Kamu Özel Ortaklığıyla yapılacak Şehir Hastaneleri.
Arsa devletten, hastane şirketten…
Riskler devlete, kârlar şirkete.
Öncelikle devlet garantisi…
Hastaneye hasta gelmese bile hastane yüzde yetmiş doluymuş gibi tahsilat.
İlaveten altı üstü kızarmış tel kadayıfı…
Hem devletten kira geliri hem de hastanenin “ticari alanları”nın bilumum kârı.
Dahası kapitülasyon kafası…
Hastane icarlarının yirmi beş yıllık imtiyazı.
Üstelik Düyun-u Umumiye kumpası…
Anlaşmazlık durumunda Türk mahkemeleri değil, Uluslararası Tahkim Divanı.
Tam bir rant düzeni, tam bir soygun mekanizması!..
Sonra da şöyle devam etmiş…
“Şu an bile vatandaşlarımız buraya geldiğinde o kadar mutlu oluyor ki. Gidiyorum, gözleri doluyor. ‘Ey Tayyibim diyor, sen bu hastaneleri yaptın. Ben ne davarımı, ne ineğimi sattım... Buraya para ödemeden yattım’ diyor.”
Bir insan bir hizmeti parasız olarak alıyorsa nasıl oluyor da müşteri oluyor, ayrı mesele de…
Reis bizi Alaska’ya götür!..
Arsa devletten, hastane şirketten…
Riskler devlete, kârlar şirkete.
Öncelikle devlet garantisi…
Hastaneye hasta gelmese bile hastane yüzde yetmiş doluymuş gibi tahsilat.
İlaveten altı üstü kızarmış tel kadayıfı…
Hem devletten kira geliri hem de hastanenin “ticari alanları”nın bilumum kârı.
Dahası kapitülasyon kafası…
Hastane icarlarının yirmi beş yıllık imtiyazı.
Üstelik Düyun-u Umumiye kumpası…
Anlaşmazlık durumunda Türk mahkemeleri değil, Uluslararası Tahkim Divanı.
Tam bir rant düzeni, tam bir soygun mekanizması!..
•••
TTB daha şehir hastanelerinin ilk hukuki düzenlemeleri yapılırken olayın öneminin farkına varmış, süreci yakından takibe almıştı.
Bir yandan ihaleleri mahkemelere taşıdı, bir yandan da basın açıklamaları, raporlar, kitaplar, sempozyumlarla konu hakkında ciddi bir birikimin oluşmasını sağladı.
Bunlarla da yetinmedi, geçtiğimiz yıl TTB Şehir Hastaneleri İzleme Grubu kurdu.
İzleme Grubu’ndan Kayıhan Pala’nın derlediği “Türkiye’de Sağlıkta Kamu-Özel Ortaklığı/Şehir Hastaneleri” kitabı da geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları’ndan çıktı.
Kitapta TTB tarafından yayınlanan kitaplar, Toplum ve Hekim dergisinde çıkan yazılara ek olarak konuyu ekonomi politik ve sağlık hizmetleri boyutlarıyla ele alan makaleler yer alıyor.
•••
Sabri Öncü’nün “Talan Yoluyla Sermaye Birikim Aracı Olarak Kamu-Özel Ortaklığı: Verimsiz ve pahalı Bir Finansman Modeli”…
Sedat Çal’ın “Kamu-Özel Ortaklığı ve Kamu Hizmetlerinin Metalaştırılması”…
Mustafa Sönmez’in “Sermaye Birikimi, ‘kamu-özel İşbirliği’ ve Şehir Hastaneleri”…
Uğur Emek’in “Şehir Hastanelerinde Paranın Değeri Yaklaşımı”…
Kayıhan Pala’nın “Sağlık Alanında Kamu-Özel Ortaklığı: Birleşik Krallık Deneyimi”…
Çiğdem Toker’in “Bütçeyi Hasta Eden Bir Sağlık Modeli: Şehir Hastaneleri”…
Halis Yerlikaya’nın “Şehir Hastaneleri: Yozgat Deneyimi”…
Bayazıt İlhan’ın “Ankara’da Şehir Hastaneleri: Sağlık Çalışanlarını ve Hastaları Neler Bekliyor?”…
Kitapta yer alan hepsi birbirinden değerli yazılardan bazıları.
•••
Tesadüf, tam da bizimkilerin Şehir Hastaneleri kitabının raflara çıktığı günlerde Tayyip Erdoğan gene bir televizyon programında sözü Şehir Hastaneleri meselesine getirip “Bu hastanelerin müşterisi inşallah çok daha artacak!” demiş…
TTB daha şehir hastanelerinin ilk hukuki düzenlemeleri yapılırken olayın öneminin farkına varmış, süreci yakından takibe almıştı.
Bir yandan ihaleleri mahkemelere taşıdı, bir yandan da basın açıklamaları, raporlar, kitaplar, sempozyumlarla konu hakkında ciddi bir birikimin oluşmasını sağladı.
Bunlarla da yetinmedi, geçtiğimiz yıl TTB Şehir Hastaneleri İzleme Grubu kurdu.
İzleme Grubu’ndan Kayıhan Pala’nın derlediği “Türkiye’de Sağlıkta Kamu-Özel Ortaklığı/Şehir Hastaneleri” kitabı da geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları’ndan çıktı.
Kitapta TTB tarafından yayınlanan kitaplar, Toplum ve Hekim dergisinde çıkan yazılara ek olarak konuyu ekonomi politik ve sağlık hizmetleri boyutlarıyla ele alan makaleler yer alıyor.
•••
Sabri Öncü’nün “Talan Yoluyla Sermaye Birikim Aracı Olarak Kamu-Özel Ortaklığı: Verimsiz ve pahalı Bir Finansman Modeli”…
Sedat Çal’ın “Kamu-Özel Ortaklığı ve Kamu Hizmetlerinin Metalaştırılması”…
Mustafa Sönmez’in “Sermaye Birikimi, ‘kamu-özel İşbirliği’ ve Şehir Hastaneleri”…
Uğur Emek’in “Şehir Hastanelerinde Paranın Değeri Yaklaşımı”…
Kayıhan Pala’nın “Sağlık Alanında Kamu-Özel Ortaklığı: Birleşik Krallık Deneyimi”…
Çiğdem Toker’in “Bütçeyi Hasta Eden Bir Sağlık Modeli: Şehir Hastaneleri”…
Halis Yerlikaya’nın “Şehir Hastaneleri: Yozgat Deneyimi”…
Bayazıt İlhan’ın “Ankara’da Şehir Hastaneleri: Sağlık Çalışanlarını ve Hastaları Neler Bekliyor?”…
Kitapta yer alan hepsi birbirinden değerli yazılardan bazıları.
•••
Tesadüf, tam da bizimkilerin Şehir Hastaneleri kitabının raflara çıktığı günlerde Tayyip Erdoğan gene bir televizyon programında sözü Şehir Hastaneleri meselesine getirip “Bu hastanelerin müşterisi inşallah çok daha artacak!” demiş…
Sonra da şöyle devam etmiş…
“Şu an bile vatandaşlarımız buraya geldiğinde o kadar mutlu oluyor ki. Gidiyorum, gözleri doluyor. ‘Ey Tayyibim diyor, sen bu hastaneleri yaptın. Ben ne davarımı, ne ineğimi sattım... Buraya para ödemeden yattım’ diyor.”
Bir insan bir hizmeti parasız olarak alıyorsa nasıl oluyor da müşteri oluyor, ayrı mesele de…
Bir insan nasıl olur da hasta bir insanı, lösemili bir çocuğu, mesela, müşteri olarak görür...Bir siyasetçi nasıl olur da hasta sayısının artması, hastanelerin dolup taşması için Allah’a dua eder. Allah sonumuzu hayreyle, yarabbim!..
•••
Konuşmanın en hoşuma giden bölümü ise şurası oldu…
“Biz gelmeden önce MR mı vardı, tomografi mi vardı? Geldiğimizde birkaç tane kırık dökük ambulans vardı. Eskiden köpeklerin çektiği ambulans ile götürülürdü!..”
Atlı kızak dese Kars’tan, Sivas’tan söz etmek istedi de yanlış ifade etti…
Okumayı seven biri olsa, bencileyin Jack London’ın Yukon Vadisi’nde, Mackenzie Irmağı’nda geçen öykülerinin hayranıdır, deyip geçicem de…
Köpeklerin çektiği ambulans ne oluyor, ya!..
Hayır, bu saatten sonra ne derse desin, sıkıntı değil de…
Bir an için, televizyonlarının başında kendisini izleyen kefenlerine sarılı Çarşıbaşı AKP Gençlik Teşkilatı’nı gözümün önüne getirdim.
İster misiniz, gaza gelip hep birlikte slogan atmaya başlasınlar…
•••
Konuşmanın en hoşuma giden bölümü ise şurası oldu…
“Biz gelmeden önce MR mı vardı, tomografi mi vardı? Geldiğimizde birkaç tane kırık dökük ambulans vardı. Eskiden köpeklerin çektiği ambulans ile götürülürdü!..”
Atlı kızak dese Kars’tan, Sivas’tan söz etmek istedi de yanlış ifade etti…
Okumayı seven biri olsa, bencileyin Jack London’ın Yukon Vadisi’nde, Mackenzie Irmağı’nda geçen öykülerinin hayranıdır, deyip geçicem de…
Köpeklerin çektiği ambulans ne oluyor, ya!..
Hayır, bu saatten sonra ne derse desin, sıkıntı değil de…
Bir an için, televizyonlarının başında kendisini izleyen kefenlerine sarılı Çarşıbaşı AKP Gençlik Teşkilatı’nı gözümün önüne getirdim.
İster misiniz, gaza gelip hep birlikte slogan atmaya başlasınlar…
Reis bizi Alaska’ya götür!..
OSMAN ÖZTÜRK / BİRGÜN
Not: Dört aydır Sincan Cezaevi’nde özgürlüğünden alıkonan Profesör Doktor Onur Hamzaoğlu için, İstanbul Tabib Odası ve Barış Akademisyenlerinin hazırladığı “Hamzaoğlu” okuma tiyatrosu 12 Haziran Salı saat 20.00’de Şişli Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde. giriş serbest. Bütün dostları bekliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder