Seçime az bir süre kala, AKP'nin elindeki tek koz, Kandil'e yapılan operasyonlar!
Herkes biliyor ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni PKK ile masaya oturtan, Abdullah Öcalan'ın mesajının HDP mitinginde okunmasını sağlayan, Habur'dan giriş yapan teröristleri serbest bırakmak için çadır mahkemesi kuran ve Dolmabahçe'de yine Abdullah Öcalan'ın yazdığı 10 maddelik mutabakat metnine imza atan AKP iktidarıdır. Dolayısıyla, bu konuda şimdiki söylemlerinin hiçbir inandırıcılığı yoktur.
***
Üstelik 10 madde içinde yer alan eşit vatandaşlığa dayalı PKK söylemi, AKP'nin seçim bildirgesinde de vardır. Buradaki "eşit vatandaşlık", Anayasa'daki "kanun önünde eşitlik" ilkesi ile karıştırılmamalıdır. Eşit vatandaşlıkla kastedilen, etnik kökenlerin Anayasa'da zikredilmesi, böylece Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denilir" tanımının terk edilmesidir. Ortak vatan ile istenen de Türkiye'nin Türk Milleti'ne değil farklı etnik kökenlere ait olduğunun Anayasa'da zikredilmesidir.
Esasen, Türk Milleti yerine dini bir kavram olan "İbrahim milleti"nin yerleştirilmek istenmesi, "Ne mutlu Türk'üm diyene" yazılarının silinmesi, "Türk'üm, doğruyum" andının kaldırılmasının sebebi BOP eş başkanlığıdır. Çünkü BOP projesi, bölgede Türk, Arap ve Fars kimliklerinin yerini yeni bir "Orta Doğu kimliği"nin almasına dayanır. Bernard Lewis, bunu 1996'da İstanbul'da açıklamıştı.
***
AKP'nin kuruluş felsefesinin gereği de budur. Zira AKP, 2001'de kurulurken Amerika'dan gönderilen gizli bir belgeyi parti programına hemen kemen aynen almıştır. O belgede, Tayyip Erdoğan'a "Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve millî hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız..." deniliyordu.
AKP'nin kendisi bir CFR projesidir. Parti programı, 2001'in Temmuz ayında ABD'den gönderilmiştir. Bunu 26 Ağustos 2001 tarihinde belgesiyle ispat etmiştim.
AKP'nin "Millî birlik ve kardeşlik projesi" dediği proje, bu projedir.
Küresel dayatmalar AKP program ve tüzüğüne yerleştirilmiştir.
Kurucular Kurulu kitabının 8'inci sayfasında "Partimiz merkeziyetçi devlet anlayışından vazgeçilmesini öngörür" denilmektedir.
***
Türkiye'nin neden ekonomik krizle boğuştuğu, soğanın neden 8 liraya çıktığı ise bellidir. Dışişleri Bakanlığı'nın İnternet sitesinde, Tayyip Erdoğan'ın, 27 Ocak 2004 günü, "Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Türkiye'nin Ekonomik Kalkınması" konulu CSIS Konferansı'nda yaptığı konuşma metnine tesadüfen rastlamıştım! Erdoğan, orada her şeyi itiraf ediyordu!
Erdoğan, "Çalışmalarımız Dünya Bankası ve Uluslararası Finans Kurumu'nun uzmanları ile kendi uzmanlarımızın yürüttüğü alan çalışması ve ilgili çevrelerin katılımıyla yapılan toplantılar sonunda ortaya çıkan ve 'Türkiye'de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı' olarak kabul edilen eylem planı çerçevesinde gerçekleştirilmektedir." diyordu.
Yani Erdoğan ekonomiyle ilgili kanunların, Dünya Bankası ve IMF ile birlikte hazırlandığını da itiraf etmişti.
İşte o politikaların sonucu ekonomik krizdir.
***
Bekir Bozdağ ise "Seçimde hile vardı algısı yaratmak için başarısızlıklarına kılıf uydurmak için çalışıyorlar. Türkiye'nin en iyi yaptığı işlerden birisi sağlıklı ve güvenli seçimdir. Seçimlerde bugüne kadar hile ve hurda hiçbir dönemde olmamıştır" diyor!
Oysa Türkiye'de hile yapılmayan tek bir seçim yoktur. Eski seçimlerde, bir ilçede seçmen sayısından fazla oy çıktığı bile görülmüştür. Şimdi ise sanal seçmenler ve sanal oylar kullanılıyor! Yani gerçekte olmayan veya ölmüş bulunan insanlar adına oy kullanılıyor. Öyle değilse bana birisi, nüfus kayıtlarında 2.5 milyon ölünün neden canlı göründüğünü izah etsin!
Arslan Bulut / YENİÇAĞ
Herkes biliyor ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni PKK ile masaya oturtan, Abdullah Öcalan'ın mesajının HDP mitinginde okunmasını sağlayan, Habur'dan giriş yapan teröristleri serbest bırakmak için çadır mahkemesi kuran ve Dolmabahçe'de yine Abdullah Öcalan'ın yazdığı 10 maddelik mutabakat metnine imza atan AKP iktidarıdır. Dolayısıyla, bu konuda şimdiki söylemlerinin hiçbir inandırıcılığı yoktur.
***
Üstelik 10 madde içinde yer alan eşit vatandaşlığa dayalı PKK söylemi, AKP'nin seçim bildirgesinde de vardır. Buradaki "eşit vatandaşlık", Anayasa'daki "kanun önünde eşitlik" ilkesi ile karıştırılmamalıdır. Eşit vatandaşlıkla kastedilen, etnik kökenlerin Anayasa'da zikredilmesi, böylece Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denilir" tanımının terk edilmesidir. Ortak vatan ile istenen de Türkiye'nin Türk Milleti'ne değil farklı etnik kökenlere ait olduğunun Anayasa'da zikredilmesidir.
Esasen, Türk Milleti yerine dini bir kavram olan "İbrahim milleti"nin yerleştirilmek istenmesi, "Ne mutlu Türk'üm diyene" yazılarının silinmesi, "Türk'üm, doğruyum" andının kaldırılmasının sebebi BOP eş başkanlığıdır. Çünkü BOP projesi, bölgede Türk, Arap ve Fars kimliklerinin yerini yeni bir "Orta Doğu kimliği"nin almasına dayanır. Bernard Lewis, bunu 1996'da İstanbul'da açıklamıştı.
***
AKP'nin kuruluş felsefesinin gereği de budur. Zira AKP, 2001'de kurulurken Amerika'dan gönderilen gizli bir belgeyi parti programına hemen kemen aynen almıştır. O belgede, Tayyip Erdoğan'a "Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve millî hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız..." deniliyordu.
AKP'nin kendisi bir CFR projesidir. Parti programı, 2001'in Temmuz ayında ABD'den gönderilmiştir. Bunu 26 Ağustos 2001 tarihinde belgesiyle ispat etmiştim.
AKP'nin "Millî birlik ve kardeşlik projesi" dediği proje, bu projedir.
Küresel dayatmalar AKP program ve tüzüğüne yerleştirilmiştir.
Kurucular Kurulu kitabının 8'inci sayfasında "Partimiz merkeziyetçi devlet anlayışından vazgeçilmesini öngörür" denilmektedir.
***
Türkiye'nin neden ekonomik krizle boğuştuğu, soğanın neden 8 liraya çıktığı ise bellidir. Dışişleri Bakanlığı'nın İnternet sitesinde, Tayyip Erdoğan'ın, 27 Ocak 2004 günü, "Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Türkiye'nin Ekonomik Kalkınması" konulu CSIS Konferansı'nda yaptığı konuşma metnine tesadüfen rastlamıştım! Erdoğan, orada her şeyi itiraf ediyordu!
Erdoğan, "Çalışmalarımız Dünya Bankası ve Uluslararası Finans Kurumu'nun uzmanları ile kendi uzmanlarımızın yürüttüğü alan çalışması ve ilgili çevrelerin katılımıyla yapılan toplantılar sonunda ortaya çıkan ve 'Türkiye'de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı' olarak kabul edilen eylem planı çerçevesinde gerçekleştirilmektedir." diyordu.
Yani Erdoğan ekonomiyle ilgili kanunların, Dünya Bankası ve IMF ile birlikte hazırlandığını da itiraf etmişti.
İşte o politikaların sonucu ekonomik krizdir.
***
Bekir Bozdağ ise "Seçimde hile vardı algısı yaratmak için başarısızlıklarına kılıf uydurmak için çalışıyorlar. Türkiye'nin en iyi yaptığı işlerden birisi sağlıklı ve güvenli seçimdir. Seçimlerde bugüne kadar hile ve hurda hiçbir dönemde olmamıştır" diyor!
Oysa Türkiye'de hile yapılmayan tek bir seçim yoktur. Eski seçimlerde, bir ilçede seçmen sayısından fazla oy çıktığı bile görülmüştür. Şimdi ise sanal seçmenler ve sanal oylar kullanılıyor! Yani gerçekte olmayan veya ölmüş bulunan insanlar adına oy kullanılıyor. Öyle değilse bana birisi, nüfus kayıtlarında 2.5 milyon ölünün neden canlı göründüğünü izah etsin!
Arslan Bulut / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder