidi Kaddafi, hey’ diyesi geliyor. Linç edilerek öldürülmeden önce çok bağırmıştı da işiten olmadı. Zaten ordusuna ‘sivillerin ölmemesi için dikkat edin’ türü sözlerinin de tam aksinin aktarıldığı yeni ortaya çıkmakta.

***

Libya, hem Batı (Fransız-Britanya) istihbaratları, hem de Kaddafi’den nefret eden Körfez’in Sünni monarşilerinin (özellikle Katar) ortak operasyonuydu. Liberal müdahaleciliğin ‘demokrasi’ sosu ile tatlandırılıp servislendiği. Siyasal İslam aparatı en kullanışlı araçtı. Üstüne Hillary Clinton’ın Suriye bağlantılı ‘Tekfiristan projesi’ tesis edildi.
Britanya yatırımı MI6’nın Kaddafi’ye suikastlar düzenlediği 1990’lara uzanır. LİSG üyeleri bu ülkede rahatça yaşadılar. Bunlardan biri Kenya ve Tanzanya’daki ABD elçiliklerine bombalı saldırılarda parmağı olsa bile Londra’da camilerde dolanan, sonra Libya’da ortaya çıkan Abu Enes El Libi.
Manchester saldırganı Abedi tabii henüz ‘çömezdi’. Libya’nın doğusundaki El Abedi aşiretinden. Babası Ramazan, Kaddafi yönetimi altında başçavuşmuş. 1991’de ‘Vahhabi cenneti’ Suudi Arabistan’a yerleşmiş. Afgan mücahitleri eğitmiş. Sonra ver elini Londra ve Manchester... El Libi ile de Bin Ladin’in adamı LİSG’in lideri Abdülhekim Belhaç’la da oradan tanışıyor. Hani şu ABD diplomatını Bingazi’de öldürünceye kadar ‘Libya devrim kahramanı’ ilan edilen Belhaç.
Diyeceksiniz ki Britanya istihbaratı bunları bilmez mi? Bilir elbette. 8 Haziran’daki seçimlerde halkından vize almak arzusundaki Başbakan Theresa May hele, o vakitler içişleri bakanıydı. Lakin bunlar Britanya için ‘değerli varlıklardı’. O sebeple tutuklanmadılar. 

***

Şimdi Batı başkentlerinde, ‘internetten radikalleşen gençler’ yahut IŞİD ve El Kaide’nin ‘yalnız kurtları’ gezip tozmakta. Batılılar Manchester’daki gibi kendi içlerinde ‘tali kayıplar’ vermekte. Bunların hepsi ‘insani’ mevzu zaten, zinhar politik değil! Emperyalist projelerle filan ne alakası olabilir! Bakmayın siz NATO yahut KİK’in zuhur ettiği memleketlerin yerlerinde yeller estiğine... 

***

Libyalılar için parasız sağlık ve eğitim, kamu için petrol, içme suyu projeleri, modernleşme, laiklik demek olan Muammer Kaddafi, 20 Ekim 2011’de linç edilerek öldürüldü. Kuvvetle muhtemel, linç Fransız istihbaratının işiydi. Şubat 2011’de ‘isyanın’ ilk çıktığı Bingazi’deydim. Barışçı gösteri ile filan değil, ağır silahlarla basılarak isyanın başlatıldığı sarayı bizzat dolaşmıştım. O vakitler rivayet o kadar çoktu ki, kafamda oturtamamıştım... 



Libya’daki silahlar paketlenip Suriye’ye yollanalı çok oldu. Batı medyası ancak şimdi yazıyor, NATO’nun ‘kurtardığı’ Libya’daki ‘köle pazarlarını’. Artık Libya yok. IŞİD’le mücadele var. O yüzden siz siz olun ‘emperyalizm’ deyip geçmeyin. Emperyalizmle oyun oynamaya da kalkışmayın. Antiemperyalizm en kalın çizginiz olsun.

Ceyda Karan / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder