21 Mart 2018 Çarşamba

Kurgudan korkuyorsan, gerçeğin korkunç demektir! - ORHAN GÖKDEMİR

Henüz yayına girmeden tanıtım aşamasında “Avlu”nun başına gelenler, AKP iktidarında dizilerin şamar oğlanına çevrilmiş olmasının ilk örneği değil. Son örneği de olmayacak.

Başbakanlığı döneminde Tayyip Erdoğan’ın meydanlarda “Muhteşem Yüzyıl”a “tel’in ve tenfir” yağdırarak kitleleri diziyi yuhalamaya sevk etmesi, bu işin miladıdır denilebilir. Balık baştan koktuğu için durumdan vazife çıkaran her merci ya da makam (başta RTÜK), o gün bugün diziler üzerinde “Demokles’in kılıcı” olmayı sürdürüyor.

Erdoğan, “Muhteşem Yüzyıl”ı, “Ecdadımızı ayağa düşürdüler” diyerek hedef göstermişti. Onun, meydanlarda bir siyaset panzeri gibi sarf ettiği sözler karşısında kendinizi dizinin yapımcılarının yerine koyun! Neler hissederdiniz?!

Buna rağmen “Muhteşem Yüzyıl”ı kotaranlar gayet sakin, olgun ve “medeni” karşıladı bu orantısız güç kullanımını... İşlerini hiç ödün vermeden yapmaya devam edip son noktayı dahi zirvede görerek gerçekten “muhteşem” bir final yaptılar.

Aslına bakılırsa meydanlardaki şakşakçıların dışında kimse (muhafazakârlar dâhil) tınmadı “Muhteşem Yüzyıl”ın resmi ağızlardan tu kaka edilmesini… Ama o ağızdan kuvvet ve ilham alan irili ufaklı resmi zevat fırsat buldukça dizi sektörüne yönelik “istemezük”çü babalanmalara yeltendi durdu.
İşte bunlar arasında en son karşımıza çıkan, daha dün bir-bugün iki tanıtımları yapılan “Avlu”ya karşı cezaevi bürokrasisinden gelen erkenci tepki.

Dizinin seyirciyi davet ettiği kurgusal mekân, bir kadın cezaevi. Dünya dizi piyasasında benzeri çok; mesela yakın dönemden komedi-drama formatında “Orange is the New Black” zikredilebilir. Tabii erkek cezaevi ortamı ve koşullarına odaklanan çok daha fazla örnek mevcut.
Bunların hiçbirinde, ne Amerika ne Avrupa, ne de başka bir yerde üretilip seyre sunulmuş kurgularda cezaevleri cennet gibi sunulur.

Tam tersi, cehennemin dibi yerler olarak sunulur.

Ama bu dizilerin üretildiği yerlerdeki resmi makamlar, gerçeklik payının ötesinde alabildiğine abartılı, bire bin katılarak seyre sunulan bu yapımlar karşısında devleti ayağa kaldırmamıştır. Çünkü birazcık akıl yürütebilen biri bunun “yarası olan gocunur” türünden bir algı yaratacağını bilir.
Bizde ise daha “Avlu”nun bu ülkedeki ceza-infaz kurumlarına nasıl baktığına dair hiçbir şey tam belli değilken Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü fragmanlardan hareketle cezaevi personelinin “işkenceci”, kurumların ise “işkence merkezi” olarak gösterildiğini ileri sürerek RTÜK’ü göreve davet etti!..
Gazetemizde Alican Uludağ’ın haberinden öğrendik; Müdürümüz RTÜK’e, “dizi yayımlanmadan gerekli tedbirlerin alınması hususunda bilgi ve gereği”ni arz etmiş!..


Adeta gölgesinden korkar gibi bir durum... Ortada dizinin bölümleri yok. Bir-iki dakikalık tanıtımlar, bu tepkiye (ya da paniğe mi demeli?) neden oluyor.

Müdür Bey bu kadarla kalsa iyi; o, işi neredeyse “teröre destek” noktasına taşımış, baksanıza: “Ceza ve infaz kurumlarına yönelik bu tür algıların oluşturulması da bazı terör örgütlerinin amaçlarına hizmet edecektir.”

İktidar ve onun “gardiyan”larının dizilere ve dizilerin bir parçası olduğu popüler kültüre ilişkin tutturdukları dil ve tavır öyle arkaik ki popüler kültüre eleştirel bakışla hayatını sürdüren bizim gibileri bile neredeyse popüler kültüre siper olacak noktaya getiriyor!..

Hep yazdık, kurgu, hayatın statiğine değil, dinamiğine yaslanır, oradan beslenir. Her şeyin yolunda olduğu bir hikâye kimseyi cezbetmez çünkü. Değişim, devinim, çatışma ve sorunlara dayanır kurgu.
Cezaevlerimiz güllük gülistan mı? Değil. Ayrıca bugüne kadar Türkiye’de roman, sinema ve dizilerde karşımıza çıkmış hangi cezaevi kurgusu farklıydı da “Avlu”ya takıldınız? Cezaevi ortamını kurgunun hak ve imkanları çerçevesinde “fantastik” mahiyette seyre sunacak o da.
Müdürümüz, reyting uğruna bu tarz görüntülerin yayıma girmesinin toplum tarafından farklı algılara sebep olacağını, ceza-infaz kurumlarında yaşanmamış olayların yaşanmış gibi gösterilmesinin kurumların kamusal hizmetine zarar vereceğini de ileri sürmüş.

Yahu bırak, diziyi izleyelim, üzerine tartışalım, konuşalım diğer pek çok dizi içeriğine ilişkin yaptığımız gibi!.. Ak mı kara mı anlaşılır, gerekirse uçuk kaçık yanlar varsa da sorgulanır, yanlışlanır, ipliği bile pazara çıkarılır.

Ama dizi kaldırılsın da kurtulayım diyorsan, öyle olmaz o…

Kurgudan korkanın kendisi korkunçtur türküsünü tutturur gider herkes!..

Orhan Gökdemir / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder