Tarih: 2 Aralık 2016.
Dolar kuru 3.59 ile tarihi zirveyi gördü. Cumhurbaşkanı Erdoğan halka çağrı yaptı:
-Dolarınızı satın!
Cumhurbaşkanı'nın bu çağrısıyla çok sayıda vatandaş harekete geçti ve dolarını satmaya başladı. Hatta Cumhurbaşkanı'nın bu çağrısı bir çok şirket ve esnaf tarafından da desteklendi.
Bir otobüs şirketi açıklama yaptı. 500 dolar bozdurup makbuzunu getirene otobüs bileti bedava.
250 dolar bozdurup getirene yemek bedava! Nihayetinde bu iş berberlere kadar yayıldı. 500 dolar bozdurana bedava tıraş kampanyası açıldı.
Kampanyalar büyük ilgi gördü. Gerçekten 500 dolar bozduranlar 50 liralık otobüs biletini bedava aldı. 30 liralık tıraşa para vermedi ve en az 3 kaplık 25 lira tutarındaki yemeği lokantada yiyip bir kuruş bile ödemedi.
Aradan 1 yıl 4 ay geçti.
Dolar kuru 4.900 TL'yi gördü. Vatandaşın 500 dolarını bozdurarak o gün olduğu bedava tıraş ona oldukça pahalıya patladı. Basit bir hesap yaptığımızda vatandaş 500 dolarını o günkü en yüksek kurdan yani 3.59 TL'den bile bozdurmuş olsa kaybı 1.310, yani 500 dolarda 655 lira. O gün için dolar bozdurarak bedavaya getirdiği tıraş için bugünkü hesapla 655 lira ödemiş oldu! Yani oldukça pahalı bir tıraş.
Bunun için söylenecek tek bir şey var o da "Hayırlı tıraşlar!"
Yine bir çağrı var!
Aradan geçen bu süreden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha döviz bozdurun çağrısı yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın döviz satın çağrısına şu ana kadar ne ciddi ne de ufak bir katılım gözüküyor. Hele o 2 Aralık 2016'daki çağrısı gibi kampanyalar hiç düzenlenmiyor. Çünkü Cumhurbaşkanı ve diğer bakanların döviz alanın eli yanacak söylemlerinin tam tersi çıktı.
O gün tam tersi hükümetin ekonomi kurmaylarının söyledikleri değil de ekonomistlerin söyledikleri gibi yapıp dövizlerini satmasalardı bugün müthiş bir kazanç sağlamış olacaklardı. Aslında buna kazanç olarak da bakmak yanlış bir şey. Dövizdeki artışı kâr olarak görmek doğru değil. O sadece paranın değerini korumak.
Bunu şöyle bir örnek ile izah edebiliriz:
2 Aralık'ta 100 dolar karşılığı olan 359 TL ile ne kadar benzin alabiliyorduk. O gün için 1 litre kurşunsuz benzin İstanbul'da 4 lira 92 kuruştan satılıyordu. O para ile yaklaşık olarak 72 litre kurşunsuz benzin alınıyordu. Bugün 95 oktan kurşunsuz benzinin litresi, devlet destekli 6.26 lira. 72 litre benzin için 452 lira ödemek zorundayız. O gün dolarını satmayıp bugün satanlar 73 litre benzin alabiliyorlar. Özetle dolarını satmayanlar parasının değerini korumuş oldu. Hükümetin çağrısı ile satanlar ise sadece 57 litre benzin alabiliyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdi yine dolarınızı satın diyor.
Bu çağrıya kulak vermeden önce hesabınızı kitabınızı çok iyi yapmanızı tavsiye ederim. Kesinlikle kimseye döviz alın ya da bozdurmayın demiyorum. Sadece finansal okur yazar olun. Siyasetçilerin ağzından çıkan sözleri ekonomik gerçekçilik süzgecinden geçirin. Ne kadarı mantıklı ne kadarı mantıksız buna siz karar verin. Çünkü o gün siz tertemiz millî duygularla dolarınızı satarken, maalesef birileri düşük fiyattan aldı ve kendisini korudu.
Siyasetçiler susmalı
Türkiye'nin dış ticaret açığı ve en önemlisi çok ciddi borcu var. Bu borç özellikle parayı üretime değil de toprağa yani inşaata gömdüğümüz için finans sektörü dışındaki şirketlerde çok fazla. 300 milyar dolara yakın özel sektörün borcu var. Dolardaki her kuruş bu şirketlerin biraz daha zarar etmesine neden oluyor.
Dövizdeki son yükselişler siyasetçilerin gereksiz konuşmaları ile oldu. Artık iş dünyası siyasetçilerin konuşmalarından korkar oldular. Çünkü bir bakan çıkıyor "dolar kuru gerçekçi değil" diyor. Biri çıkıyor "alanın eli yanacak" diyor. Sonunda olan da bu hükümetin ekonomi öngörüsüne kanıp borçlanan özel sektöre oluyor.
Özel sektörün kâbusu devam ediyor.
Hükümet erken seçim kararı ile kendini kurtarmaya çalışırken, yüzbinlerce kişiye iş ve aş veren özel sektörü de ateşe attı.
Bugün itibariyle lütfen görün bakın! Cumhurbaşkanı'nın döviz bozdurun çağrısına yanıt gelecek mi gelmeyecek mi? Vitrininde 'dolar bozdurana bedava tıraş' yazıları görecek misiniz görmeyecek misiniz?
Remzi Özdemir / YENİÇAĞ
Dolar kuru 3.59 ile tarihi zirveyi gördü. Cumhurbaşkanı Erdoğan halka çağrı yaptı:
-Dolarınızı satın!
Cumhurbaşkanı'nın bu çağrısıyla çok sayıda vatandaş harekete geçti ve dolarını satmaya başladı. Hatta Cumhurbaşkanı'nın bu çağrısı bir çok şirket ve esnaf tarafından da desteklendi.
Bir otobüs şirketi açıklama yaptı. 500 dolar bozdurup makbuzunu getirene otobüs bileti bedava.
250 dolar bozdurup getirene yemek bedava! Nihayetinde bu iş berberlere kadar yayıldı. 500 dolar bozdurana bedava tıraş kampanyası açıldı.
Kampanyalar büyük ilgi gördü. Gerçekten 500 dolar bozduranlar 50 liralık otobüs biletini bedava aldı. 30 liralık tıraşa para vermedi ve en az 3 kaplık 25 lira tutarındaki yemeği lokantada yiyip bir kuruş bile ödemedi.
Aradan 1 yıl 4 ay geçti.
Dolar kuru 4.900 TL'yi gördü. Vatandaşın 500 dolarını bozdurarak o gün olduğu bedava tıraş ona oldukça pahalıya patladı. Basit bir hesap yaptığımızda vatandaş 500 dolarını o günkü en yüksek kurdan yani 3.59 TL'den bile bozdurmuş olsa kaybı 1.310, yani 500 dolarda 655 lira. O gün için dolar bozdurarak bedavaya getirdiği tıraş için bugünkü hesapla 655 lira ödemiş oldu! Yani oldukça pahalı bir tıraş.
Bunun için söylenecek tek bir şey var o da "Hayırlı tıraşlar!"
Yine bir çağrı var!
Aradan geçen bu süreden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha döviz bozdurun çağrısı yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın döviz satın çağrısına şu ana kadar ne ciddi ne de ufak bir katılım gözüküyor. Hele o 2 Aralık 2016'daki çağrısı gibi kampanyalar hiç düzenlenmiyor. Çünkü Cumhurbaşkanı ve diğer bakanların döviz alanın eli yanacak söylemlerinin tam tersi çıktı.
O gün tam tersi hükümetin ekonomi kurmaylarının söyledikleri değil de ekonomistlerin söyledikleri gibi yapıp dövizlerini satmasalardı bugün müthiş bir kazanç sağlamış olacaklardı. Aslında buna kazanç olarak da bakmak yanlış bir şey. Dövizdeki artışı kâr olarak görmek doğru değil. O sadece paranın değerini korumak.
Bunu şöyle bir örnek ile izah edebiliriz:
2 Aralık'ta 100 dolar karşılığı olan 359 TL ile ne kadar benzin alabiliyorduk. O gün için 1 litre kurşunsuz benzin İstanbul'da 4 lira 92 kuruştan satılıyordu. O para ile yaklaşık olarak 72 litre kurşunsuz benzin alınıyordu. Bugün 95 oktan kurşunsuz benzinin litresi, devlet destekli 6.26 lira. 72 litre benzin için 452 lira ödemek zorundayız. O gün dolarını satmayıp bugün satanlar 73 litre benzin alabiliyorlar. Özetle dolarını satmayanlar parasının değerini korumuş oldu. Hükümetin çağrısı ile satanlar ise sadece 57 litre benzin alabiliyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdi yine dolarınızı satın diyor.
Bu çağrıya kulak vermeden önce hesabınızı kitabınızı çok iyi yapmanızı tavsiye ederim. Kesinlikle kimseye döviz alın ya da bozdurmayın demiyorum. Sadece finansal okur yazar olun. Siyasetçilerin ağzından çıkan sözleri ekonomik gerçekçilik süzgecinden geçirin. Ne kadarı mantıklı ne kadarı mantıksız buna siz karar verin. Çünkü o gün siz tertemiz millî duygularla dolarınızı satarken, maalesef birileri düşük fiyattan aldı ve kendisini korudu.
Siyasetçiler susmalı
Türkiye'nin dış ticaret açığı ve en önemlisi çok ciddi borcu var. Bu borç özellikle parayı üretime değil de toprağa yani inşaata gömdüğümüz için finans sektörü dışındaki şirketlerde çok fazla. 300 milyar dolara yakın özel sektörün borcu var. Dolardaki her kuruş bu şirketlerin biraz daha zarar etmesine neden oluyor.
Dövizdeki son yükselişler siyasetçilerin gereksiz konuşmaları ile oldu. Artık iş dünyası siyasetçilerin konuşmalarından korkar oldular. Çünkü bir bakan çıkıyor "dolar kuru gerçekçi değil" diyor. Biri çıkıyor "alanın eli yanacak" diyor. Sonunda olan da bu hükümetin ekonomi öngörüsüne kanıp borçlanan özel sektöre oluyor.
Özel sektörün kâbusu devam ediyor.
Hükümet erken seçim kararı ile kendini kurtarmaya çalışırken, yüzbinlerce kişiye iş ve aş veren özel sektörü de ateşe attı.
Bugün itibariyle lütfen görün bakın! Cumhurbaşkanı'nın döviz bozdurun çağrısına yanıt gelecek mi gelmeyecek mi? Vitrininde 'dolar bozdurana bedava tıraş' yazıları görecek misiniz görmeyecek misiniz?
Remzi Özdemir / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder