Dertleri başkanlığı kapmak. Bahçeli ile ittifakı sağlamlaştırmak. Akşener’e kaçan MHP seçmeninin hiç olmazsa yüzde bir kaçını geri getirmek.
Olur mu?
Olur.
Her Kürt “çözüm” süreci AKP’ye oy kaybettirdi ve savaşı tırmandırdığı her dönemde AKP oyunu yükseltti. Şimdi bu hesap üzerinden ilerliyorlar.
Tabi bir de neredeyse tamamen dışlanmış bulundukları Suriye sahnesinde yeniden rol kapma telaşı var. Özellikle Esad’ın İdlib’e güneyden hızla girişi bu bakımdan belirleyici oldu.
“Terör”se eğer,
Oslo’da, İmralı’da, masalarda kendileri bu hale getirdiler. Suriye’deki savaşın büyümesi için ne gerekiyorsa yaptılar. Yani YPG’nin Suriye’de gelişip, yerleşmesine kendileri katkı koydular.
“Terör örgütlerini yok etmek”se eğer,
Afrin’de mi olacak bu iş? YPG’yi esas destekleyen ABD değil mi? Ne yani, diyelim Afrin’i diledikleri şekle çevirdiler, sonra doğuya mı yönelecekler, Menbiç derken, Rojava’da ABD ile mi savaşacaklar? Üstelik ABD buraya yapılacak her tür saldırıya karşılık vereceğini deklere etmişken. Ayrıca daha birkaç gün önce, sahada ABD ile çalışmak istediklerini açıklayan Erdoğan değil miydi?
Çözümsüzlük üstüne çözümsüzlük.
*****
Bu işten en çok ABD kazançlı çıkacak. “Afrin ilgi alanımızda değil” diyerek sinsice AKP’nin Afrin’e girmesine izin vermesi boşuna değildi. Yani onayı Rusya’dan önce ABD verdi.
Ama evveliyatı var: ABD Rusya’nın Suriye’ye girişiyle birlikte süratle irtifa kaybetmişti. Sonrasında bütün yatırımını Kürt kartına yapmış, Erdoğan’ın Rakka’ya YPG ile değil kendileriyle yürüme önerisine kulak tıkamış, El Bab’dan hareket etmeye niyetlenen TSK konvoyunu YPG’ye teslim ettiği Menbiç’te durdurmuştu. Rusya ise askeri başarılarını, dolaylı olarak Esad’ı da dahil ettiği Astana ve Soçi üçlü zirveleriyle taçlandırmıştı.
ABD bir süredir Rojava Kürtlerini Esad rejimini devirmek amacıyla kullanacağını ve hatta bunun için ordu kuracağını da dillendiriyor. Rusya’nın tek Suriye yaklaşımına karşı Suriye’yi bölmek ABD stratejisinin esas ekseni olarak şekilleniyor.
AKP’nin Afrin hamlesi işte bu plana destek sunuyor. Rusya’nın kendi sahasındaki Afrin’e yönelik AKP operasyonuna göz yummasıyla birlikte Kürtler’in Suriye’de ABD dışında “güvenebileceği” bir aktör kalmamış bulunuyor. Kürtlerin hem ABD’ye hem de Rusya’ya oynayan “esnek” politikası Afrin’le birlikte zeminini yitiriyor. YPG’nin, hava saldırıları başladığında, Rusya’nın en az Türkiye kadar suçlu olduğu yönündeki açıklaması da tam bu gerçeğe işaret ediyor.
Hep söylediğimiz gibi Rusya izin vermemiş olsaydı AKP parmağını kıpırdatamazdı. ABD ile aralarında bir süredir sessiz bir mutabakat söz konusu: Doğu Suriye ABD’nin, batı ise Rusya’nın. Şüphesiz sayısız belirsizlik mevcut. Ve bunların başta geleni de ABD denetimindeki Kürt bölgesinin nasıl statülendirileceği konusu. Afrin operasyonu bu belirsizliğin dağılmasına yarayacak süreci de tetiklemiş oluyor.
Afrin konusunda takınılacak tutum Putin’in Suriye sahasındaki en zor kararıydı. AKP’ye izin verdiğinde Kürtleri ve Rojava’yı ABD’ye terk etmiş, böylece Suriye’nin bölünmesini kabullenmiş, Astana’da Türkiye ve İran’a onaylatmış olduğu Suriye’nin birliği mutabakatını kendi eliyle yırtıp atmış ve Suriye’deki bütün tarafların katılımıyla önümüzdeki günlerde Soçi’de gerçekleştirilecek zirveyi sabote etmiş olacaktı. Ki durum an itibariyle bu doğrultuda gelişiyor. İran AKP’ye operasyonu durdurma çağrısı yapıyor, Rusya-İran-Türkiye bloğu geriliyor.
Öte yandan izin vermese bir süredir izlemekte olduğu global ölçekli politikayı çizmiş olacaktı: Türkiye’nin AKP üzerinden ABD-NATO’dan uzaklaştırılarak, yedeklenmesi, NATO’nun sıkıntıya sokulması. Putin bu taktiği Erdoğan’ın özür mektubundan beri dikkatli biçimde uyguluyor. Rusya’nın hedefi ABD karşısında güçlü bir emperyal pozisyona yerleşmek. Bunun için AKP’nin dış politikadaki büyük hata ve açmazlarını şimdiye dek ustalıkla değerlendirdi. ABD ile AKP arasındaki ilişkilerin bu denli açılmasında bu politikanın belirleyici etkisinin olduğu ortada.
Anlaşılan şu: Rusya Kürtleri ABD’ye teslim etmek pahasına AKP’yi yanında tutmayı tercih ediyor ve fazlaca ABD’ye yaklaşmış bulunan YPG’yi Afrin’de kaderine terk ediyor.
Afrin operasyonuna Suriye’nin savaşmakta olduğu Ahrar ve ÖSO dahil pek çok cihatçı örgütün katılıyor olması Rusya cenahında ilave zorluklar yaratacak faktörler olarak denkleme dahil oluyor. Bütün bunlar gelişmelerin şu anda ABD’nin istediği gibi gerçekleştiği izlenimi veriyor.
*****
Büyük güçler vekalet savaşına devam ediyorlar: ABD Kürtler, Rusya ise Türkiye üzerinden. Ortadoğu’daki bundan sonra sıcak savaş bölgesi olmaya en yakın aday Türkiye’dir. Üstelik AKP artık kendisini işgalci olarak niteleyen Suriye ile İdlib kuzeyinde burun buruna gelmek üzere.
Afrin’deki gelişmeleri büyük zafer olarak sunacakları, milliyetçiliği pompalayacakları kesin. AKP’ye kurmaya çalıştığı rejim için “zafer”le sonuçlanacak büyük bir muharebe gerekiyor. Ancak farkında değiller: Bir dönem Kürt çözümüyle bölgeye açılmayı planlıyorlardı, olmadı, milliyetçilik yalnızca küçülmeye hizmet edecek. Bu savaş bir vadede içeriye sıçrar. Afrin’in bombalanmasını, nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar, Kürtlerin kendilerine yönelik bir saldırı olarak algılayacakları çok açık.
Tam ABD’nin istediği gelişmedir. Tam BOP’a hizmet eder: ABD’nin planını bozuyoruz derken, ABD’ye hizmet etmek.
Bütün bunların nedeni Türkiye kapitalizminin Kürt sorununu ve o sorunun içine yerleştiği sorunlar yumağını çözecek kapasitesinin olmamasında.
İlker Belek /SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder