3 Ekim 2017 Salı

İmamın çölünde aydınlık düşü - ORHAN GÖKDEMİR

Türkiye'de ibadete açık 87 bin 528 cami var. Diyanet İşleri Başkanlığının personel sayısı 117 bin 378. 1.117 personel merkezde, müftülüklerde görevli personel sayısı 115 bin 218. Bunların 71 bin 362’i imam hatip unvanı taşıyor, 19 bin 721’i kuran kursu hocası, 11 bin 908’i müezzin, 3 bin 51’i veri hazırlama ve kontol işletmeni.
500 adet olan imam hatip okulu sayısı son bir iki yılda 3 bin 500’e, İlahiyat öğrencisi sayısı 17 binden 100 bine, imam hatipte okuyan öğrenci sayısı ise 60 binden 1,5 milyona çıktı. Bugün her 100 öğrenciden 16’sı imam hatip okuluna gönderiliyor.
Harcamaları ile Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığının da aralarında bulunduğu 12 bakanlığı geride bırakan Diyanet, 2017’yi de yine rekor harcama ile tamamlayacak. Geçen yıl bütçesi yetmediği için aldığı ek ödeneklerle 6,5 milyar lira harcayan Diyanet, bu yıl da 1,3 milyar liralık ek ödenek istedi. Böylece yılsonuna kadar 8,1 milyar lira harcama yapmayı planlıyor.


3 bin 365 caminin bulunduğu İstanbul'da camilerin birçoğu boş dururken, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, “İstanbul'da en azından 10 bin tane daha camiye ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum” dedi. Sonuna kadar haklı. Bir tür ağır uyuşturucuya döndürdüler dini. Her geçen gün dozu daha arttırmak gerekiyor. Eski dozun bir hükmü kalmıyor çünkü. İşte cami, imam, müezzin, imam hatip, diyanet sayıları, bütçeleri ortada. Yetmiyor ülkeye. Türkiye altın vuruşu yaptı yapacak.
Tuhaf hikâyeler uyduruyorlar bu irrasyonel tabloyu gerekçelendirmek için. Sonuncusu daha hatıralarda. Şöyle dedi tek adamımız; "İmam hatip okulları ile ilgili ilk adımlar tek parti döneminde atılmıştır. Cenaze yıkayacak insan yoktu. Türkiye o hale gelmişti. Cenazelerimiz ortada kalıyordu. İşte onun için cenaze yıkayıcısı yetiştirilsin diye böyle bir adım atıldı.” “Her Müslüman cenazesini yıkayabilmeli”den az zamanda buralara geldik, dayandık.

Bütün okulları imam hatibe çevirmek için çareler arıyorlar bu arada. Zorunlu din dersi mevzusu zora girince müfredatı değiştirip dini bütün derslere yaydılar. Dini fizik, dini kimya, dini matematik, dini tarih var artık. Yetmediyse seçmeli dersi işaretleyip Siyer öğreniyorsunuz. Okullardaki imam hatip kökenli öğretmen sayısı patlama yaptı haliyle. Bütün boş dersleri imamlar veriyor çocuklara.
Okulda, yolda, sokakta sürüyor bu aşırılıklar. Malum, şiddet birimi desibel (dB). Desibel insan kulağının işitebildiği en küçük ses şiddeti. Buna göre konuşma sesi 40-60 dB, bağırma sesi 80-90 dB, uçağın kalkış sesi 120-140 dB, yakın mesafeden tüfek patlaması sesi 130 dB. Ülkede minarelerden yayılan ses kaç desibel biliyor musunuz? Bu konuda aşırılık o derece ki Diyanet “80 desibeli aşmamaya özen gösterin” uyarısında bulundu geçtiğimiz yıllarda. Takan olmadı tabii. İmam hatip ve ilahiyat müfredatında dini musiki zorunlu ders olmalı dedi üstüne. Külliyen günah! Bıraktık desibeli, öyle ayarsız sesler yükseliyor ki minarelerden inek duysa sütten kesilir.

Yani toplumda olduğu gibi dinde de her türlü ölçü, kural geçersiz artık. Öyle olmasa ‘sala’ya zam yapıp olur olmaz okutabilirler miydi? Dincinin anlayacağı dinden söyleyeyim, bidat geleneğin önüne geçmiş, yeni bir din oluşturmak üzere.

***

Ölçü versin diye ekliyorum, ülkede 355'i özel toplam 1.191 hastane bulunuyor. Hastane başına düşen insan sayısı yaklaşık 80 bin kişi yani. 3bin 300 camisi az bulunan İstanbul’da 190 hastane var. Hastane başına 200 bin kişi demek bu. Sağlık Bakanlığı hastanelerinin toplam yatak sayısı 132 bin. Bu yatakları şehirlere göre sıralayalım: İstanbul’da 18 bin 375, Ankara'da 9 bin 944, İzmir’de 6 bin 788, Bursa'da 4 bin 597, Adana'da 3 bin 552, Konya'da 3 bin 490.

Hoş oralara da din sokmaya çalışıyorlar şimdi. İsteyen hasta imam çağırıyor ruhunu teslim etmek için. Başhekimlerin tamamı badem bıyıklı. Hacamat, sülük mülük tedavi olarak başköşeye oturdu. Hatta köklü hastanelerimizden birinin kuran kursu açtığı müjdeleniyordu geçtiğimiz günlerde. Hekimleri kapı dışarı edip yola üfürükçülerle devam ederlerse kimse şaşırmaz artık.

***

Laik cumhuriyet yıkıldı. Onun cenazesi daha ortadayken her çocuğa bir imam hatip, her eve bir cami, her faniye bir imam politikası yürürlükte. İş o kadar zıvanadan çıktı ki AKP kurucusu Fatma Bostan Ünsal eğitimdeki imam hatip dayatmasının ciddi bir insan hakları ihlali olduğunu söyledi mesela. AKP'li vekil Selçuk Özdağ da Erdoğan ve AKP iktidarının sık sık sayısını arttırmakla övündükleri imam hatipler konusunda “talep olmadan açmak israftır” dedi. Kim dinleyecek onları, ok yaydan çıktı bir kez. Akla, akılcılığa, bilime değin ne varsa yıkmadan durmayacağı belli.

Ama denizin suyu bitti bitecek. Saraylar, duble yollar, köprüler, denizaltında delikler, özel lüks uçaklar, makam araçları falan derken bir de baktılar ki kasada paranın suyu çekilmiş. Yüzde yüz, yüzde beş yüz oranında vergi ve zam haberleri havalarda uçuşuyor haliyle. İmam hatibe, Hulisi'ye, Din-ayete, saraya, özel uçaklara, S-400'lere, Cengiz'e, Bilal'e para lazım yani. Ne yazık o da üfürerek gelmiyor. E her zamanki gibi vur abalıya!
Ne olacak ki? İmam iktidar oldu diye din kardeşinin sırtına binmeyecek mi sanıyorsunuz? Son tahlilde geçerli olan tanrının değil kapitalizmin hikmetidir!

***

Cumhuriyet, Diyanet aracılığıyla bir devlet dini oluşturmaya girişmişti. Olmadı, yönetmek için devlette dinin dozunu sürekli arttırmak ihtiyaç oldu. Sonuç ortada; Cumhuriyet dini kullanmak istiyordu ancak din cumhuriyeti kullanmıştır. Marx, Hıristiyan reformatör Martin Luther için “Bütün papazları laik yapmak istiyordu ama sonunda bütün laikleri papaz yaptı“ diyor. Cumhuriyet de bütün imamları laik yapmak için yola çıkmıştı, sonunda bütün laikleri imam yapmıştır. Yıkılmıştır; şimdi, hızla bir din devletine dönüşmektedir.

İmamlar geldi, devlete ele geçirdi. İşte görüyorsunuz dağ taş imam, dağ taş cami, dağ taş medrese, dağ taş hacı hoca, dağ taş tarikat. Ama yolsuzluk bildiğiniz gibi, ahlaksızlık almış başını yürümüş, cehaletin kanlı karanlık eli hepimizin ensesinde. Bilim kapı dışarı edilip, hukuksuzluk yaygınlaşınca kısa sürede bir insanlık çölüne dönüşüverdi ülke.
Artık çöldeyiz.
Ama çöle bakıp enseyi karartmaya gerek yok. Bütün laikleri imam yapmayı planlayanlar da yanıldıklarını az zamanda anlayacaklardır.
Direnirsen, dik durursan, örgütlenirsen aydınlık hep bir adım mesafededir. Uzat elini!

Orhan Gökdemir / SOL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder