23 Ocak 2018 Salı

Uğur Mumcu’nun geçmişten geleceğe ayna ‘Gözlem’leri... - ŞÜKRAN SONER

Türkiye’yi Afrin harekâtına sürükleyen gelişmelerin çok sıcak bir noktasında, harekâtın 3. gününün gelişmeleri ülke dünya çapındaki tartışmaların içinde, Uğur Mumcu’nun 24 Ocak 1993 yılında katledilişinin yıldönümünde anma etkinliklerinde, bir kez daha canlanma, özlem, özdeşleşme ateşi korlandı... 

“Gözlem” köşesinde Kurtuluş Savaşı, Atatürk devrimciliğine, Cumhuriyet devrimlerine ödünsüz bağlılığının hep altını çizerek araştırmacı gazeteciliğin simgesi, duayenliğine yükselmişti. Ülkemiz ve dünya çapında soluksuz katıldığı söyleşilerdeki üst düzey hukuk bilgisi ile, zekâsı, mizah yeteneği, araştırmacı gazeteciliğin verilerini buluşturmuş, geçmişten günümüze emperyal çıkarlar adına oynanan kirli oyunlara karşı, kalemiyle olduğu kadar, Nadir Nadi’nin deyimi ile “konuşan gazeteciler”den en önde gelenlerinden olarak ödün vermeden savaşımıyla yüz binler, milyonlara ulaşmıştı... 

Emperyal çıkarlar adına ülkemize, Ortadoğu’ya, dünyanın her köşesindeki halklara yönelik kirli oyunlarda, dinsel inançların en çok da bize yansıyan boyutları ile radikal siyasal İslamcı, terör örgütlenmelerinin, ırkçılık akımlarının kirli, kipkirli işbirlikçilik tuzaklarını belgeleri ile kanıtlayabilmek öyle kolay kolay kotarılabilecek bir iş değildi. Bugünün medyatik sunumlarla parlatılmış araştırmacı gazetecilerinin yakınındanı unutun uzaktan yaklaşabilecekleri bir iş hiç değil.. 

“Gözlem”li yıllarda yaşadıklarımızı, kimselerin yadsıyamayacakları belgeler, kanıtlarla ortaya koyan tezlerinin yanında, tarihe ışık tutanlarını, bugün yaşadıklarımızı açıklayanlarını, yarınlarımıza ışık tutanlarını şöyle bir anımsamaya çalışalım... Elbette kâhin değildi. İnandığı, doğru bildiği değerleri savunmada, yüreğini, hukuk bilgisini, zekâsını, yazım-söylem-dil yeteneğini, mizah duygusunu katarak, en önemlisi de çok çalışarak, bağımsız gazetecilikten ödün vermeden dünyanın her yerinden, medyadan, mahkemelerden, siyasi, demokratik örgütlenmelerden ... alınan kararları toplayarak, ilişkileri örgüt, kişi isimleriyle buluşturarak gerçeklere ulaşmaya çabalar, sonuçlarını okurla, öğrenmek isteyen kamuoylarıyla paylaşırdı...

***
Yıllar sonra tetikçilerinin yakalanmış olması, acımasız katledilişindeki kirli iç-dış odaklı çıkar ağlarının rolünü açıklamaktan çok uzakta. Günümüz gelişmeleri içinde çok çıplak anlatmış olduğu Ortadoğu, ülkemize yönelik emperyal kirli çıkar tuzaklarına çıplak ayna tutmuş yüzlerce saptamayı yeni kuşaklar bilemeseler de, çağın teknolojik olanakları içinde meraklandıkları her konuya ilişkin kanıtlı, belgeli yol göstericiliğinden yararlanabilir, ulaşmak istedikleri gerçekliklere ilişkin dersler çıkarabilirler. 
Ülkemizde, Ortadoğu’da oynanan kirli çıkar oyunlarının tuzaklarında kendileri için çıkış yolları aramış olanların, savunduğu değerleriyle birlikte savaşımını küçümseyenlerin, bugün, Uğur Mumcu’yu saygıyla anmak gereğini duymalarına “kaderin cilvesi”  denilebilir. 

Anlamlı olanı gerçekten özel bir kimlik, araştırmacı gazeteciliğin çok başarılı bir örneği olan Uğur Mumcu kimliği, ortaya koyduğu gerçeklerden duyulan korku ile, çok acımasız bir ortak kirli çıkar ağları projesi içinde, en vahşi örnekleme ile katledilmesi ile bu toplumda yaratılmak istenen moral değerler yıkımını sorgulayabilmektir.. 

Bir yazılarındaki çok çarpıcı gerçeklik saptamalarına, bir söyleşilerdeki kitlelere ulaşabilme, etkileyebilme gücüne, bir de nerede ise nasıl vurulacağını öngörmüş olarak, korkmadan yolunda yürürken arabasının kontak anahtarını çevirmeden, ailesini bombadan kurtarma çabasıyla evin kapısından çıkarmama iradesine ... takılmış olarak... 

İlk yıllarda yüz binlerin katıldıkları meydan mitingleri de içinde, ülkenin, dünyanın her yerinde yapılan etkinliklerdeki sorgulamayı unutmamamız gerektiğine inanıyorum... Yüz binler Ankara’nın ayazında nerede ise örgütlenmesiz cenaze töreninde hangi duygularla buluşmuştuk? 
Bizim adımıza bizim için de anlamlı gerçeklikler üzerinden bir biçimde tek başına savaşım veren bir araştırmacı gazeteciyi, egoist bir yaklaşımla yitirmenin korkusu, kaygısı, paniği, isyanı öne çıkmış olabilir mi? 
İnsandan yana gerçeklerin ortaya çıkarılmasında medya gücünün, en azından silahlı güç kadar etkin olduğu bir çağda, gereken derslerin çıkarılabilmesi yolunda neler yapabiliriz?

Şükran Soner / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder