Son haftalarda işaretleri verilmiş olmasına rağmen ben yine de Trump-Kim Zirvesi’nin ertelenmeyeceğini düşünenlerdendim. Hatta bunu Ece ile (Zereycan) her hafta BirGün TV’de yaptığımız programda söylemiştim de.
Çünkü İran’la yapılan anlaşmayı bozduktan sonra Kuzey Kore ile yumuşamaya giderek bir denge tutturmaya çalışır diye düşünmüştüm Trump için. Bir de o kadar “söz” düellosuna ragmen Kuzey Kore’nin daha önce verdiği sözde durararak nükleer test yaptığı platformları imha etmesini Zirve’nin yapılacağının işareti saymıştım.
Ama o kadar şaşırtıcı ki gelişmeler, Donald Trump üstelik bu kez tweet mesajıyla değil, yazdığı bir mektupla Kim’e kendisiyle görüşemeyeceğini iletti. Üzgün olduğunu söylemeyi de ihmal etmeden tabii. Gerekçe malum, Trump’a göre Kim “öfkeli sözler” ediyor, “düşmanca tutum” alıyordu.
Kim’e “sonun Kaddafi gibi olur” diyen Trump’ın “öfkeli söz”den anladığı nedir bilemem ama, Kim’den Trump’ınkine eş ya da en azından yakın “öfkeli bir söz” örneği duymadık.
Singapur’da 12 Haziran’da gerçekleşmesi beklenen Zirve için hazırlıklar aslında neredeyse tamamlanmış durumdaydı. Beyaz Saray Zirve anısına her iki liderin portresinin yer aldığı madalyonlar bile hazırlatmıştı. Ama beklenen bu “büyük buluşma” suya düştü. Oysa Zirve’nin yapılacağı haberi bile Kore adasında olumlu bir hava yaratmıştı. Kore savaşından bu yana var olan düşmanca duyguları “resmi” olarak sona erdiren Koreler görüşmesi sonrası bir de ABD ile Kuzey Kore’nin başkanlar düzeyinde görüşecek olmaları tabii ki heyecana yol açmıştı.
Peki neden iptal edildi?
İlk neden, “nükleer silahları bırakmaktan” Trump ile Kim’in aynı şeyi anlamamaları. Kuzey kore, çok haklı olarak nükleer programından tek taraflı olarak vazgeçmeyeceğini her zaman hissettirdi. Ama buna ragmen “nükleersizleşme” konusunda ciddi adımlar da attı. Ancak ABD’nin Güney Kore ile hem de Kuzey Kore’nin, deyim yerindeyse, “burnunun dibinde” ortak askeri tatbikat düzenlemesini “iyi niyetli bir girişim” olarak değerlendirmedi Pyongyang. Kuzey Kore açısından, eğer gerçekleşseydi, Singapur Zirvesi eşitler arasında bir görüşme olacaktı. Ayrıca Kuzey Kore bu zireveyi kendisinin “teftiş edileceği” bir toplantı gibi görmedi. Bu nedenle nükleersizleştirmeden Trump’ın anladığı ile Kim’in anladığı aynı şey değil diyorum.
İkinci iptal nedeni, ABD’ye de başından beri Zirve’yle Kim’in uluslararası meşriyet kazanacağı eleştirisi yapılmış oluşudur. Trump’ın bu eleştirilere de dayanamadığı ortaya çıktı. Bu zirve her zaman yüksek risk taşıyan bir kumardı bir yanıyla.
Gerçekleşseydi ne olurdu?
Gerçekleşseydi, en azından aşamalı ya da kısmi silahsızlanma anlaşması için uygun bir zemin yaratılmasına katkısı olabilirdi zirvenin. Bana sorarsanız asla meşruiyet ihtiyacı yok Kuzey Kore’nin ama nükleer silaha sahip olma konusunda Güney Kore ile dünya kamuoyunun gözünde eşit görünmesi önemliydi. Bu açıdan Zirve, Kuzey Kore’nin dışa açılmasına da katkı yapabilirdi.
Trump’ın iptal kararının bir takım “hasarları” olacak elbette. Her şeyden önce bu gelişme Kuzey Doğu Asya için iyi olmadı. Ama en açık zararı ABD-Güney Kore ittifakıgörecek. Kısa bir süre önce ABD’de bulunan Güney Kore Devlet Başkanı Moon Jae-in, iptal kararı hem de gece yarısı kendisine ulaştırıldığında “şaşkın ve çok üzgün”olduğunu açıklamıştı. Moon, zirve için çok çalışmıştı. Şimdi tüm dünyaya iptalden Pyongyang’ın değil Washington’un sorumlu olduğunu göstermek zorunda kalacak. Çünkü böyle olduğunun birinci elden tanığı o. Sol eğilimli bir politikacı olan Moon, Trump’ın Kuzey Kore’ye baskı politikasına destek verecek gibi görünmüyor.
ABD şimdi Kuzey Doğu Asya’daki müttefiklerinden de destek almak zorunda. Japonya iptalden memnun olduğunu açıkladı. Ama Çin’i de ikna etmesi gerekecek Trump’ın.
Çünkü zirvenin iptalinin ardından Çin, Kuzey Kore ile daha yakın ilişkiler kurmaya, ona yönelik yaptırımları etkisizleştirmeye devam edecek.
İptalin en önemli sonucu da Kuzey Kore’nin çok haklı olarak yeniden nükleer programını sürdürmeye devam edecek oluşudur. İptal ABD’nin güvenilirliğini olumsuz olarak etkiledi, buna kuşku yok.
İptal sayesinde kazananların Kuzey Kore ile Çin olduğunu söylemeye herhalde gerek yok.
MUSTAFA K. ERDEMOL / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder