22 Mayıs 2018 Salı

Türkiye’nin Selikoff’u - AYÇA SÖYLEMEZ

Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, aklımda, annesinin cenazesine kelepçeli getirildiği fotoğrafıyla kaldı. Elleri çözülmedi, son sözlerini söyleyemedi çünkü jandarma konuşmasına izin vermedi. Ama yine de tüm inceliğiyle kendisiyle selamlaşan gazetecilere, “Emeğinize sağlık” demeyi ihmal etmedi.


Bugün itibariyle 102 gündür özgürlüğünden mahrum. Hayatı boyunca güçlünün değil, haklının yanında duran birçok muhalif gibi tutuklu.

Ordudan da okuldan da uzaklaştırıldı
1961 yılında Ordu’da öğretmen bir anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya geldi*, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi’nde tıp diplomasını aldıktan sonra halk sağlığı alanında uzman oldu. Ardından Hacettepe Üniversitesi’nde epidemiyoloji alanında yan dal uzmanlığını tamamladı, GATA’da epidemiyoloji yardımcı doçentliğini ve halk sağlığı doçentliğini aldı.

1996’da bir şikâyet üzerine Gülhane’deki bir grup general ve albayla birlikte soruşturuldu. “Bunlar solcu” yaftasının ardından İstanbul’a sürüldü**. Açtığı davayı kazandı ama 1998’deki YAŞ kararıyla emekli edildi.

2002-2016 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi’nde halk sağlığı profesörü olarak görev yaptı.

1 Eylül 2016’da yayınlanan 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) üniversitelerden 2 bin 346 öğretim elemanı ihraç edildi. Kocaeli Üniversitesi’nden “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladıktan sonra ihraç edilen 19 akademisyenin arasında Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Hamzaoğlu da vardı.

İhraç sonrası açıklamalarında Kocaeli’ni terk etmeyeceklerini söylediler. Kocaeli Dayanışma Akademisi’ni (KODA) kurdular.

Hamzaoğlu, KODA’da verdiği dersle, Dilovası’ndaki araştırmasını anlattı. Ordudan atılmasının ardından devletle ikinci ‘ters düşüşü’, bu araştırmasını kamuoyuna açmasının ardından olmuştu.

Hamzaoğlu açık dersine, “Bilimsel bilginin sahibi toplumun kendisidir ve biz ‘Bu işler bizimle başladı’ demedik hiçbir zaman. Durumu önce kamuoyu ile ardından akademi ile paylaştık” diye başladı.

Dilovası ile organize sanayi bölgelerinin iç içe geçmiş durumda olduğunu söyledi: “Bölgede 1995-2004 yılları arasında 493 ölüm gerçekleşmiş. Bunun yüzde 32’si kanser vakası. Türkiye ve Dünya ortalamalarının çok çok üstünde. Bizlerin bu verileri paylaşması kimileri tarafından ‘Bu olayı neden bu kadar büyütüyorsunuz’ tepkisiyle karşılandı. Ama biz araştırmalarımıza devam ettik. İkinci araştırmamızda 100 ölümden 33’ünün kanser nedeniyle olduğu anlaşıldı. Ama sorun Dilovası ile sınırlı değil.”

O dönem Meclis Dilovası Araştırma Komisyonu da kuruldu ama Hamzaoğlu, komisyonun raporlarının da dikkate alınmadığını, fabrikaların daha da büyüdüğünü anlattı: “Komisyon; kapasite artışı engellenmeli, arıtma tesisi kurulmalı, izlem ve denetim düzenlenmeli dedi ama yeni fabrikalar kuruldu, kapasiteler arttırıldı. Doğaya ve insana rağmen sanayileşme yapıldı. Bunu paylaşmamak büyük bir sorumluluktu. Biz de paylaştık.”

Bebeklerin anne sütünden zehirlendiğini tespit edip paylaştığı için de soruşturmaya maruz kaldı.

Halkların Demokratik Kongresi’nin 2017’de eş sözcülük görevini üstlenen barış akademisyeni Hamzaoğlu, halen halk sağlığını düşünmenin bedelini ödüyor.

AYÇA SÖYLEMEZ / BİRGÜN

*Kaynak: onurhamzaoglunaozgurluk.org
**http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/597737/Prof._Dr._Onur_Hamzaoglu__Direnip_universiteye_donecegiz.html
• Hamzaoğlu, asbest yasaklamalarının kurucusu Doktor Irving Selikoff’a atıfla “Türkiye’nin Selikoff’u” olarak adlandırılıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder