Barselona işçileri, faşistlere karşı sosyalistlerin önderliğinde hemen
bir genel grev ilan ettiler. Kışlalara gidip savunma için ihtiyaç
duydukları silahları aldılar. Direniş için kurulan milislerle birlikte
işçilerden oluşan silahlı birlikler ordu birimleri haline geldiler.
Günlerdir Katalonya’yı konuşuyoruz. İspanya’dan ayrılmak amacıyla düzenlenen Bağımsızlık referandumuyla gündeme geldi ama bu bölge İspanya İç Savaşı (1936-39) sırasında İspanyol faşizmine karşı direnişiyle de destanlaşmıştı. Bu direniş dünya sosyalist tarihi açısından da dersler dolu bir direnişti. Onur verici bir tarihtir bu.
Katalonya’nın en büyük kenti olan Barselona üç yıl süren İspanya İç Savaşı sırasında dünyanın hemen hemen her yerinden, Cumhuriyetçiler safında dövüşmek için gelen devrimci gönüllülerle dolmuştu. Buna karşın faşistlere Faşist İtalya ile Nazi Almanyası’nın büyük desteği vardı. Öyle ki Almanya lideri Hitler ile İtalya lideri Mussolini İspanya faşistlerinin lideri Francisco Franco’nun emrine birer uçak filosu bile yollamışlardı. O sırada İspanya egemenliğinde olan Fas’tan İspanya’ya 15 bin kişiyi taşıdılar. Daha sonra bu sayı 200 bini geçti. İspanyol faşistlerine yardımcı olmaları için Alman, İtalyan ve Arap askerlerini de yolladılar. Cumhuriyetçiler’in tek destekçisi ise gönüllülerin yanı sıra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) idi.
İlk darbe işçi sınıfından
İç savaşı 1936’da bir darbeyle başlatan faşistlere ilk darbeyi de İspanya işçi sınıfı Katalonya’da vurdu. Faşist güçler Barselona’da ilerleme kaydetmişlerdi. Barselona her türden devrimcinin bulunduğu bir kentti. Başta CNT (Ulusal İşçi Konfederasyonu), POUM (Birleşik Marksist İşçi Partis), PSUC (Katalonya Birleşik Sosyalist Partisi), UGT (Genel İşçi Sendikası) gibi anarşist ve komünist sendikalar ile partiler çok güçlüydü ama en güçlüsü anarşist CNT idi.
Barselona işçileri, sosyalistlerin önderliğinde hemen bir genel grev ilan ettiler. Kışlalara gidip savunma için ihtiyaç duydukları silahları aldılar. Direniş için kurulan milislerle birlikte işçilerden oluşan silahlı birlikler ordu birimleri haline geldiler. O dönemin kaynakları Katalonya milisleri içindeki işçi sayısının 20 bini bulduğunu yazar. İhtiyaç halinde savaşa girecek 150 bin de gönüllü vardır. Sıradan bir ordu değildi bu. Prensipleri olan bir orduydu. Temel birim on kişiden oluşuyordu, bu on kişi bir delege seçiyor, bu delege oluşturulan savaş komitesinde birimini temsil ediyordu. Yani savaş koşullarında bile “demokratikleşme”ye dikkat edilmişti.
Barselona’da kurulan milis güçleri Katalonya’nın diğer büyük kenti Aragon’daki faşistlerin püskürtülmesinde de büyük rol oynadı. Milisler zafer kazandıkça köylülere gönüllülük esası üzerine kollektifleştirilmiş toprakları da verdi. Bu topraklarda yedi milyona yakın işçi kendileri için çalıştılar.
Kolektif üretim arttı
Kolektiflerin yönetilmesi için seçilen yönetim kurulunda herkes söz sahibi kılındı. En radikal kararlardan biri de, birçok alanda paranın kaldırılmasıydı. Köylülerin kendi işlettikleri topraklarda üretim öncekinden daha fazla arttı.
Tüm kolektiflerin katılımıyla Aragon’da 1937’de Bölgesel Köylü Federasyonu kuruldu. Bundan amaç kollektifleşmeyi koordine etmek, yaygınlaştırmaktı. Asıl konulan hedef ise bu sistemi tüm ülke çapında yaygınlaştırmaktı. Ama ne yazık ki uzun ömürlü olmadı. Ancak bu konuda gösterilen çabalar gerçekten takdire değer çabalardı. Köylülerin çoğu eğitimsizdi. Köylülerin çocuklarına temel eğitim veriliyordu. Eğitim yöntemi olarak dünyaca ünlü anarşist eğitimci Francisco Ferrer’in yöntemi benimsenmişti.
Kollektifleştirme sadece toprak da olmadı. Hemen hemen her alanda gerçekleştirildi. Demiryolları, otobüsler, enerji şirketleri, madenler, tekstil fabrikaları kamulaştırıldı. Denetimleri iş yeri komitelerince yapıldı.
Her iş yerinde ücretler eşitlendi. Çalışma koşulları büyük ölçüde iyileşti. İşçiler için ücretsiz tıbbi bakım sağlandı. İç savaş koşullarında İspanya hükümeti, Katalonya’daki üretimin İspanyol endüstrisinden on kat daha fazla üretim yaptığını kabul etti.
İşçilerin de milislerin de dayanma gücü bir yere kadardı. Franco liderliğindeki faşistler karşısında Cumhuriyetçiler (dolayısıyla sosyhalistler) yenilmiş oldular. İspanya İç Savaşı sıradan insanların neler yapacakları konusunda inanılmaz derslerle doludur.
Barselona yenilmez
Barselona başta olmak üzere Katalonya’daki anti faşist direnişin başarısızlığa uğramasında maalesef sol içi çatışmaların da büyük payı vardır. 1937’de 3 ile 7 Mayıs arasında meydana gelen olaylarda Katalonya Meydanı’na komünistler ile anarşistlerin çatışması sonucu 300’e yakın kişi öldü. Bu gerçekten son derece trajiktir.Burada İspanya Komünist Partisi’nin büyük hatasını da kaydetmemiz lazım. Kasım 1937'de hükümet Komünist Partisi'nin de yönlendirmesiyle Barselona ayaklanmasını bastırdı. İşçi milisleri dağıtıldı. Franco Barselona’ya girdiği zaman karşısında direnecek kimseyi bulamamıştı.
Buna rağmen Franko güçlerine, faşistlere kök söktüren büyük bir direniştir Barselona Direnişi. Şimdi İspanyol polisinin sokaklarında acımasızca saldırdığı Katalanlar, o direnişe katılanların torunlarıdır.
Barselona yenilmez.
MUSTAFA K. ERDEMOL / BİRGÜN
Günlerdir Katalonya’yı konuşuyoruz. İspanya’dan ayrılmak amacıyla düzenlenen Bağımsızlık referandumuyla gündeme geldi ama bu bölge İspanya İç Savaşı (1936-39) sırasında İspanyol faşizmine karşı direnişiyle de destanlaşmıştı. Bu direniş dünya sosyalist tarihi açısından da dersler dolu bir direnişti. Onur verici bir tarihtir bu.
Katalonya’nın en büyük kenti olan Barselona üç yıl süren İspanya İç Savaşı sırasında dünyanın hemen hemen her yerinden, Cumhuriyetçiler safında dövüşmek için gelen devrimci gönüllülerle dolmuştu. Buna karşın faşistlere Faşist İtalya ile Nazi Almanyası’nın büyük desteği vardı. Öyle ki Almanya lideri Hitler ile İtalya lideri Mussolini İspanya faşistlerinin lideri Francisco Franco’nun emrine birer uçak filosu bile yollamışlardı. O sırada İspanya egemenliğinde olan Fas’tan İspanya’ya 15 bin kişiyi taşıdılar. Daha sonra bu sayı 200 bini geçti. İspanyol faşistlerine yardımcı olmaları için Alman, İtalyan ve Arap askerlerini de yolladılar. Cumhuriyetçiler’in tek destekçisi ise gönüllülerin yanı sıra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) idi.
İlk darbe işçi sınıfından
İç savaşı 1936’da bir darbeyle başlatan faşistlere ilk darbeyi de İspanya işçi sınıfı Katalonya’da vurdu. Faşist güçler Barselona’da ilerleme kaydetmişlerdi. Barselona her türden devrimcinin bulunduğu bir kentti. Başta CNT (Ulusal İşçi Konfederasyonu), POUM (Birleşik Marksist İşçi Partis), PSUC (Katalonya Birleşik Sosyalist Partisi), UGT (Genel İşçi Sendikası) gibi anarşist ve komünist sendikalar ile partiler çok güçlüydü ama en güçlüsü anarşist CNT idi.
Barselona işçileri, sosyalistlerin önderliğinde hemen bir genel grev ilan ettiler. Kışlalara gidip savunma için ihtiyaç duydukları silahları aldılar. Direniş için kurulan milislerle birlikte işçilerden oluşan silahlı birlikler ordu birimleri haline geldiler. O dönemin kaynakları Katalonya milisleri içindeki işçi sayısının 20 bini bulduğunu yazar. İhtiyaç halinde savaşa girecek 150 bin de gönüllü vardır. Sıradan bir ordu değildi bu. Prensipleri olan bir orduydu. Temel birim on kişiden oluşuyordu, bu on kişi bir delege seçiyor, bu delege oluşturulan savaş komitesinde birimini temsil ediyordu. Yani savaş koşullarında bile “demokratikleşme”ye dikkat edilmişti.
Barselona’da kurulan milis güçleri Katalonya’nın diğer büyük kenti Aragon’daki faşistlerin püskürtülmesinde de büyük rol oynadı. Milisler zafer kazandıkça köylülere gönüllülük esası üzerine kollektifleştirilmiş toprakları da verdi. Bu topraklarda yedi milyona yakın işçi kendileri için çalıştılar.
Kolektif üretim arttı
Kolektiflerin yönetilmesi için seçilen yönetim kurulunda herkes söz sahibi kılındı. En radikal kararlardan biri de, birçok alanda paranın kaldırılmasıydı. Köylülerin kendi işlettikleri topraklarda üretim öncekinden daha fazla arttı.
Tüm kolektiflerin katılımıyla Aragon’da 1937’de Bölgesel Köylü Federasyonu kuruldu. Bundan amaç kollektifleşmeyi koordine etmek, yaygınlaştırmaktı. Asıl konulan hedef ise bu sistemi tüm ülke çapında yaygınlaştırmaktı. Ama ne yazık ki uzun ömürlü olmadı. Ancak bu konuda gösterilen çabalar gerçekten takdire değer çabalardı. Köylülerin çoğu eğitimsizdi. Köylülerin çocuklarına temel eğitim veriliyordu. Eğitim yöntemi olarak dünyaca ünlü anarşist eğitimci Francisco Ferrer’in yöntemi benimsenmişti.
Kollektifleştirme sadece toprak da olmadı. Hemen hemen her alanda gerçekleştirildi. Demiryolları, otobüsler, enerji şirketleri, madenler, tekstil fabrikaları kamulaştırıldı. Denetimleri iş yeri komitelerince yapıldı.
Her iş yerinde ücretler eşitlendi. Çalışma koşulları büyük ölçüde iyileşti. İşçiler için ücretsiz tıbbi bakım sağlandı. İç savaş koşullarında İspanya hükümeti, Katalonya’daki üretimin İspanyol endüstrisinden on kat daha fazla üretim yaptığını kabul etti.
İşçilerin de milislerin de dayanma gücü bir yere kadardı. Franco liderliğindeki faşistler karşısında Cumhuriyetçiler (dolayısıyla sosyhalistler) yenilmiş oldular. İspanya İç Savaşı sıradan insanların neler yapacakları konusunda inanılmaz derslerle doludur.
Barselona yenilmez
Barselona başta olmak üzere Katalonya’daki anti faşist direnişin başarısızlığa uğramasında maalesef sol içi çatışmaların da büyük payı vardır. 1937’de 3 ile 7 Mayıs arasında meydana gelen olaylarda Katalonya Meydanı’na komünistler ile anarşistlerin çatışması sonucu 300’e yakın kişi öldü. Bu gerçekten son derece trajiktir.Burada İspanya Komünist Partisi’nin büyük hatasını da kaydetmemiz lazım. Kasım 1937'de hükümet Komünist Partisi'nin de yönlendirmesiyle Barselona ayaklanmasını bastırdı. İşçi milisleri dağıtıldı. Franco Barselona’ya girdiği zaman karşısında direnecek kimseyi bulamamıştı.
Buna rağmen Franko güçlerine, faşistlere kök söktüren büyük bir direniştir Barselona Direnişi. Şimdi İspanyol polisinin sokaklarında acımasızca saldırdığı Katalanlar, o direnişe katılanların torunlarıdır.
Barselona yenilmez.
MUSTAFA K. ERDEMOL / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder