En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim;
-Eğer bir dip dalga yaklaşıyor olmasaydı, 16 yıllık iktidarın tüm afişlerinde yine "YERLİ UÇAK GÖKLERDE" anonsunu duyardık..
Öyle alıştı ki Erdoğan ve partisi, her seçimde yerli uçağı göklere salıp uçuşa geçiyorlar ve ilginçtir sonuç da alıyorlardı..
Bu kez dikkatinizi çekiyor mu, bir Bakanın iki kelamı dışında, bir türlü havalanamayan, bırakın havalanmayı daha fabrikadan hangardan çıkamayan yerli uçaktan tıs yok..
Çünkü en iyi onlar biliyor artık uçup kaçmanın işe yaramayacağını..
**
Türkiye'nin mütedeyyin insanları, tertemiz inançlarının ışığında, mücahid sanıp kredi açtıklarının, aslında birer müteahhitlik projesi olduğunu anladı.. Ve dip dalga, Türkiye'nin muhafazakar insanlarından geliyor..
Rahmetli Demirel'in dediği gibi, "Siyasette 24 saat bile uzun bir süre"
Siz bakmayın o anket tezgahlarına, milliyetçi-muhafazakar seçmenin, 16 yıldır kredi kullandırdığı Ak Parti iktidarını ağır itham ve tespitlerle sorguladığı bir gerçek..
**
Bu sorgulamanın en çok farkında olan da yine iktidarın kendisi..
Mesela sorayım size;
-Ak Parti "Büyük Ankara Mitingi" dediği bir toplantıyı, önceki yıllarda 20 bin kişilik bir stadyuma sıkıştırır mıydı?
Hatırlayın meydanlar yetmiyordu.. Taşıma-maşıma doluyordu alanlar.. Gerçekle ilk kez Yenikapı'daki Gazze Mitingi ile karşılaştı Ak Parti.. Ve Erdoğan ya da Yıldırım, yaptıkları her mitingde muhtemel ki içlerinden şöyle diyor "Hey gidi günler hey"
**
Siyasetin duayenleri der ki "Meydanlar her zaman doğru ölçü değil"
Doğrudur.. Ama 16 yıldır meydanlardan verdikleri fotoğrafla övünen, algılardaki etkisiyle de beslenen bir iktidar, bugün Ankara gibi, 200 bin kişilik miting yapabildiği bir kentte 'Büyük Miting'ini 20 bin kişilik 19 Mayıs Stadyumu'na şıkıştırıyorsa, bunun bir anlamı vardır..
İşin ilginç ve belki de tevafuk diyebileceğimiz yanı da, yıkılıp yenisi yapılacak olan 19 Mayıs Stadyumu'nun 'SON ETKİNLİĞİ' bu miting..
**
Şu bir gerçek; Ak Parti'yi "Yerli uçak göklerde" oyalamacasından, somut siyasi söylemlere yönelten bir şeyler oldu.. 16 yıl geriye baktığınızda, bu yeni duruma sebep olan yeni bir şeyler olmalı.. Var.. Siyasette artık İYİ Parti var..Bunu, görevimden ve tercihimden bağımsız söylüyorum.. Bilenler bilir, gerçekten samimiyetle söylüyorum..
Değilse, 16 yıldır havalanamayan yerli uçağı göklerde gösterip seçim kazanan bir parti bu seçimde neden İYİ Parti'nin tüm vaatlerini bir bir yerine getirmeye söz versin..
Bakınız 3600 ek gösterge meselesi.. Bakınız Taşeron işçilere kadro meselesi.. Bakınız Emeklilerin haklarındaki iyileştirme hazırlıkları.. Bakınız emeklilere bayram ikramiyesi.. Bakınız askerlik mevzuu.
Yine seçimden önce söz verecek ve yine seçimden sonra inşaata boğulup unutacak..
Ama Ak Parti artık daha somut bir şeyler söyleme ihtiyacı hissediyor.. Çünkü artık siyasette 'Hayatımıza dokunan' söylemleri ile yeni bir parti var..
**
Bu gerçek ortada dururken, Ak Parti'nin tek çaresi siyaseti yine AKP-CHP arasındaki bir maça çevirmek..
İşte seçmenin izin vermemesi gereken de bu..
Herkes kendine o soruyu sormalı;
-Tayyip Erdoğan, söylediği, önerdiği her şeyin gereğini yapacağını söylerken, neden Meral Akşener demiyor?
Çünkü ikinci turda rakip Meral Akşener olursa, milletin kendisini dinlendireceğini biliyor..
**
Çılgın projeler uydurup yine baş aktör olmaya çalışan bir Ak Parti var karşımızda.. Ama kimya bozulunca, çılgın proje dedikleri de saçma sapan şeyler oluyor..
Son örnek kıraathaneler.. Söyler misiniz; Sana iş bulacağım diyen bir iktidar, neden vakit öldür diye kıraathane vadeder ki?
Oldu olacak, köprüye araç, hastaneye hasta garantisi verenler, kahvehaneye de iki sade bir orta garantisi versin..
Hâlâ yollar yaptık, köprüler yaptık diye bağırıyor her yerde.. Ama millet köprünün ya da otoyolun yenebilir bir şey olmadığını biliyor..
Ve hatırlayın lütfen, eskiden vergi ile ilgili bir slogan vardı;
-Ödediğiniz her kuruş vergi size yol-su-elektrik olarak geri dönecek..
Peki şimdi tablo ne?
Biz vergiyi yine ödüyoruz ama yola da, suya da, elektriğe de daha fazla ödüyoruz.. Ne anladım bu işten?
Şunu anladım;
-Eskiden ödediğimiz vergiler yol-su-elektrik olarak geri dönerdi.. Şimdi, yapılan yollar-köprüler-santraller bize EK VERGİ OLARAK geri dönüyor..
Sizce de bir gariplik yok mu?
**
İşte bu gerçeklerin acıttığı hayatlardır dip dalganın kaynağı..
Millet ya o dalgayı yaratacak ya da 16 yıldır masal anlatan bir iktidarın sebep olacağı ekonomik dalganın hasarıyla yeni yaralar açılacak..
**
Önüne gelene "EYT" diye bağıran bir siyaset taktiği, son günlerde içeriden yeni hedefini belirledi.. 16 yıllık oyun tekrarlanıyor.. Bu kez özne "Bay Muharrem"
Mesele ne biliyor musunuz?
Onlar bu sanal "EYT"leri ile birbirlerine yürüyüp, bunu da bize pazarlarken, her "EYT" denildiğinde benim aklıma EYT'in sosyal gerçekliği, "Emeklilikte Yaşa Takılanlar" geliyor..
24 Haziran'da karar vereceğimiz de işte bu..
Ya, birbirleriyle kavga ediyor-muş gibi yapıp, mevcut düzeni korumalarına seyirci kalacağız..
Ya da hayatın gerçeklerine dönüp, "YETER, OYUN BİTTİ" diyeceğiz..
Memleketin sağcısına da solcusuna da muhafazakarına da sekülerine de düşen sorumluluk bu..
Biz esaslı bir "EYT" demezsek, beyler yine mutlu, bizim içinse, yandı gülüm keten helva..
MURAT İDE / YENİÇAĞ
-Eğer bir dip dalga yaklaşıyor olmasaydı, 16 yıllık iktidarın tüm afişlerinde yine "YERLİ UÇAK GÖKLERDE" anonsunu duyardık..
Öyle alıştı ki Erdoğan ve partisi, her seçimde yerli uçağı göklere salıp uçuşa geçiyorlar ve ilginçtir sonuç da alıyorlardı..
Bu kez dikkatinizi çekiyor mu, bir Bakanın iki kelamı dışında, bir türlü havalanamayan, bırakın havalanmayı daha fabrikadan hangardan çıkamayan yerli uçaktan tıs yok..
Çünkü en iyi onlar biliyor artık uçup kaçmanın işe yaramayacağını..
**
Türkiye'nin mütedeyyin insanları, tertemiz inançlarının ışığında, mücahid sanıp kredi açtıklarının, aslında birer müteahhitlik projesi olduğunu anladı.. Ve dip dalga, Türkiye'nin muhafazakar insanlarından geliyor..
Rahmetli Demirel'in dediği gibi, "Siyasette 24 saat bile uzun bir süre"
Siz bakmayın o anket tezgahlarına, milliyetçi-muhafazakar seçmenin, 16 yıldır kredi kullandırdığı Ak Parti iktidarını ağır itham ve tespitlerle sorguladığı bir gerçek..
**
Bu sorgulamanın en çok farkında olan da yine iktidarın kendisi..
Mesela sorayım size;
-Ak Parti "Büyük Ankara Mitingi" dediği bir toplantıyı, önceki yıllarda 20 bin kişilik bir stadyuma sıkıştırır mıydı?
Hatırlayın meydanlar yetmiyordu.. Taşıma-maşıma doluyordu alanlar.. Gerçekle ilk kez Yenikapı'daki Gazze Mitingi ile karşılaştı Ak Parti.. Ve Erdoğan ya da Yıldırım, yaptıkları her mitingde muhtemel ki içlerinden şöyle diyor "Hey gidi günler hey"
**
Siyasetin duayenleri der ki "Meydanlar her zaman doğru ölçü değil"
Doğrudur.. Ama 16 yıldır meydanlardan verdikleri fotoğrafla övünen, algılardaki etkisiyle de beslenen bir iktidar, bugün Ankara gibi, 200 bin kişilik miting yapabildiği bir kentte 'Büyük Miting'ini 20 bin kişilik 19 Mayıs Stadyumu'na şıkıştırıyorsa, bunun bir anlamı vardır..
İşin ilginç ve belki de tevafuk diyebileceğimiz yanı da, yıkılıp yenisi yapılacak olan 19 Mayıs Stadyumu'nun 'SON ETKİNLİĞİ' bu miting..
**
Şu bir gerçek; Ak Parti'yi "Yerli uçak göklerde" oyalamacasından, somut siyasi söylemlere yönelten bir şeyler oldu.. 16 yıl geriye baktığınızda, bu yeni duruma sebep olan yeni bir şeyler olmalı.. Var.. Siyasette artık İYİ Parti var..Bunu, görevimden ve tercihimden bağımsız söylüyorum.. Bilenler bilir, gerçekten samimiyetle söylüyorum..
Değilse, 16 yıldır havalanamayan yerli uçağı göklerde gösterip seçim kazanan bir parti bu seçimde neden İYİ Parti'nin tüm vaatlerini bir bir yerine getirmeye söz versin..
Bakınız 3600 ek gösterge meselesi.. Bakınız Taşeron işçilere kadro meselesi.. Bakınız Emeklilerin haklarındaki iyileştirme hazırlıkları.. Bakınız emeklilere bayram ikramiyesi.. Bakınız askerlik mevzuu.
Yine seçimden önce söz verecek ve yine seçimden sonra inşaata boğulup unutacak..
Ama Ak Parti artık daha somut bir şeyler söyleme ihtiyacı hissediyor.. Çünkü artık siyasette 'Hayatımıza dokunan' söylemleri ile yeni bir parti var..
**
Bu gerçek ortada dururken, Ak Parti'nin tek çaresi siyaseti yine AKP-CHP arasındaki bir maça çevirmek..
İşte seçmenin izin vermemesi gereken de bu..
Herkes kendine o soruyu sormalı;
-Tayyip Erdoğan, söylediği, önerdiği her şeyin gereğini yapacağını söylerken, neden Meral Akşener demiyor?
Çünkü ikinci turda rakip Meral Akşener olursa, milletin kendisini dinlendireceğini biliyor..
**
Çılgın projeler uydurup yine baş aktör olmaya çalışan bir Ak Parti var karşımızda.. Ama kimya bozulunca, çılgın proje dedikleri de saçma sapan şeyler oluyor..
Son örnek kıraathaneler.. Söyler misiniz; Sana iş bulacağım diyen bir iktidar, neden vakit öldür diye kıraathane vadeder ki?
Oldu olacak, köprüye araç, hastaneye hasta garantisi verenler, kahvehaneye de iki sade bir orta garantisi versin..
Hâlâ yollar yaptık, köprüler yaptık diye bağırıyor her yerde.. Ama millet köprünün ya da otoyolun yenebilir bir şey olmadığını biliyor..
Ve hatırlayın lütfen, eskiden vergi ile ilgili bir slogan vardı;
-Ödediğiniz her kuruş vergi size yol-su-elektrik olarak geri dönecek..
Peki şimdi tablo ne?
Biz vergiyi yine ödüyoruz ama yola da, suya da, elektriğe de daha fazla ödüyoruz.. Ne anladım bu işten?
Şunu anladım;
-Eskiden ödediğimiz vergiler yol-su-elektrik olarak geri dönerdi.. Şimdi, yapılan yollar-köprüler-santraller bize EK VERGİ OLARAK geri dönüyor..
Sizce de bir gariplik yok mu?
**
İşte bu gerçeklerin acıttığı hayatlardır dip dalganın kaynağı..
Millet ya o dalgayı yaratacak ya da 16 yıldır masal anlatan bir iktidarın sebep olacağı ekonomik dalganın hasarıyla yeni yaralar açılacak..
**
Önüne gelene "EYT" diye bağıran bir siyaset taktiği, son günlerde içeriden yeni hedefini belirledi.. 16 yıllık oyun tekrarlanıyor.. Bu kez özne "Bay Muharrem"
Mesele ne biliyor musunuz?
Onlar bu sanal "EYT"leri ile birbirlerine yürüyüp, bunu da bize pazarlarken, her "EYT" denildiğinde benim aklıma EYT'in sosyal gerçekliği, "Emeklilikte Yaşa Takılanlar" geliyor..
24 Haziran'da karar vereceğimiz de işte bu..
Ya, birbirleriyle kavga ediyor-muş gibi yapıp, mevcut düzeni korumalarına seyirci kalacağız..
Ya da hayatın gerçeklerine dönüp, "YETER, OYUN BİTTİ" diyeceğiz..
Memleketin sağcısına da solcusuna da muhafazakarına da sekülerine de düşen sorumluluk bu..
Biz esaslı bir "EYT" demezsek, beyler yine mutlu, bizim içinse, yandı gülüm keten helva..
MURAT İDE / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder