6 Haziran 2017 Salı

Yeni Fethullahlar yolda... - ALİ SİRMEN

Galatasaray Lisesi’nin her yıl haziran ayının ilk pazarı gerçekleşen geleneksel yaz pilavı, 4 Haziran günü okul binasında yapıldı.
2012’den başlayarak, kurumun değerlerini korumaya, savunmaya, geliştirmeye kendi alanlarındaki çalışmalarıyla katkıda bulunanlara Galatasaraylılar Derneği tarafından verilen “Galatasaray Büyük Ödülü” bu yıl emekli büyükelçi ve eski İstanbul milletvekili Şükrü Elkdağ’a verildi.
Her pilavda, ellinci mezuniyet yıllarını kutlama geleneğine, bu sefer 124. dönem mezunları, 25. yılı kutlamayı eklemişler ve aralarından Seza Sinan Uslu’nun kaleme aldığı, “Galatasaray Tıbbiyesi’den Mekteb-i Sultani’ye Eğitim’de Yenilik ve Gelenek” adlı bir araştırma kitabı yayımlamışlardı. Gelenlere dağıtılan bu eser, seçkin bir eğitim kurumundan yetişenlere en fazla yakışan katkı türüydü. 

***

Ama 4 Haziran Pazar günkü, 2017 Galatasaray Pilavı’nda beni en çok duygulandıran, 112. dönem mezunları oldu. Diğer 12 Cumhuriyet mensubu ile birlikte 7 aydır Silivri’de tutuklu bulunan değerli gazeteci yazar Kadri Gürsel kardeşimizin sınıf arkadaşları olan, Kadri’nin resminin bulunduğu altında “Sorarlarsa bizdendir” yazılı tişörtler giymiş 112. dönemliler, Kadri’nin eşi ve oğlunun da katıldığı pilav şenlikleri boyunca, tezahürat yaparak, şarkılarla, türkülerle, sloganlarla arkadaşlarını andılar; bizim gibi o dönemden olmayanlardan isteyenlere de dağıttıkları tişörtleri giyip resim çektirdik, adeta Kadri’yi aramızda hissettik.
Bundan üç yıl önce, yine Galatasaray mezunu olan, baskıcı iktidarın destekçisi, şu anda adlarını zikretmeyi gerekli görmediğim, iki kişi için ise yine üstlerinde resimleri bulunan pankartlar açılmıştı. Ama onlarda şu ibare yer alıyordu:
Sorarlarsa bizden değil dersiniz
Silivri’de tutuklu Kadri’yi, yetiştiği irfan yuvasındaki arkadaşları bağırlarına basarken, bütün demokrasi kurbanlarıyla dayanışma örneği sergilediler.
Kadri Gürsel, FETÖ’cülükle suçlanıyor.
Kadri ve onunla birlikte tutuklu olan Cumhuriyet mensubu arkadaşlarımıza yönelik Fethullahçılık veya onlarla irtibat suçlamasını ya da imasını, NEREDEN GELİRSE GELSİN, şiddetle kınıyor ve bunun izan sahibi hiç kimsenin kabul etmediğini, etmeyeceğini haykırıyorum, hep de haykıracağım.
FETÖ soruşturması artık Fethullahçılara yönelik olmaktan çıkıp büyük çoğunluğu geçmişte Fethullahçılar ile mücadele etmiş olan muhalifleri sindirme ve tasfiye aracı haline gelmiş durumda.
FETÖ karşıtlarının sanık olduğu soruşturma ve davalarda, eski Fethullahçılar tanık olarak yer alıyorlar.
Bu durum kimilerinin haklı olarak, iktidarın FETÖ ile mücadelede içten olup olmadığı sorusunu gündeme getirmelerine, Gülen ve taraftarlarının devlete sızdıkları iddialarına gülmelerine neden oluyor.
Onlar açıkça şunu söylüyorlar:
- Fethullah ve yandaşları devlete sızmadılar, iktidar tarafından alenen yerleştirildiler.

***

Ben en ufak paylaşıma bile tahammülü olmayan bu iktidarın, gücün tümünü isteyen Fethullah Gülen’in artık can düşmanı olduğuna inanıyorum.
Ama bu düşüncem, yapılan mücadelenin iktidarın istediği sonuçları vermeyeceğini görmemi de engellemiyor ve diyorum kiFethullah karşıtlarının sanık, Fethullah yandaşlarının tanık olduğu bu soruşturmalara rağmen yeni Fethullah’lar yoldadır.”
Başka türlü olması da beklenemez.
Siyasetin kadrolarının sekülerleşmesine karşı olan, siyaseti temelden dincileştirmeyi kendine hedef seçmiş ve bu alanda çok yol almış bulunan uygulamalar bu şekliyle sürdükçe, bünye yeni Fethullahlar yaratacaktır. 
 
Cumhuriyet’in klasik sağı Atatürk’ün görüp, gösterdiği bu gerçeği anlamadığı için dinci siyasetin bekleme odası rolünü üstlenmişti. 
 
Şimdiki iktidar da, geniş tarihi perspektiften bakıldığında, geleceğin FETÖ’cülerinin teşrifatçıları olmaktan öteye geçemeyecektir.

Ali Sirmen / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder