11 Ocak 2018 Perşembe

Hayvanları koruma yasa tasarısı yeterli mi? - BURAK ABATAY

Hayvana yönelik şiddet uzunca bir zamandır tartışmalardaki yerini korurken, hayvan hakları savunucuları ve yurttaşlar tarafından konuya dair suçlulara daha ağır yaptırımların olmasına yönelik çok sayıda eylem düzenlendi. Hükümete yapılan çağrılarda örgütler ve aktivistler, hayvanlara yönelik şiddetin bir kabahat değil suç olması yönünde taleplerini iletmişti.

Meclis’te görüşülmek üzere hazırlanan ve gün içerisinde medyaya yansıyan torba taslakta ise Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve Kabahatler Kanunu’ndaki çok sayıda maddede de değişiklik yapıldığı ortaya çıktı. Bu değişikliklerden birisiyse hayvanlara eziyeti önlemek amacıyla hazırlanan kanun tasarısı taslağı. Taslak torba taslağa dönüştürüldü ve bu kapsamda hayvanlara işkence yapanlar, öldürenlere 4.5 yıl, nesli yok olma tehlikesi altında olan hayvanları öldürenlere yedi yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
Peki tüm bu değişiklikler yeterli mi? Hayvan hakları çalışmalarıyla tanınan gazeteci-yazar Zülâl Kalkandelen ile Hayvanlara Adalet Derneği Yönetimi Kurulu Üyesi ve Aydın Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Ilgın İstenç Yalçınkaya, yapılan değişiklikleri BirGün’e yorumladı.
***

Yalçınkaya: Asla yeterli bir tasarı değil
Hayvanlara Adalet Derneği Yönetimi Kurulu Üyesi ve Aydın Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Ilgın İstenç Yalçınkaya, BirGün’e yaptığı değerlendirmede torba yasa tasarısında sevinecek hiçbir şey olmadığını ve Adalet Bakanlığı’ndan randevu alarak bu konuyu kendileriyle doğrudan görüşmeye çalışacaklarını ifade etti.

“Alt sınır en az 2 yıl olmalı”
Hayvan hakları savunucusu hukukçular olarak tasarıda yer alan 4 ay alt sınırı yetersiz bulduklarını aktaran Yalçınkaya, “Hayvana yönelen şiddet eylemlerinin alt sınır olarak en az 2 yıl hapis cezası öngörülmesidir. Aksi takdirde verilen adli hapis cezaları para cezasına çevrilebiliyor, ertelenebiliyor ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebiliyor. Dolayısıyla iki yılın altında verilecek cezalar caydırıcılık bakımından yetersizdir” dedi.

“Tecavüz fiili ceza kapsamına alınmamış
Öte yandan Yalçınkaya, tasarıda hayvana tecavüzün fiili ceza kapsamına alınmadığını hatırlatarak fiilin mutlaka alt sınırı 2 yıldan az olmayacak şekilde cezai müeyyideye bağlanması gerektirdiğini aktardı.
Tasarının bu haliyle yasalaşmasıyla beraber hayvanlara yönelik şiddetin sahipli hayvanlar için sahipleri tarafından; sahipsiz hayvanlar için ise Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından şikayet edilebilecek. Yalçınkaya’ya göre bunun iki büyük sıkıntıyı doğuracak.

“Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bu görev verilmemeli”
Yalçınkaya, başvurulara yönelik sıkıntının doğuracağı ilk sorunu şu sözlerle aktarıyor: “Orman ve Su İşleri Bakanlığının iş yükü çok artacak, bununla başa çıkamayan Bakanlık teşkilatı da bu davaların peşine düşmeyecektir. 14 yıldır yürürlükte olan 5199 sayılı Kanunda yazılı idari para cezalarını kestirmek için bile defalarca başvuru yapmamız gerekirken, her hayvana şiddet eyleminde Bakanlığın şikayetçi olacağını ve davayı takip edeceğini düşünmek en iyi ifade ile hayalciliktir. İster sahipli isterse sahipsiz olsun, hayvanlara yönelen her türlü şiddet eylemi için şikayet şartı kaldırılmalıdır. Hayvanların yaşama hakkını güvence altına almayı amaçlayan bir düzenleme, insanların şikayetçi olmaları şartına bağlanamaz. Konu cumhuriyet savcılıkları tarafından re'sen soruşturulmalıdır.”
Yalçınkaya doğacak ikinci problemi ise şöyle ifade ediyor: “Sahipli hayvana yönelik yapılacak şiddetin suç duyurusunu kişi kendisi yapacak. Bu durumda kişi kendi hayvanını öldürür, yaralar ya da hayvana eziyet ederse yargılanması mümkün olmayacaktır.”

“Katliam yapılan belediyelere yaptırım yok”
Yalçınkaya korumasını, aşılarını ve tedavilerini yapması gerekirken hayvanları itlaf eden belediye çalışanları ile emri veren yetkililer hakkında ağırlatıcı neden düzenlenmesi gerektiğini aktardı.

“Suçlar ayrı ayrı düzenlenmelidir”
Yaralama, öldürme, eziyet ve cinsel saldırı ile hayvanları dövüştürme eylemlerinin tasarıda ayrı ayrı düzenlenmesi gerektiğini söyleyen Yalçınkaya, “Bu maddeler insanlara yönelen şiddet eylemlerinde nasıl ayrı ayrı düzenlenmişse, hayvanlar için de ayrı ayrı düzenlenmelidir. Ceza hukukunda suçta ve cezada kanunilik ilkesi vardır. Bu ilke şu anlama gelir: Kanunun açıkça suç saymadığı bir konuda kimseye ceza uygulanamaz. Kıyas yasaktır. Hal böyle olunca her fiilin tanımı ve kapsamı net olarak belirlenmeli, cezaları ayrı ayrı ve açıkça belirtilmelidir ki Kanunu uygulamaya çalıştığımızda karmaşa yaşanmasın. Kanun sistematiği ve yapımı, ayrıca dili ve ifadeleri açısından da son derece zayıf bir yasa taslağıyla karşı karşıya olduğumuzu net olarak söyleyebilirim” dedi.

***

Basına yansıyan haberlere göre Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılması düşünülen değişikliklerle ilgili taslakta sonunda sahipli-sahipsiz hayvan ayrımı gözetilmeden hayvanlara karşı zalimce davrananlara hapis cezası öngörülmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendiren gazeteci Zülâl Kalkandelen, düzenlemenin medyaya yansıdığı şekliyle yürürlüğe girmesininin yeterli olmayacağı görüşünde.

“Sahipsiz hayvanlar için bireyler de dava açabilmeli”
Taslakta yer alan sahipli/sahipsiz hayvan ayrımının uygulamada bir takım sorunlara yol açabileceğini savunan Kalkandelen, şunları söyledi:
“Birincisi alt sınır 4 ay deniyor. Bunun yükseltilmesi şart. Caydırıcılığı artırmak için alt sınırın 2 yıl olması gerekir. Hayvanlara karşı işlenen suçlara verilecek hapis cezalarında sahipli-sahipsiz hayvan ayrımı kaldırılıyor ama taslağa göre davaların açılmasında yine bir olumsuz durum var. Sahipli hayvana karşı işlenen suçlar sahibinin şikayetine bağlanırken, sahipsiz hayvanlara karşı işlenen suçlar, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruya bağlanıyor. Bakanlık da bu görevi bölge müdürlükleri, il ve ilçe teşkilatları aracılığıyla yerine getirecek deniyor. Oysa bu süreci hem yavaşlatır hem de siyasetin etkisine sokar. O nedenle gerekli kanıtlar bulunduğu takdirde bireylerin de dava açabilmesi mümkün olmalı.”

“Tecavüz belirtilmeli”
Kalkandelen’e göre hayvan dövüştürenlere yönelik öngörülen cezanın alt sınırının yeterli değil. 2 ay olarak öne çıkan cezanın alt sınırının en az 1 yıl olması gerektiği görüşünü ifade eden Kalkandelen, hayvan tecavüzlerinin de muhakkak ayrıca belirtilmesi gerektiğini söyledi.

“Ertelemesiz olmalı”
Hapis cezalarının ertelemesiz verilmesi şartının olması gerektiğini aktaran Kalkandelen, “Erteleme yapıldığı takdirde caydırıcılığı azalır. Bu suçların hayvanlarla ilgili görevlerde çalışanlarca işlenmesi halinde cezaların yarı oranında artırılması lazım. Çünkü belediye barınaklarında ve özel veteriner kliniklerinde yaşanan zulmün sonu gelmiyor. Belediye barınaklarında çalışanlar bu suçları işlediğinde, kişisel olarak yargılanarak cezayı kendilerinin şahsi olarak ödemesi koşulu getirilmeli” diyerek mahkumiyete dair görüş bildirdi.
Konuya ek olarak Kalkandelen, bu suçların faillerin sabıka kayıtlarına işlenerek bir veri tabanı oluşturulmasının suçun izlenmesi açısından son derece önemli olduğunu belirtti ve ekledi: “Bu veri tabanı sayesinde hayvana kötü muameleden ceza alan kişilerin hayvan edinmesinin ve hayvan barındıran tesislerde çalışmasının yasaklanması sağlanmalı.”

“Hayvan ticareti de engellenmeli”
Hayvanlara yönelik bireysel şiddete dair uygulanacak yaptırımları içeren torba yasa tasarısına hayvan köleliği üzerinden ticaret yapan yunus parkları, hayvanlı sirkler, AVM’lerdeki hayvanlı eğlence parkları ve atlı faytonların da eklenerek bu uygulamaların da kesinlikle yasaklanması gerektiğini söyleyen Kalkandelen “Bunun gibi tesisler kapatıldığında, bugüne kadar esir tutularak zulmedilen hayvanların yaşam haklarının güvence altına alınması ve ömürlerinin sonuna kadar güvenli ortamlarda yaşatılmaları sağlanmalı. Petshop’larda tüm hayvanların satışının her şekilde yasaklanması gerekli. Bir ara ilgili Bakanlık katalogdan hayvan satışını öneriyordu. Bu da kesinlikle söz konusu olmamalı. Ticaret için merdiven altı cins hayvan üretimini artıracak bu yöntemlere kesinlikle başvurulmamalı, petshop’lar sadece hayvan bakımı ile ilgili malzemeler satmalı. Bir hayvana evini açmak isteyen herkes barınaklara yönlendirilmeli” dedi.
Tüm bunlara ek olarak Kalkandelen, medya kurumlarında hayvanlara uygulanan şiddete karşı kamu spotlarının yayınlanması ve halkın bu konuda bilinçlenmesinin acilen sağlanması gerektiğini ifade etti.

***
Kapsamında neler var?
Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü’nce 4 Ocak tarihli yazıyla Türkiye genelindeki adalet komisyonu başkanlıklarına görüşe gönderilen 27 maddelik 48 sayfalık taslakla ilgili 30 gün içinde görüş bildirilmesi istendi.
Medyaya yansıyan taslakta yer alan ifadelere göre Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan değişiklikler şöyle:
  • Sahipli veya sahipsiz hayvana acımasız ve zalimce muamelede bulunan veya eziyet eden ya da haklı bir neden olmaksızın öldürene 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilecek. Birden çok hayvana karşı bu suçu işleyenin cezası yarı oranında artırılarak 6 aydan 4.5 yıla çıkacak.
  • Nesli yok olma tehlikesi altında olan bir hayvanı öldürene 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilecek. Birden çok hayvana karşı bu suçu işleyenin cezası yarı oranında artırılarak 4.5 yıldan 10.5 yıla kadar hapis olacak.
  • Hayvanları birbirlerine zarar verecek şekilde dövüştürenler 2 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.
  • Sahipli hayvana karşı işlenen suçlar sahibinin şikayetine, sahipsiz hayvanlara işlenen suçlar ise Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından başsavcılığa yazılı başvurusuna bağlandı. Bakanlık bu görevi bölge müdürlükleri ile il ve ilçelerdeki taşra teşkilatları aracılığıyla yerine getirecek.
BURAK ABATAY / BİRGÜN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder