“Geçenlerde bazı internet sitelerinde oğluma IŞİD çeteleri tarafından tulum giydirileceği yönünde haberler okudum. Tulumun anlamı nedir? Size soruyorum.”
Askere gönderdiği oğlunun akıbetini merak eden bir annenin sözleriydi bunlar. Neredeyse bir yıl önce söylüyordu bu sözleri. Bugün artık oğluna giydirilen tulumun ne anlama geldiğini ne yazık ki öğrendi. Sefter Taş, 1 Eylül 2015 tarihinde Suriye sınırındaki Kilis sınır karakolunda IŞİD’le çıkan çatışmada kaybolmuştu. IŞİD’in elinde olduğu biliniyordu ama devlet yetkilileri bunu resmen açıklamadıkları için haberlerde hep “IŞİD’in kaçırdığı düşünülen” deniliyordu.
Henüz 21 yaşındaydı Sefer Taş, vatani görevini yapıyordu.
Kendisinden haber alınamayan koca bir 15 ay geçti. 22 Aralık 2016 akşamı sosyal medyaya tam 19 dakikalık bir dehşet videosu düştü. Asker kıyafetli iki gencin yakılma görüntüleriydi. İki asker de Türkçe konuşuyordu.
Biri artık 23 yaşına gelmiş Sefter Taş idi. IŞİD zaten Sefter Taş’ın ellerinde olduğunu daha önce açıklamıştı.
Taş’ın ailesinin o güne dek yaptığı tüm başvurular, oğlumuzu bulun, öldü mü sağ mı yalvarışları karşılıksız kalmıştı. O görüntülerden sonra da karşılıksız kalmaya devam etti. Ta ki geçen pazartesiye kadar. Baba Taş’ın açtığı gaiplik davasında karar verileceği gün “devlet yetkilileri” sessiz sedasız aileye gitti ve oğullarının “şehit” olduğunu söyledi. Bu kadar yıllık sessizliğin karşılığında da Sefter Taş için bir anıtmezar yapacaklarını müjdelediler!
Ne bir özür ne başka bir açıklamaya gerek bile duymadan...
Oysa o görüntüler ortaya çıktığı gece interneti yavaşlatmış, ertesi gün görüntülerin gerçek olup olmadığının tespit edilmediğini söylemişlerdi. O dönem Başbakan Yardımcısı olan Numan Kurtulmuş ise medyayı tehdit etmişti:
“Kusura bakmasınlar, medyadaki bazı arkadaşlar da ayaklarını denk alsınlar. Uyduruk görüntülerle halkı galeyana getirmesinler.”
Neyse ki bu ülkede ayağını denk almayan gazeteciler vardı. Onlardan biri olan Journo’dan Fırat Yeşilçınar’ın yaptığı haberler sayesinde ailenin gaiplik davasını ve devlet yetkililerinin o görüntüleri kabul ettiğini öğrendik.
Evet, devlet Sefer Taş’ı IŞİD’in yakarak katlettiğini kabul etti. Ancak o görüntülerde Sefter Taş ile birlikte yakılan bir asker daha vardı; Fethi Şahin...
“Yaşım 26... Konyalıyım. Jandarma istihbaratta görev yapmaktayım. Görev yerim Tekirdağ” diyordu.
Kurtulmuş’un medyayı tehdit ettiği günlerde hükümete en büyük desteği ise Aydınlık gazetesi veriyordu.
IŞİD’in yayımladığı görüntülerin AKP’ye darbe vurmak için yapılmış bir algı operasyonu olduğunu yazıyordu Aydınlık. “Jandarma istihbaratta” görevli olduğunu söyleyen Fethi Şahin adlı askeri ise “IŞİD’li” ilan ediyordu. Şahin’in askerlik görevini yaparken kaçtığını ve IŞİD’e katıldığını iddia ediyordu. Arkadaşlarının iddialarını, Şahin’in Facebook paylaşımlarını da haberine dayanak yapıyordu.
Oysa Şahin’in babası ya da ailesinden kimse bugüne dek konuşmadı. Baba Şahin, görüntülerin ortaya çıkmasından sonra gittiği Jandarma Karakolu’na ifade verdi ve başka bir ayrıntı vermeyeceğini söyledi.
Şimdi ortada bir insanın hayatını ilgilendiren bir soru duruyor. Fethi Şahin kimdi?
Devlet yetkilileri o görüntüleri kabul ettiğine göre Fethi Şahin’in ailesine ne dediler?
Şahin, IŞİD’e katılan biri miydi yoksa IŞİD’e sızması istenilen jandarma istihbarat görevlisi miydi?
Medyadan ayağını denk almasını isteyen Numan Kurtulmuş’un da belki bu konuda söyleyeceği bir iki sözü olacaktır.
Ayşe Yıldırım / CUMHURİYET
Askere gönderdiği oğlunun akıbetini merak eden bir annenin sözleriydi bunlar. Neredeyse bir yıl önce söylüyordu bu sözleri. Bugün artık oğluna giydirilen tulumun ne anlama geldiğini ne yazık ki öğrendi. Sefter Taş, 1 Eylül 2015 tarihinde Suriye sınırındaki Kilis sınır karakolunda IŞİD’le çıkan çatışmada kaybolmuştu. IŞİD’in elinde olduğu biliniyordu ama devlet yetkilileri bunu resmen açıklamadıkları için haberlerde hep “IŞİD’in kaçırdığı düşünülen” deniliyordu.
Henüz 21 yaşındaydı Sefer Taş, vatani görevini yapıyordu.
Kendisinden haber alınamayan koca bir 15 ay geçti. 22 Aralık 2016 akşamı sosyal medyaya tam 19 dakikalık bir dehşet videosu düştü. Asker kıyafetli iki gencin yakılma görüntüleriydi. İki asker de Türkçe konuşuyordu.
Biri artık 23 yaşına gelmiş Sefter Taş idi. IŞİD zaten Sefter Taş’ın ellerinde olduğunu daha önce açıklamıştı.
Taş’ın ailesinin o güne dek yaptığı tüm başvurular, oğlumuzu bulun, öldü mü sağ mı yalvarışları karşılıksız kalmıştı. O görüntülerden sonra da karşılıksız kalmaya devam etti. Ta ki geçen pazartesiye kadar. Baba Taş’ın açtığı gaiplik davasında karar verileceği gün “devlet yetkilileri” sessiz sedasız aileye gitti ve oğullarının “şehit” olduğunu söyledi. Bu kadar yıllık sessizliğin karşılığında da Sefter Taş için bir anıtmezar yapacaklarını müjdelediler!
Ne bir özür ne başka bir açıklamaya gerek bile duymadan...
Oysa o görüntüler ortaya çıktığı gece interneti yavaşlatmış, ertesi gün görüntülerin gerçek olup olmadığının tespit edilmediğini söylemişlerdi. O dönem Başbakan Yardımcısı olan Numan Kurtulmuş ise medyayı tehdit etmişti:
“Kusura bakmasınlar, medyadaki bazı arkadaşlar da ayaklarını denk alsınlar. Uyduruk görüntülerle halkı galeyana getirmesinler.”
Neyse ki bu ülkede ayağını denk almayan gazeteciler vardı. Onlardan biri olan Journo’dan Fırat Yeşilçınar’ın yaptığı haberler sayesinde ailenin gaiplik davasını ve devlet yetkililerinin o görüntüleri kabul ettiğini öğrendik.
Evet, devlet Sefer Taş’ı IŞİD’in yakarak katlettiğini kabul etti. Ancak o görüntülerde Sefter Taş ile birlikte yakılan bir asker daha vardı; Fethi Şahin...
“Yaşım 26... Konyalıyım. Jandarma istihbaratta görev yapmaktayım. Görev yerim Tekirdağ” diyordu.
Kurtulmuş’un medyayı tehdit ettiği günlerde hükümete en büyük desteği ise Aydınlık gazetesi veriyordu.
IŞİD’in yayımladığı görüntülerin AKP’ye darbe vurmak için yapılmış bir algı operasyonu olduğunu yazıyordu Aydınlık. “Jandarma istihbaratta” görevli olduğunu söyleyen Fethi Şahin adlı askeri ise “IŞİD’li” ilan ediyordu. Şahin’in askerlik görevini yaparken kaçtığını ve IŞİD’e katıldığını iddia ediyordu. Arkadaşlarının iddialarını, Şahin’in Facebook paylaşımlarını da haberine dayanak yapıyordu.
Oysa Şahin’in babası ya da ailesinden kimse bugüne dek konuşmadı. Baba Şahin, görüntülerin ortaya çıkmasından sonra gittiği Jandarma Karakolu’na ifade verdi ve başka bir ayrıntı vermeyeceğini söyledi.
Şimdi ortada bir insanın hayatını ilgilendiren bir soru duruyor. Fethi Şahin kimdi?
Devlet yetkilileri o görüntüleri kabul ettiğine göre Fethi Şahin’in ailesine ne dediler?
Şahin, IŞİD’e katılan biri miydi yoksa IŞİD’e sızması istenilen jandarma istihbarat görevlisi miydi?
Medyadan ayağını denk almasını isteyen Numan Kurtulmuş’un da belki bu konuda söyleyeceği bir iki sözü olacaktır.
Ayşe Yıldırım / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder