20 Ocak 2018 Cumartesi

Yalnızlık bakanlığı - Nilgün Cerrahoğlu

Beatles’ın unutulmaz “Eleanor Rigby” şarkısını hatırladınız mı?
Ah şu yalnız insanlara bak!” diye başlar o benzersiz şarkı; “Bütün o yalnızlar nereden geliyorlar? Bütün o yalnız insanlar nereye aitler?

 Joan Baez’den, Ray Charles’a ve şahane yorumuyla Aretha Franklin’e dek tüm büyüklerin okuduğu; Londra Senfoni Orkestrası’na dek en büyük orkestraların seslendirdiği, pop-müzikte sıra dışı bir dönemeç olarak görülen muhteşem şarkı meğer İngiltere’nin en köklü paradigmalarından birine parmak basıyormuş: Yalnızlık!
 
“Ada ülkesi” olmasından mıdır… yalnızlık belli ki İngiltere’de alabildiğine yaygın bir sorun. 
Yaşamın uzamasını ve yaşlılık yıllarının katlanmasını, aile bağlarının çözülmesini, gevşemesini üstüne ekleyin… Yalnızlık kişisel bir mesele olmaktan çıkıp toplumsal mesele haline geliyor. 
İngiltere’de bugüne bugün nüfusun yüzde 14’üne karşılık gelen “9 milyonluk bir yalnızlar ordusu” var. 
Yalnız derken... Bunların bir kısmı, günlerce kimseyi görmeden yaşıyorlar.
Üstelik kafalara çelik tencere kapağı gibi geçen koyu gri ve yağmurlu bir gök altında yaşamlarını sürdürüyorlar. 
Bunlar sadece resmi rakamlar. 
Beatles’ın yarım asır önce, “Bütün o yalnız insanlar nereden geliyor?” diye sorguladığı yalnızların gerçek sayısı aslında bu rakamın da üstünde. 
Aile ya da toplum üzerinde “yük”e dönüşmekten çekinen çok sayıda yaşlı, yalnızlığını zira itiraf bile etmekten çekiniyor. İngiltere de yetişkinlerin yarısının, “yalnızlığı itiraf etmenin” başlı başına zor olduğunu söylediği belirtiliyor. 
Doktorlar sadece yalnız oldukları için kendilerine başvuran hastaların sayısının, göz ardı edilmeyecek kadar yüksek olduğunu açıklıyorlar.

Yardım isteyecek kimse yok 
İngiltere kadar yaygın olmasa bile yalnızlık çağın sorunu. 
AB Komisyonu örneğin AB ülkeleri genelinde nüfusun yüzde 6’sının, başları dara düştüğünde, yardım isteyecek kimseleri bulunmadığını ilan ediyor. 
Toplumsallaşan bu illet yalnız yaşlılara mahsus değil. 
“Twitter” ve “Facebook” gibi sosyal ağlardan başlarını kaldırmayan; “Mavi Balina” gibi acayip, uç bilgisayar oyunlarıyla yalnızlık tüneli içinde intihara kadar sürüklenen gençleri de kapsıyor. 
Boşanmaları ve “tek kişilik aileleri” üstüne ekleyin… Konu salt bir “yaşlılık” meselesi olmaktan çıkıyor. Bu nedenle artık örneğin “yalnızlarla konuşan robotlar” bile üretiyorlar. 
Böyle bir piyasa oluşuyor. 
Robot teknolojisindeki “son bahis” “insana en yakın robotu” inşa etmek ya… Bunlardan biri geçende BM’de bir konuşma yaptı. 
Suudi Arabistan da vatandaşlık verdi… 
Bu kıyasıya yarış açılmışken, yalnızlarla ve özellikle de “yaşlılarla konuşan” robotlar pazarlamaya başlamışlar... 
Bir tanesini bizzat televizyonda izledim. 
Robotla yaptığı sohbeti” değerlendirmesi istenen bir yaşlı; “İnsanla konuşmak gibi değil ama” diyordu: “Hiç ses duymamaktan iyidir!” 

Nilgün Cerrahoğlu / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder