4 Mart 2018 Pazar

İtalya’da 4 Mart seçimleri ve Komünist Parti’nin programı - Nükhet Akgün Bordignon / SOL



İtalya'da tek başına seçime giren partiler arasında yer alan Komünist Parti sosyalizme yönelen bir programla seçimlere giriyor.


Son zamanlarda faşizme karşı gerçekleştirilen eylemlerle gündeme gelen İtalya’da seçmenler 4 Mart 2018’de genel seçimler için sandığa gidecekler. Belirsiz bir parlamento sonucu ile karşılaşılabileceği öngörülen seçimlerde, birçok farklı siyasi koalisyon da yer alacak. Tek başına seçime giren partiler arasında yer alan Komünist Parti sosyalizme yönelen bir programla seçimlere giriyor.

Ocak 2018’de Berlusconi’nin partisi Forza Italia (Haydi italya), Fratelli d’Italia (İtalya’nın Kardeşleri), Lega (Lig) ve başka bir sağcı parti olan Noi con l’Italia (Biz İtalya’yla) genel olarak göçmen karşıtlığı üzerinde birleşerek merkez sağ bir koalisyon oluşturmuşlardı.

Merkez solda ise hükümette bulunan Partito Democratico(Demokrat Parti), Emma Bonino’nun liderliğini yaptığı +Europa(+Avrupa) ile birlikte merkezci Halk Sivil Listesi ve Insieme(Birlikte) Partisinin oluşturduğu bir koalisyon yer alıyor.

Seçime tek başına giren en büyük parti ise Movimento 5 Stelle (5 Yıldız Hareketi). Bunun dışında merkez sola yakın başka bir sol parti olan Liberi e Uguali (Özgür ve Eşit), sosyalist bir parti olan Potere al Popolo (Halka Güç), Partito Comunista (Komünist Parti) ve son zamanlarda güçlenen ve popülerleşen faşist parti CasaPound (Pound Evi) seçimlere tek başına katılacak partiler arasında yer alıyor.

SON ANKETLER

Seçim öncesinde yapılan anket çalışmalarının sonucunda ise partilerin tek başlarına ya da kurdukları koalisyonlarla bile hükümet kurmak için gerekli olan yüzde 40’lık oy oranına erişemedikleri görünüyor.

Seçimlere tek başına katılan partilerden biri de Partito Comunista(Komünist Parti). İtalya’da bulunan 20 bölgenin 11’inde seçime girecek olan partinin Genel Sekreteri Marco Rizzo, 4 Mart seçimleri ile ilgili yapılan röportajlarda, Komünist Parti için parlamento seçimlerinden ziyade devrimin kendisinin önemli olduğunu vurguluyor.

‘AMAÇ PARLAMENTOYA GİRMEK DEĞİL, DEVRİMİ GERÇEKLEŞTİRMEK’

Komünist Parti’nin (KP) 4 Mart 2018 seçimleri için hazırladığı program, siyasi bir programdan ziyade her seviyede İtalyan toplumunun nasıl olması gerektiğine dair bir manifestoyu andırıyor. KP’nin programında AB’den ve NATO’dan çıkılması, kapsamlı kamulaştırmalar ve eşitlikçi bir toplumsal yaşam var.
Seçim programında yer alan ve yapılacak olan düzenlemeler şu şekilde belirtiliyor;

İş Alanında
* Saat başı asgari ücretin 10 avro olarak belirlenmesi,
* Ağır işler için saat başı asgari ücretin 11,5 avro olarak belirlenmesi,
* Haftalık çalışma saatlerinin 32 saate düşürülmesi,
* İşçilerin alım gücünün korunması için Değişken Ücret Skalası uygulanması,
* Kooperatif sisteminin tamamıyla reforma tabi tutulması,
* Kadın ve erkekler arasındaki eşitliği sağlayacak maaş düzenlemesi,
* Treu ve Biagi reformlarının tamamen kaldırılması,
* Renzi döneminde uygulanmaya başlayan Jobs Act’in iptal edilmesi ve iş kanununun 18. maddesinin geri getirilmesi.

Vergi Alanında
* Kademeli vergi kriterlerinin evrensel uygulaması,
* Birinci kademede maaşlar üzerindeki vergi alımlarının azaltılması ve ikinci kademede bu vergilerin tamamen kaldırılması,
* Yüzde 20 Web vergisi,
* Küçük işletmeler için gelir vergilerinin azaltılması,
* 3 milyon avroyu aşan varlık ve gelirlerin vergilendirilmesi.

Emeklilik
* Emeklilik yaşının 60 olarak belirlendiği Fornero Kanunu’nu iptal edilmesi ve ağır işlerde çalışan kişilerin emeklilik yaşında indirime gidilmesi.
* Sosyal emeklilik maaşının 1000 avro olarak belirlenmesi
* Kimi siyasetçi ve iş adamlarının orantısız olarak oldukça yüksek emekli maaşlar almalarına neden olan Altın Emeklilik uygulamasının iptal edilmesi.

Toplumsal Refah Düzenlemeleri
* Her kişiye ev hakkı,
* Kilise, banka ve büyük inşaat şirketlerinin gayrimenkullerinin tazminat ödemeden kamulaştırılması,
* Çocukların eğitim hayatlarını da kapsayan uzun bir süreye yayılmış doğum yardımı,
* Aylık olarak verilen engelli ödeneğinin iki katına çıkarılması,
* Anaokulu ve yuvaların daha iyi hizmet verebilmesi için gereken düzenlemelerin yapılması.

Okul, Sağlık ve Kültür Alanında
* Her kişiye her düzeyde sağlık ve bakım hakkı,
* Sağlık ile ilgili kurumların özelleştirilmesi ile ilgili tüm politikaların durdurulması,
* Okul personelleri için maaşların yükseltilmesi,
* Kültür alanında milli bir plan oluşturulması,

Dış Politika Alanında
* İtalya’nın Avrupa Birliği’nden çıkması,
* İtalya toprakları içinde faaliyet gösteren tüm şirketlerin İtalya’da kanuni ve vergisel yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlayacak şube bulundurma zorunluluğu,
* TTIP anlaşmasının reddi,
* İtalya’nın NATO’dan çıkması,
* İtalyan birliklerinin NATO ve Birleşmiş Milletler misyonlarından çekilmesi,
* Filistin Devleti’nin tanınması.

Ekonomi Alanında
* Tek taraflı kamu borçlarının iptali,
* Sigorta şirketlerinin ve bankaların kamulaştırılması,
* İtalya’nın avro bölgesinden çıkması,
* Ekonominin yönetilmesi için Ulusal Ekonomi Planlama Teşkilatı’nın kurulması,
* Üretim faaliyeti gösteren yerel şirketlerin yurtdışında faaliyet göstermelerini engelleyecek düzenlemelerin yapılması (delocalizzazione),
* Hizmet sektöründeki kurumların yeniden kamulaştırılması (Postane, Telekomünikasyon, Demiryolları gibi),
* Temiz ve yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesi,
* Ulusal tarımın korunması ve geliştirilmesi için yatırım planlarının yapılması,
* Enerji ve maden çıkarma çalışmaları için ulusal tekel oluşturulması.

Devlet ve Adalet Alanında
* Devlet ve Kilise arasındaki anlaşmaların gözden geçirilmesi
* Ceza, İş ve Sivil hukuk alanlarında reformların yapılması,
* Devletin gelir ve giderlerinin eşit olması zorunluluğunun iptali,
* Parlamenterlerin partilerinin kararları doğrultusunda oy verme zorunluluğunun getirilmesi.

‘GÖÇ, KAPİTALİSTLERİN ELLERİNDE ÜCRETLERİN DÜŞÜRÜLMESİ İÇİN ARAÇ’

Son zamanlar Avrupa ve İtalya’da yükselen göçmen karşıtlığı ve seçime girecek olan aşırı sağ ve merkez sağ partilerin seçim propagandalarını göçmen karşıtlığı üzerine oluşturması ile ilgili olarak Marco Rizzo düşüncelerini şu şekilde açıklıyor:

Göç güzel bir şey değil. Hatta ülkesini terk etme kararını vermiş insanlar için tam anlamıyla bir trajedi. Bazı sol partiler gibi bunun bir zenginlik olduğu konusunda ikna olmuş değilim. Hatta kapitalistlerin elinde emekçilerin ücretlerinin düşürülmesine ve haklarının gasp edilmesine yarayan bir araç haline geldiğini düşünüyorum.
İki seçenek var. İnsanların kendi ülkelerinde rahatça yaşamalarını sağlayacak olan emperyalist savaşların, politikalarının bitirilmesi ve başkalarının zenginliklerinin sömürülmesine son verilmesi. İşçi haklarının erimesine neden olan rekabete son verilerek asgari ücretin garanti edilmesi. Bunun dışındakiler boş laf.Evlerimizi çalan göçmenler değil, daha fazla para kazanmak için uğraşan inşaat sektörü. Kapitalizme karşı mücadele etmek, göçe karşı mücadele etmek demek. Sağcıların yaptığı gibi zaten kurban olan göçmenlere karşı mücadele edilemez. Ayrıca tüm bu tartışmalarda asla söz edilmeyen başka bir husus var. O da dış göç. Yüz binlerce genç İtalyan işsizlik yüzünden ülkesini terk ediyor. İşsizliğe karşı önerilerimiz ve yapmayı planladığımız düzenlemeler bu sorunlara çözüm olacaktır. Mantık hep aynı. Yıkılması gereken adaletsiz sistem.

Rizzo, seçim sonuçları ile ilgili olarak ise Berlusconi’nin belirleyici bir rol üstleneceğini düşünüyor.

Berlusconi Lega ile hükümet kurmazsa Partito Democratico ile büyük bir koalisyon kuracaktır. Sonuç olarak yine NATO’nun askeri desteği ile birlikte Brüksel ve Frankfurt tarafından yönetileceğiz. Yalnızca devrim bu düzeni değiştirebilir.

Nükhet Akgün Bordignon / SOL


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder