“Bugün biraz keyifsizim” diyerek işi kırdım. Evde çay keyfi yaparak dinleniyorum.
Zonguldak’tan Turan Karagöz mesaj göndermiş; yıllar önce okur toplantılarında söylediklerimi hatırlatıyor.
“Solcular hastane yapsın, beceremiyorlar mı pastane yapsın, o da olmadı meyhane yapsın… Ama yapsın ve çok iyi yapsın. İnsanlar parmakla gösterip, solcular bir pastane yaptı ama olursa böyle olur desin. Söyleme modundan eyleme moduna geçmedikçe toplumsallaşmak mümkün değil” dediğimi vurgulayıp, keyifle yudumladığım çay hakkında yazmamı istiyor.
Bunları söyledim, yazdım. Çok güzel sözler söyleyen solun başarısının, güzel eylemesinden geçtiğine inanıyorum. Toplumsallaşmanın insanların hayatına üretim tüketim ilişkileri içinde dokunmak ve o dokunuşla hayatları değiştirmekten geçtiğini biliyorum. Üretim ve tüketimden gelen gücümüzü kullanamayışımıza üzülüyorum.
Oysa hiçbir şey başarı kadar ikna edici değil.
Küçük küçük başarı öyküleri yarattığımızda, o öykülerle hayatlara dokunup değiştirebildiğimizde çoğalacağız da!
Karadeniz’de tarımın iki ayağından biri fındıksa, diğeri de çay. Sömürü, soygun, vurgun ikisinde de var. İkisi de yerli yabancı büyük tüccarlara peşkeş çekiliyor. Üretici ağlıyor.
Çayımı keyifle yudumluyorum, çünkü çektiğim her yudumla çay üreticisine destek olduğumu biliyorum. Her yudumda fındıktaki, çaydaki, tarımın her alanındaki çaresizliklere bir çare ürettiğimi biliyorum.
Turan Karagöz’ün “yaz” dediği, benim de bir ayı aşkın bir zamandır yudumladığım çay HOPA ÇAY.
Verdiği keyif yalnızca lezzetinden gelmiyor. Hopa Çay, 4300 kadar üreticinin üye olduğu Hopa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin yeniden işletmeye soktuğu fabrikada üretiliyor. 1959’da kurulan, 12 Eylül’ün kıyımı sonrası batan kooperatif, yeniden yapılandırıldı ve imece usulüyle üretime başladı. Atıl durumdaki fabrikanın dumanı tütüyor artık. Üretici, kendi kooperatifi sayesinde, kendi üretip topladığı çayı, kendi fabrikasında işliyor ve satıyor.
Kadın erkek birlikte çalışıyor, gönüllüler dayanışmaya koşuyor, sonuçta “Halk üretiyor, halk işliyor, halk kazanıyor.” Dilerseniz yazının bu noktasında; www.hopacay.com adresini kısaca ziyaret edip, çaylarınızı sipariş edin. Bu yazıya yetişmese de bundan sonraki yazıları Hopa Çay’ınızı keyifle yudumlarken okursunuz.
Hopa Çay’ın bölge dışında İstanbul, Gebze, Kayseri, Bursa ve Ankara’ya da dağılmış 12 bayii var. Ülkenin neresinde olursanız olun sitesine girip sipariş verdiğinizde çayınız kargo ile size ulaştırılıyor.
Kooperatif yönetiminin aklında benim de yıllardır hayal ettiğim, hatta bazen yapabilir miyiz diye bazı arkadaşlarla heyecana kapıldığım bir fikir var: “Çukurova’dan domates, Ege’den zeytin, Ovacık’tan nohut, fasulye, Malatya’dan kayısı, Amasya’dan elma alacağız, yerine çay vereceğiz. Bizim gibi kooperatiflerin bizimle iletişim kurmasını bekliyoruz” diyorlar.
Eminim yapacaklar. Böylece öncelikle üyelerinin temel gıda gereksinimlerini en ucuza sağlarken, başka yerlerdeki üreticilere de destek olmuş olacaklar. Fındık üreticisine de, ülkenin dört bir yanındaki tarımsal üreticilere de örnek olacak bir başarı hikâyesine dönüşecek Hopa Çay.
Daha şimdiden, Çaykur’un açıkladığı fiyatların hep formalite olarak kaldığı koşullarda, özel sektörün üreticinin çayını istediği fiyattan almasının önüne geçtiler. Başarılarının büyüklüğü, dilerim olmaz, Çaykur özelleştirilirse çok daha net görülecek.
2012 yılında başlayan çabalarla yeniden ayağa kalkan kooperatif, şimdi sadece çay üretmekle de kalmıyor; üreticilerin birbirleriyle temas kurmasının, dayanışma içinde sorunlarını çözmesinin kanallarını yaratıyor. Çaya gübreyi, üyelerine temel gıda maddelerini kaliteli ve ucuza sağlıyor.
Onlar Karadeniz’in doğusunda bir güzellik yaratırken, bize düşen görev keyifle çay yudumlamak! Eşe dosta Hopa Çay hediye etmek! Hiç değilse bu!
Hopa Çay’ın bir başarı öyküsü olarak gelişip yeni başarılara koşması üretilen çaya talep olmasına bağlı.
Haydi, bir yudum da siz alın. Keyifle!
L. DOĞAN TILIÇ / BİRGÜN
Zonguldak’tan Turan Karagöz mesaj göndermiş; yıllar önce okur toplantılarında söylediklerimi hatırlatıyor.
“Solcular hastane yapsın, beceremiyorlar mı pastane yapsın, o da olmadı meyhane yapsın… Ama yapsın ve çok iyi yapsın. İnsanlar parmakla gösterip, solcular bir pastane yaptı ama olursa böyle olur desin. Söyleme modundan eyleme moduna geçmedikçe toplumsallaşmak mümkün değil” dediğimi vurgulayıp, keyifle yudumladığım çay hakkında yazmamı istiyor.
Bunları söyledim, yazdım. Çok güzel sözler söyleyen solun başarısının, güzel eylemesinden geçtiğine inanıyorum. Toplumsallaşmanın insanların hayatına üretim tüketim ilişkileri içinde dokunmak ve o dokunuşla hayatları değiştirmekten geçtiğini biliyorum. Üretim ve tüketimden gelen gücümüzü kullanamayışımıza üzülüyorum.
Oysa hiçbir şey başarı kadar ikna edici değil.
Küçük küçük başarı öyküleri yarattığımızda, o öykülerle hayatlara dokunup değiştirebildiğimizde çoğalacağız da!
Karadeniz’de tarımın iki ayağından biri fındıksa, diğeri de çay. Sömürü, soygun, vurgun ikisinde de var. İkisi de yerli yabancı büyük tüccarlara peşkeş çekiliyor. Üretici ağlıyor.
Çayımı keyifle yudumluyorum, çünkü çektiğim her yudumla çay üreticisine destek olduğumu biliyorum. Her yudumda fındıktaki, çaydaki, tarımın her alanındaki çaresizliklere bir çare ürettiğimi biliyorum.
Turan Karagöz’ün “yaz” dediği, benim de bir ayı aşkın bir zamandır yudumladığım çay HOPA ÇAY.
Verdiği keyif yalnızca lezzetinden gelmiyor. Hopa Çay, 4300 kadar üreticinin üye olduğu Hopa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin yeniden işletmeye soktuğu fabrikada üretiliyor. 1959’da kurulan, 12 Eylül’ün kıyımı sonrası batan kooperatif, yeniden yapılandırıldı ve imece usulüyle üretime başladı. Atıl durumdaki fabrikanın dumanı tütüyor artık. Üretici, kendi kooperatifi sayesinde, kendi üretip topladığı çayı, kendi fabrikasında işliyor ve satıyor.
Kadın erkek birlikte çalışıyor, gönüllüler dayanışmaya koşuyor, sonuçta “Halk üretiyor, halk işliyor, halk kazanıyor.” Dilerseniz yazının bu noktasında; www.hopacay.com adresini kısaca ziyaret edip, çaylarınızı sipariş edin. Bu yazıya yetişmese de bundan sonraki yazıları Hopa Çay’ınızı keyifle yudumlarken okursunuz.
Hopa Çay’ın bölge dışında İstanbul, Gebze, Kayseri, Bursa ve Ankara’ya da dağılmış 12 bayii var. Ülkenin neresinde olursanız olun sitesine girip sipariş verdiğinizde çayınız kargo ile size ulaştırılıyor.
Kooperatif yönetiminin aklında benim de yıllardır hayal ettiğim, hatta bazen yapabilir miyiz diye bazı arkadaşlarla heyecana kapıldığım bir fikir var: “Çukurova’dan domates, Ege’den zeytin, Ovacık’tan nohut, fasulye, Malatya’dan kayısı, Amasya’dan elma alacağız, yerine çay vereceğiz. Bizim gibi kooperatiflerin bizimle iletişim kurmasını bekliyoruz” diyorlar.
Eminim yapacaklar. Böylece öncelikle üyelerinin temel gıda gereksinimlerini en ucuza sağlarken, başka yerlerdeki üreticilere de destek olmuş olacaklar. Fındık üreticisine de, ülkenin dört bir yanındaki tarımsal üreticilere de örnek olacak bir başarı hikâyesine dönüşecek Hopa Çay.
Daha şimdiden, Çaykur’un açıkladığı fiyatların hep formalite olarak kaldığı koşullarda, özel sektörün üreticinin çayını istediği fiyattan almasının önüne geçtiler. Başarılarının büyüklüğü, dilerim olmaz, Çaykur özelleştirilirse çok daha net görülecek.
2012 yılında başlayan çabalarla yeniden ayağa kalkan kooperatif, şimdi sadece çay üretmekle de kalmıyor; üreticilerin birbirleriyle temas kurmasının, dayanışma içinde sorunlarını çözmesinin kanallarını yaratıyor. Çaya gübreyi, üyelerine temel gıda maddelerini kaliteli ve ucuza sağlıyor.
Onlar Karadeniz’in doğusunda bir güzellik yaratırken, bize düşen görev keyifle çay yudumlamak! Eşe dosta Hopa Çay hediye etmek! Hiç değilse bu!
Hopa Çay’ın bir başarı öyküsü olarak gelişip yeni başarılara koşması üretilen çaya talep olmasına bağlı.
Haydi, bir yudum da siz alın. Keyifle!
L. DOĞAN TILIÇ / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder