Büyüklerimizin “Sokakta adalet aranmaz! Hak aranmaz!” dediği gün, Londralılar da ellerinde “Justice/Adalet!” yazan pankartlarla sokaklara çıkmasın mı?
Türkiye’nin yoğun gündeminde ne kadar izlediniz bilmiyorum. Hafta içinde İngiltere başkentinin en seçkin mahallelerinden biri olan Kensington’da, ailelerin yaşadığı 24 katlı bir gökdelen yandı.
Londra da İstanbul gibi...
Seçkin refah mahalleleri ile dar gelirlilerin haneleri sırt sırta bulunabiliyor...
11 Eylül kuleleri gibi alev alev tutuşan Grenfell Tower isimli bina da böyle işte imkânları kısıtlı olan, özellikle göçmelerin yaşadığı dev bir apartman blokuydu.
Kimliği ilk tespit edilen kurban, örneğin Muhammet adlı Suriyeli bir göçmen. Suriye ceheneminden çıkmayı başarmış. Ama “kurtuluş” diye gördüğü Londra’da yanarak can verdi...
Onlarca insanın “cehennemi” olan, 600 kişinin yaşadığı 120 daireli binada kaç kişinin öldüğü bir sır. 58 ölüden bahsediliyor ama sayının 100’ü aşması bekleniyor...
Bina Kensington Belediyesi’ne ait ve 1974’te inşa edilmiş. Yangından sonra siyah bir iskelete dönüşen yapı geçen yıl elden geçmiş. Ama tasarruf amacıyla bu yenilenmede düşük kalitede malzeme kullanılmış. “5 bin Pound’luk” fark için -misal- yangına dayanıklı olmayan bir mantolama türü seçilmiş.
Çarşambayı perşembeye bağlayan gece sahur vaktinde çıkan yangında bu yüzden alevler üst katlara kolayca sıçramış.
Aşağıdakiler - yukardakiler yangını
Dünya TV’lerinin İkiz Kuleler yangını gibi neredeyse günler boyu gösterdiği Grenfell Tower badiresinde konu yalnız Londra’da 40 yıldan bu yana yaşanan en büyük yangın değil.
Meselenin değişik boyutları var.
Bunlardan ilki, sanayi devrimi Londra’sının içyüzünü anlatan Dickens’ın “İki Şehrin Öyküsü” romanı ölçüsünde devasa sınıf farkları ve uçurumlarının bugün bu yangınla, hâlâ yaşadığının görülmesi.
Dickens’dan bu yana 200 yıl geçmesine karşın, Kensington Sarayı’nın bulunduğu bir mahallenin öteki ucunda yaşam mücadelesini sürdüren “aşağıdakilerin” şartları çok değişmemiş...
Diğer konu, bir hafta önceki genel seçimde yara bere içinde kalan May’in hesapta olmayan bu gökdelen yangınıyla aldığı ikinci darbe.
Theresa May üst üste gelen bu ikinci krizi de göğüsleyemezse; “aşağıdakileryukardakiler” ve bir “mülti külti Londra yangınına” dönüşen Grenfell Tower’ın enkazı altında kalabilir.
Grenfell Tower’ın kıvılcımları sokağı sardı bile.
Terörden fazla öfke yarattı
“Tower-zedeler” için dayanışma gösterenler, ellerinde “adalet” yazan pankartlarla Kensington Belediyesi’ni bastılar. Başbakanlığın bulunduğu “Downing Street”e yürüdüler, kentin kalbi Oxford Street’te eylem yaptılar.
Göstericiler “5 bin Pound’luk tasarruf” için yaşamlarını yitiren yakınlarının hesabını soruyor, alınmayan güvenlik önlemlerinin sorumlularını arıyorlar.
Hükümet ve yerel yöneticiler düzeyinde her tür ihmal/yolsuzluk ihtimali nedeniyle başlarına gelen felaketten sorumlu olanların hesap vermesini bekliyor; cevapsız kalan sorulara yanıt talep ediyorlar.
Bütün bunlar, üst üste terör olaylarının yaratmadığı dozda bir öfke patlamasına yol açıyor.
Yetkililer ise öfkenin yatışmasını bekliyor. Kraliçe ve Londra Belediye Başkanı, yangın-zedeleri ziyaret ederek onlara moral destek vermeye çalışıyor. “May istifa!” nidaları eşliğinde Başbakan da hastanede yaralıları yokluyor ve olanlar için kapsamlı bir soruşturma başlatıyor.
Henüz kimseye Soma tekmesine benzer bir tekme indirilmedi...
Müslüman Belediye Başkanı Khan’dan “E ne yapalım? Allah’ın takdiridir” yorumu gelmedi.
“Sokakta hak arandığı görülmüş şey değildir!” buyuran devlet büyüğü ise çıkmadı.
İngilizler öyle görünüyor ki “krizin üstesinden nasıl gelinir”i hiç bilmiyor.
Nilgün Cerrahoğlu / CUMHURİYET
Türkiye’nin yoğun gündeminde ne kadar izlediniz bilmiyorum. Hafta içinde İngiltere başkentinin en seçkin mahallelerinden biri olan Kensington’da, ailelerin yaşadığı 24 katlı bir gökdelen yandı.
Londra da İstanbul gibi...
Seçkin refah mahalleleri ile dar gelirlilerin haneleri sırt sırta bulunabiliyor...
11 Eylül kuleleri gibi alev alev tutuşan Grenfell Tower isimli bina da böyle işte imkânları kısıtlı olan, özellikle göçmelerin yaşadığı dev bir apartman blokuydu.
Kimliği ilk tespit edilen kurban, örneğin Muhammet adlı Suriyeli bir göçmen. Suriye ceheneminden çıkmayı başarmış. Ama “kurtuluş” diye gördüğü Londra’da yanarak can verdi...
Onlarca insanın “cehennemi” olan, 600 kişinin yaşadığı 120 daireli binada kaç kişinin öldüğü bir sır. 58 ölüden bahsediliyor ama sayının 100’ü aşması bekleniyor...
Bina Kensington Belediyesi’ne ait ve 1974’te inşa edilmiş. Yangından sonra siyah bir iskelete dönüşen yapı geçen yıl elden geçmiş. Ama tasarruf amacıyla bu yenilenmede düşük kalitede malzeme kullanılmış. “5 bin Pound’luk” fark için -misal- yangına dayanıklı olmayan bir mantolama türü seçilmiş.
Çarşambayı perşembeye bağlayan gece sahur vaktinde çıkan yangında bu yüzden alevler üst katlara kolayca sıçramış.
Aşağıdakiler - yukardakiler yangını
Dünya TV’lerinin İkiz Kuleler yangını gibi neredeyse günler boyu gösterdiği Grenfell Tower badiresinde konu yalnız Londra’da 40 yıldan bu yana yaşanan en büyük yangın değil.
Meselenin değişik boyutları var.
Bunlardan ilki, sanayi devrimi Londra’sının içyüzünü anlatan Dickens’ın “İki Şehrin Öyküsü” romanı ölçüsünde devasa sınıf farkları ve uçurumlarının bugün bu yangınla, hâlâ yaşadığının görülmesi.
Dickens’dan bu yana 200 yıl geçmesine karşın, Kensington Sarayı’nın bulunduğu bir mahallenin öteki ucunda yaşam mücadelesini sürdüren “aşağıdakilerin” şartları çok değişmemiş...
Diğer konu, bir hafta önceki genel seçimde yara bere içinde kalan May’in hesapta olmayan bu gökdelen yangınıyla aldığı ikinci darbe.
Theresa May üst üste gelen bu ikinci krizi de göğüsleyemezse; “aşağıdakileryukardakiler” ve bir “mülti külti Londra yangınına” dönüşen Grenfell Tower’ın enkazı altında kalabilir.
Grenfell Tower’ın kıvılcımları sokağı sardı bile.
Terörden fazla öfke yarattı
“Tower-zedeler” için dayanışma gösterenler, ellerinde “adalet” yazan pankartlarla Kensington Belediyesi’ni bastılar. Başbakanlığın bulunduğu “Downing Street”e yürüdüler, kentin kalbi Oxford Street’te eylem yaptılar.
Göstericiler “5 bin Pound’luk tasarruf” için yaşamlarını yitiren yakınlarının hesabını soruyor, alınmayan güvenlik önlemlerinin sorumlularını arıyorlar.
Hükümet ve yerel yöneticiler düzeyinde her tür ihmal/yolsuzluk ihtimali nedeniyle başlarına gelen felaketten sorumlu olanların hesap vermesini bekliyor; cevapsız kalan sorulara yanıt talep ediyorlar.
Bütün bunlar, üst üste terör olaylarının yaratmadığı dozda bir öfke patlamasına yol açıyor.
Yetkililer ise öfkenin yatışmasını bekliyor. Kraliçe ve Londra Belediye Başkanı, yangın-zedeleri ziyaret ederek onlara moral destek vermeye çalışıyor. “May istifa!” nidaları eşliğinde Başbakan da hastanede yaralıları yokluyor ve olanlar için kapsamlı bir soruşturma başlatıyor.
Henüz kimseye Soma tekmesine benzer bir tekme indirilmedi...
Müslüman Belediye Başkanı Khan’dan “E ne yapalım? Allah’ın takdiridir” yorumu gelmedi.
“Sokakta hak arandığı görülmüş şey değildir!” buyuran devlet büyüğü ise çıkmadı.
İngilizler öyle görünüyor ki “krizin üstesinden nasıl gelinir”i hiç bilmiyor.
Nilgün Cerrahoğlu / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder