OHAL rejimi altında alınan dayatma erken seçime dönük hazırlıkları, çok sıkışık bir takvim altında sürüyor.
34 gün kala listeler açıklandı. Bunun en önemli yararı, listeler ve etrafında yükselen tartışmalar sayesinde, 24 Haziran’da yalnızca Cumhurbaşkanı değil, parlamento seçimlerinin de yapılacağının altı çizilmiş oldu.
CHP’nin milletvekili aday listeleri büyük tartışma doğurdu. Geceden bu yana anamuhalefet partisi aday listelerinin yol açtığı hayal kırıklığı konuşuluyor.
Bu tartışmada, yani hayal kırıklığı denildiğinde gelen tepkilerden biri de “Ne yani milletvekilliği ömür boyu sürecek meslek mi? Biraz da başkaları yapmasın mı” oluyor. Şüphesiz öyle. Milletvekilliği bir meslek değil, başı sonu belli, süreli bir temsil görevi.
Fakat milletvekilliğini hayat boyu sürdürülecek konforlu bir pozisyon olarak görenlerin ve tüm yaşam enerjilerini, varoluşlarını buna adayan kişilerin sayısı hiç az değil.
Bu tartışmada, yani hayal kırıklığı denildiğinde gelen tepkilerden biri de “Ne yani milletvekilliği ömür boyu sürecek meslek mi? Biraz da başkaları yapmasın mı” oluyor. Şüphesiz öyle. Milletvekilliği bir meslek değil, başı sonu belli, süreli bir temsil görevi.
Fakat milletvekilliğini hayat boyu sürdürülecek konforlu bir pozisyon olarak görenlerin ve tüm yaşam enerjilerini, varoluşlarını buna adayan kişilerin sayısı hiç az değil.
***
CHP aday listelerinin başlattığı tartışma, yaşadığımız baskı dönemi dolayısıyla, tek tek bireysel hayal kırıklıklarının ötesine geçen bir toplumsal kırılmaya karşılık gelecek gibi görünüyor.
Yargıdan eğitime, ekonomiden halk sağlığına, çevreden kamu bürokrasisine toplumsal yaşamın her alanında sistem bozulmuş, nepotizm (akraba, eş dost kayırmacılığı) doğallaşmış, bunca sorun ve yıkım üretirken, ana muhalefet partisinin 600 milletvekili için belirlediği aday listeleri, heyecan ve umut vermediği gibi, haksızlık duygusunu yeniden üretiyor.
Özellikle baskının, adaletsizliğin, sömürünün daha görünür olduğu alanlarda; adliyelerde, hastanelerde, madenlerde, aktif bir tutum sergileyen, bir anlamda sokağın sesi olan milletvekillerinin liste dışı kalması, işte bu genel fotoğraf nedeniyle sorunlu.
(Gündelik hayatının neredeyse tamamını, adeta zorunlu bir mesai gibi adliyelerde gazetecilerin davalarını izleyerek ve seslerini duyurarak geçiren Barış Yarkadaş’ın liste dışı kalması, bizler açısından gür bir sesin azalması anlamına geliyor.)
Kadın adayların, gençlerin sayıca azlığı, seçilme şansı yüksek yerlere konulmamaları ise kadınlara ve gençlere değer söyleminin lafta kaldığını kanıtlıyor.
***
CHP’nin bu listeler ile iktidara güçlü bir alternatif olduğu mesajını vermiyor. Yılgınlığı umuda dönüştürecek güçlü bir çıkış yerine, birinci öncelik buymuş gibi kadro dengesinin gözetildiği bir tercih kullandığı görülüyor.
CHP’nin İYİ Parti’ye hayat öpücüğü sayılabilecek 15 milletvekili desteği sadece olumlu karşılanmakta kalmayıp, siyasal ve toplumsal gelecek açısından kritik bir hamleydi.
Ne var ki ana muhalefet partisi, demokratik kültürün bütünü için yaydığı bu umudu, kendi seçmen tabanı açısından verememiş görünüyor.
Bu tercihin toplumsal beklentilerin gerçekten uzağına düşüp düşmediğini, nasıl bir cevapla karşılanacağını görmek için fazla bir zaman kalmadı.
Görünen, neredeyse her hafta farklı bir dinamikle değişen siyasi denklemin, daha çok gelişmelere açık olduğudur.
Çiğdem Toker / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder