Tayyip Erdoğan, Suruç'ta bir dükkânın basılması ve çıkan olaylarda dört kişinin öldürülmesini "PKK saldırısı" diye göstermişti!
Şanlıurfa toprağına ayağını bastığında ise aynı Erdoğan, "Suruç'taki hadise güvenlik güçlerimiz ve savcılığımızca soruşturuluyor. Her şey ortaya çıkarılacak ve suçlular adalet önünde hesap verecek." dedi.
Doğru olan tutum ikincisidir. Çünkü milletin birliğini temsil makamında olan kişi, hukuk devleti kurallarına göre hareket eder.
***
Türkiye'de rejimin fiilen değişmesi, devleti "parti devleti" haline getirdi. 24 Haziran seçimleri ile birlikte yeni sistem yasal olarak işlemeye başlayacak?
Hangi sistem başlayacak?
Bunu MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan çok net bir şekilde açıkladı, Adan, "15 Temmuz'dan sonra denkleme tabi olan Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye'de demokrasi tarifini değiştirmiştir. Bugün demokrasi, güçlü millet iradesi, güçlü devlete dönüşmüştür." dedi. Aslında MHP yönetimi, 15 Temmuz 2016'dan sonra denkleme dahil olmuş değildir. MHP yönetimi, Bahçeli'nin "3 Kasım 2002" diye erken seçim tarihi verdiği günden beri "telefon talimatları ile denklem kuran irade"nin sözcülüğünü üstlenmiştir. Abdullah Gül'ün, Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilebilmesi bu denklem sayesinde mümkün olmuştur.
***
Yeni sistemin nasıl çalışacağını ise AKP adına Hayati Yazıcı açıkladı ve "Cumhurbaşkanı ile uyumlu çalışacak, zıtlaşmayacak, parazit yapmayacak, mızıkçılığa yol açmayacak bir Meclis çoğunluğuna, AK Parti çoğunluğuna hayati derecede ihtiyaç var" dedi.
Meclis'teki itirazları, "parazit yapmak" olarak gören zihniyet, demokrasiyi rafa kaldıracağını şimdiden ilân ediyor!
AKP'li bakan Ahmet Demircan'a göre "Türkiye o baskı altındaki parlamenter sistem düzeninden demokrasinin bir diğer versiyonu olan başkanlık sistemi, cumhurbaşkanlığı hükümeti modeline geçecek. Artık milletten bağımsız, millete rağmen irade kullanma dönemi bitecek"miş...
Parlamenter sistem demek, milletvekillerinin, seçildikten sonra da seçmen iradesinin baskısını enselerinde hissetmeleridir.
Yeni sistemde ise bütün yetkiler tek bir kişide toplanacağından, millet iradesi değil bir kişinin iradesi geçerli olacaktır. O bir kişinin iradesi, yani kararları yanlış olursa, millet mahvolacaktır! "Ya doğru kararlar verirse" denilebilir. Milletin kaderi ne olursa olsun bir kişinin eline bırakılamaz. Bu kişinin diyelim ki ruh sağlığı bozuldu! Ülkeyi nasıl yönetecek?
Aynı Demircan, Türkiye'nin kendi iradesiyle kaynaklarına hâkim olacağını ve kendi gücü ile iş birliği alanlarını tesis edeceğini de söyledi. AKP döneminde çıkan petrol yasası ile Türkiye'yi sömürge haline getirdiklerini bilmiyor olabilir mi?
Bu yasaya göre; yabancı şirketler çıkardıkları petrolün yüzde kaçını devlete bırakacak hatırlıyor musunuz? Sekizde birini! Ve yasaya göre "Petrol hakkı sahibi, ihraç ettiği petrolden sağladığı dövizi yurt dışında muhafaza edebilir, işletme ruhsatları ise 50 yıllık olarak verilebilir."
Türkiye kendi kaynaklarına böyle mi hâkim olacak? Daha kısa bir zaman önce ormandaki dikili ağaçları satışa çıkaran AKP iktidarı, çiftçinin tarlasında kullandığı sulama suyunu da özelleştiren bir yasa çıkarmadı mı? Yaylaları birleştiren sözde "yeşil yol", yaylaları Arap zenginlerine pazarlamak için yapılmıyor mu?
Yine, Tayyip Erdoğan, "Korkaklar zafer anıtı dikemez. Şimdi diyorum ki 24 Haziran'da bu kardeşinize bu desteği verin, biz destan yazmaya devam edelim." diyor.
Zafer anıtını nereye dikeceğiz? 2004'ten itibaren Yunanistan'a bırakılan Ege'deki Türk adalarına Yunan bayrağı dikildi! Hangi zafer anıtı? Boşaltılmış Kandil'e mi bayrak dikilecek? Fırat'ın doğusundaki PKK devleti ne olacak?
***
Bu arada, bazıları "Erdoğan kaybederse hem Türkiye kaybeder hem de İslam alemi kaybeder." diyor. Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Yemen'de kaybeden İslam alemi değil midir? Özellikle Suriye, Libya ve Yemen'de Müslümanların kaybetmesi kimin sayesinde sağlandı?
Yani ABD adına...
Doğrusunu ise İsrail'in Haaretz gazetesi yazdı. Davide Lerner adlı köşe yazarı, "İsrail için en iyi seçenek Türkiye'de seçimi Erdoğan'ın kazanması olabilir" dedi!
Arslan Bulut / YENİÇAĞ
Şanlıurfa toprağına ayağını bastığında ise aynı Erdoğan, "Suruç'taki hadise güvenlik güçlerimiz ve savcılığımızca soruşturuluyor. Her şey ortaya çıkarılacak ve suçlular adalet önünde hesap verecek." dedi.
Doğru olan tutum ikincisidir. Çünkü milletin birliğini temsil makamında olan kişi, hukuk devleti kurallarına göre hareket eder.
***
Türkiye'de rejimin fiilen değişmesi, devleti "parti devleti" haline getirdi. 24 Haziran seçimleri ile birlikte yeni sistem yasal olarak işlemeye başlayacak?
Hangi sistem başlayacak?
Bunu MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan çok net bir şekilde açıkladı, Adan, "15 Temmuz'dan sonra denkleme tabi olan Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye'de demokrasi tarifini değiştirmiştir. Bugün demokrasi, güçlü millet iradesi, güçlü devlete dönüşmüştür." dedi. Aslında MHP yönetimi, 15 Temmuz 2016'dan sonra denkleme dahil olmuş değildir. MHP yönetimi, Bahçeli'nin "3 Kasım 2002" diye erken seçim tarihi verdiği günden beri "telefon talimatları ile denklem kuran irade"nin sözcülüğünü üstlenmiştir. Abdullah Gül'ün, Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilebilmesi bu denklem sayesinde mümkün olmuştur.
***
Yeni sistemin nasıl çalışacağını ise AKP adına Hayati Yazıcı açıkladı ve "Cumhurbaşkanı ile uyumlu çalışacak, zıtlaşmayacak, parazit yapmayacak, mızıkçılığa yol açmayacak bir Meclis çoğunluğuna, AK Parti çoğunluğuna hayati derecede ihtiyaç var" dedi.
Meclis'teki itirazları, "parazit yapmak" olarak gören zihniyet, demokrasiyi rafa kaldıracağını şimdiden ilân ediyor!
AKP'li bakan Ahmet Demircan'a göre "Türkiye o baskı altındaki parlamenter sistem düzeninden demokrasinin bir diğer versiyonu olan başkanlık sistemi, cumhurbaşkanlığı hükümeti modeline geçecek. Artık milletten bağımsız, millete rağmen irade kullanma dönemi bitecek"miş...
Parlamenter sistem demek, milletvekillerinin, seçildikten sonra da seçmen iradesinin baskısını enselerinde hissetmeleridir.
Yeni sistemde ise bütün yetkiler tek bir kişide toplanacağından, millet iradesi değil bir kişinin iradesi geçerli olacaktır. O bir kişinin iradesi, yani kararları yanlış olursa, millet mahvolacaktır! "Ya doğru kararlar verirse" denilebilir. Milletin kaderi ne olursa olsun bir kişinin eline bırakılamaz. Bu kişinin diyelim ki ruh sağlığı bozuldu! Ülkeyi nasıl yönetecek?
Aynı Demircan, Türkiye'nin kendi iradesiyle kaynaklarına hâkim olacağını ve kendi gücü ile iş birliği alanlarını tesis edeceğini de söyledi. AKP döneminde çıkan petrol yasası ile Türkiye'yi sömürge haline getirdiklerini bilmiyor olabilir mi?
Bu yasaya göre; yabancı şirketler çıkardıkları petrolün yüzde kaçını devlete bırakacak hatırlıyor musunuz? Sekizde birini! Ve yasaya göre "Petrol hakkı sahibi, ihraç ettiği petrolden sağladığı dövizi yurt dışında muhafaza edebilir, işletme ruhsatları ise 50 yıllık olarak verilebilir."
Türkiye kendi kaynaklarına böyle mi hâkim olacak? Daha kısa bir zaman önce ormandaki dikili ağaçları satışa çıkaran AKP iktidarı, çiftçinin tarlasında kullandığı sulama suyunu da özelleştiren bir yasa çıkarmadı mı? Yaylaları birleştiren sözde "yeşil yol", yaylaları Arap zenginlerine pazarlamak için yapılmıyor mu?
Yine, Tayyip Erdoğan, "Korkaklar zafer anıtı dikemez. Şimdi diyorum ki 24 Haziran'da bu kardeşinize bu desteği verin, biz destan yazmaya devam edelim." diyor.
Zafer anıtını nereye dikeceğiz? 2004'ten itibaren Yunanistan'a bırakılan Ege'deki Türk adalarına Yunan bayrağı dikildi! Hangi zafer anıtı? Boşaltılmış Kandil'e mi bayrak dikilecek? Fırat'ın doğusundaki PKK devleti ne olacak?
***
Bu arada, bazıları "Erdoğan kaybederse hem Türkiye kaybeder hem de İslam alemi kaybeder." diyor. Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Yemen'de kaybeden İslam alemi değil midir? Özellikle Suriye, Libya ve Yemen'de Müslümanların kaybetmesi kimin sayesinde sağlandı?
Yani ABD adına...
Doğrusunu ise İsrail'in Haaretz gazetesi yazdı. Davide Lerner adlı köşe yazarı, "İsrail için en iyi seçenek Türkiye'de seçimi Erdoğan'ın kazanması olabilir" dedi!
Arslan Bulut / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder