"Çeşitli kampanyalar sürdürülüyor. Bu kampanyalara kulak asmayın. Onların dolarları varsa bizim de halkımız, hakkımız, Allahımız var. Hiç endişelenmeyin."
Bu nasıl bir ruh hali?..
Cesareti olan uzmanların çıkıp millete anlatmaları gerek ama bana gerçeklerden oldukça kopmuş ve uzaklaşmış bir ruh halinin yansıması gibi geliyor. Cayır cayır yanıyor ekonomi. Hâlâ "iç düşman", "dış düşman" söylemleri... Algı operasyonları ile nereye kadar?.. Düşman kamplar stratejisi ekonomiyi düzeltir mi?
Doları tepetaklak eder mi?..
Yoksa!.. Gerçekten Türkiye'de her şey güllük gülistanlık, ekonomi toz pembe de iç ve dış hainler mi algı operasyonu çekiyor?..
O görkemli, oda sayısının binli rakamlarla ifade edildiği, "itibar" için hiçbir masraftan kaçınılmayan Ankara'daki sarayı bilirsiniz. Çankaya Köşkü'nün yerini alan!.. Projeye göre, sarayda bazı inşaatlar hâlâ devam ediyor. Aslında "ediyordu" demek daha doğru. Çünkü, önceki gün hâlâ devam eden saray içi inşaatlarda çalışan işçilerin yüzde yetmişinin işine son verildi. Nedeni ise ödeneksizlik. Saray inşaatlarını yapan R... İnşaat firması ödenek alamadığı için işçilerine yol verdi. Biraz daha örnekleyelim;
R.... İnşaat sarayın ana kompleksinin hemen birkaç yüz metre ötesindeki Millî Kütüphane inşaatını da yapan firma. İlk başta az bir ödenek almış, sonra para musluğu kesilmiş. Aynı firma, R. Erdoğan için Marmaris Okluk Koyu'nda yaptırılan 300 odalık sarayın inşaatını da yürütüyor. Saray kaynaklarından aldığım bilgiye göre, firma ödeneklerini tahsil edemediği için orası da durma noktasında.
Ne kadar acıdır ki!.. Seçimde önce saray inşaatlarında çalışan işçilerle yapılan toplantılarda, "oyunuzu Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur ittifakına kullanmazsanız kim gelirse gelsin inşaatı durdurur işsiz kalırsınız" deniyordu. Şimdi, kapının önüne konulan o gariban işçiler dertlerini anlatacak yer bulamıyor.
Eğer, R. Erdoğan da ekonomin gerçek durumunu merak ediyorsa çok fazla uzağa gitmesine, ekonomi kurmaylarını toplamasına gerek yok. Saraydaki odasından çıkıp nizamiyeye kadar gelmesi oradaki kayıtlara bakması yeter de artar. "Yok oraya kadar gidemem. Yorulurum" diyorsa, saraydaki taklacılardan 3 gün önce saray inşatlarında kaç işçi çalışıyordu bugün kaç işçi çalışıyorun kayıtlarını istesin ve de sorgulasın...
Sarayda durum böyle... Varın gerisini siz tahmin edin!.. Belki de saray işçileri iç ve dış mihrakların hain oyunları yüzünden işsiz kalmışlardır!..
***
İngilizce bilmeyen heyet!..
Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal başkanlığında ABD'ye giden 9 kişilik "çözüm heyeti"(!) kovulmaktan beter olup yurda döndü. Dışişleri koridorlarından kulağıma gelen fısıltılara göre, Hazine ve Maliye, Adalet ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden oluşan 9 kişilik heyetin müzakereleri yürütecek seviyede İngilizce bilgisi yoktu. Hatta içlerinde yeterli derecede İngilizce bilmeyen isimler vardı. Konuştuğum bir diplomat şunları söyledi;"Türk heyeti ABD'ye müzakere yapacağını, hatta pazarlık yapacağını düşünerek gitti. Bunun için hazırlandılar. Ancak bunu yapamayacaklarını hiç kestiremediler. Öyle gidildi ki, ABD'ye giden heyette doğru dürüst İngilizce bilen adam yoktu. Derdini doğru düzgün anlatamadı heyet. ABD ise açık ve net konuştu. Rahip Brunson ve ABD konsolosluğunda çalışanlar ve ABD vatandaşı olan toplam 15 kişinin serbest bırakılmasını istedi ve başka da bir şey söylemedi. Türk tarafı ise bunların karşılığında hiçbir söyleyemedi, bunun aksine kısa görüşmelerle yetinmek zorunda kaldı. Müzakereye giden heyet doğru düzgün görüşme yapmadan kısa kısa görüşmelerle yetinmek zorunda kaldı ve döndü. Kısa görüşmelerin ardından hiçbir sonuç alamayınca tüm görüşmeler olumsuz geçti."
Dolar dün tarihi rekorlar kırarken ABD'deki görüşmeleri yakından takip eden bir ekonomi bürokratı ile de görüştüm. O da şunları kaydetti;"Şu anda Türkiye'de bir çok firma iflasını vermiş durumda. Türkiye iflasa doğru sürükleniyor. ABD temasları da, başka görüşmeler de sonuç vermeyecekti. Dolayısıyla bu sonucu herkes bekliyordu. Ancak buradaki sorun görüşmelerden sonuç alınamamasından çok Türk ekonomisinin bir kişinin kibri ve egosu nedeniyle bu noktaya gelmesi.
Türkiye'de ne siyasette, ne bürokraside liyakat kaldı. Her şey alt üst oldu. Oysa bu tür zamanlarda Türk ekonomisi ne yapacağını gayet iyi bilir, bu tecrübeleri çok yaşamış bir ekonomidir. Türk ekonomisinin yeterli tecrübesi bulunuyor. Ancak bu derece tek kişiye bağlı kalırsanız hiçbir şey yapamıyorsunuz. ABD'deki görüşmelerden çıkan olumsuz sonuç, firmaların ve bankaların iflas noktasına gelmesinin ardından yeni ekonomi modeli açıklayacaklar. Ancak bu da yetmeyecek.
Bundan sonra banka iflasları da gelecektir. Kamunun durumu da bundan iyi değil. Ancak yine de Türkiye bu süreci atlatır, yeter ki tek kişiye bağlı olmasın kararlar. Tüm bunlar oluyor, sorumsuz bakanlar var Türkiye'de. Atanmış bakanlar var. Peki ne olacak? Kaybedilen noktalar bunlar. Şu anda TL ile ticaret yapılmıyor . Ayakta kalan firmalar dolar ile ticaret yapıyor. Bu bile Türk ekonomisinin geldiği noktayı gösteriyor."
ABD; Türkiye'de tutuklu vatandaşlarının derhal serbest bırakılması dışında başka restler de çekmiş olabilir mi?.. Mesela, "Suriye'yi en kısa sürede terk edin" gibi...
Allah yardımcımız olsun!..
Ahmet Takan / YENİÇAĞ
Bu nasıl bir ruh hali?..
Cesareti olan uzmanların çıkıp millete anlatmaları gerek ama bana gerçeklerden oldukça kopmuş ve uzaklaşmış bir ruh halinin yansıması gibi geliyor. Cayır cayır yanıyor ekonomi. Hâlâ "iç düşman", "dış düşman" söylemleri... Algı operasyonları ile nereye kadar?.. Düşman kamplar stratejisi ekonomiyi düzeltir mi?
Doları tepetaklak eder mi?..
Yoksa!.. Gerçekten Türkiye'de her şey güllük gülistanlık, ekonomi toz pembe de iç ve dış hainler mi algı operasyonu çekiyor?..
O görkemli, oda sayısının binli rakamlarla ifade edildiği, "itibar" için hiçbir masraftan kaçınılmayan Ankara'daki sarayı bilirsiniz. Çankaya Köşkü'nün yerini alan!.. Projeye göre, sarayda bazı inşaatlar hâlâ devam ediyor. Aslında "ediyordu" demek daha doğru. Çünkü, önceki gün hâlâ devam eden saray içi inşaatlarda çalışan işçilerin yüzde yetmişinin işine son verildi. Nedeni ise ödeneksizlik. Saray inşaatlarını yapan R... İnşaat firması ödenek alamadığı için işçilerine yol verdi. Biraz daha örnekleyelim;
R.... İnşaat sarayın ana kompleksinin hemen birkaç yüz metre ötesindeki Millî Kütüphane inşaatını da yapan firma. İlk başta az bir ödenek almış, sonra para musluğu kesilmiş. Aynı firma, R. Erdoğan için Marmaris Okluk Koyu'nda yaptırılan 300 odalık sarayın inşaatını da yürütüyor. Saray kaynaklarından aldığım bilgiye göre, firma ödeneklerini tahsil edemediği için orası da durma noktasında.
Ne kadar acıdır ki!.. Seçimde önce saray inşaatlarında çalışan işçilerle yapılan toplantılarda, "oyunuzu Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur ittifakına kullanmazsanız kim gelirse gelsin inşaatı durdurur işsiz kalırsınız" deniyordu. Şimdi, kapının önüne konulan o gariban işçiler dertlerini anlatacak yer bulamıyor.
Eğer, R. Erdoğan da ekonomin gerçek durumunu merak ediyorsa çok fazla uzağa gitmesine, ekonomi kurmaylarını toplamasına gerek yok. Saraydaki odasından çıkıp nizamiyeye kadar gelmesi oradaki kayıtlara bakması yeter de artar. "Yok oraya kadar gidemem. Yorulurum" diyorsa, saraydaki taklacılardan 3 gün önce saray inşatlarında kaç işçi çalışıyordu bugün kaç işçi çalışıyorun kayıtlarını istesin ve de sorgulasın...
Sarayda durum böyle... Varın gerisini siz tahmin edin!.. Belki de saray işçileri iç ve dış mihrakların hain oyunları yüzünden işsiz kalmışlardır!..
***
İngilizce bilmeyen heyet!..
Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal başkanlığında ABD'ye giden 9 kişilik "çözüm heyeti"(!) kovulmaktan beter olup yurda döndü. Dışişleri koridorlarından kulağıma gelen fısıltılara göre, Hazine ve Maliye, Adalet ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden oluşan 9 kişilik heyetin müzakereleri yürütecek seviyede İngilizce bilgisi yoktu. Hatta içlerinde yeterli derecede İngilizce bilmeyen isimler vardı. Konuştuğum bir diplomat şunları söyledi;"Türk heyeti ABD'ye müzakere yapacağını, hatta pazarlık yapacağını düşünerek gitti. Bunun için hazırlandılar. Ancak bunu yapamayacaklarını hiç kestiremediler. Öyle gidildi ki, ABD'ye giden heyette doğru dürüst İngilizce bilen adam yoktu. Derdini doğru düzgün anlatamadı heyet. ABD ise açık ve net konuştu. Rahip Brunson ve ABD konsolosluğunda çalışanlar ve ABD vatandaşı olan toplam 15 kişinin serbest bırakılmasını istedi ve başka da bir şey söylemedi. Türk tarafı ise bunların karşılığında hiçbir söyleyemedi, bunun aksine kısa görüşmelerle yetinmek zorunda kaldı. Müzakereye giden heyet doğru düzgün görüşme yapmadan kısa kısa görüşmelerle yetinmek zorunda kaldı ve döndü. Kısa görüşmelerin ardından hiçbir sonuç alamayınca tüm görüşmeler olumsuz geçti."
Dolar dün tarihi rekorlar kırarken ABD'deki görüşmeleri yakından takip eden bir ekonomi bürokratı ile de görüştüm. O da şunları kaydetti;"Şu anda Türkiye'de bir çok firma iflasını vermiş durumda. Türkiye iflasa doğru sürükleniyor. ABD temasları da, başka görüşmeler de sonuç vermeyecekti. Dolayısıyla bu sonucu herkes bekliyordu. Ancak buradaki sorun görüşmelerden sonuç alınamamasından çok Türk ekonomisinin bir kişinin kibri ve egosu nedeniyle bu noktaya gelmesi.
Türkiye'de ne siyasette, ne bürokraside liyakat kaldı. Her şey alt üst oldu. Oysa bu tür zamanlarda Türk ekonomisi ne yapacağını gayet iyi bilir, bu tecrübeleri çok yaşamış bir ekonomidir. Türk ekonomisinin yeterli tecrübesi bulunuyor. Ancak bu derece tek kişiye bağlı kalırsanız hiçbir şey yapamıyorsunuz. ABD'deki görüşmelerden çıkan olumsuz sonuç, firmaların ve bankaların iflas noktasına gelmesinin ardından yeni ekonomi modeli açıklayacaklar. Ancak bu da yetmeyecek.
Bundan sonra banka iflasları da gelecektir. Kamunun durumu da bundan iyi değil. Ancak yine de Türkiye bu süreci atlatır, yeter ki tek kişiye bağlı olmasın kararlar. Tüm bunlar oluyor, sorumsuz bakanlar var Türkiye'de. Atanmış bakanlar var. Peki ne olacak? Kaybedilen noktalar bunlar. Şu anda TL ile ticaret yapılmıyor . Ayakta kalan firmalar dolar ile ticaret yapıyor. Bu bile Türk ekonomisinin geldiği noktayı gösteriyor."
ABD; Türkiye'de tutuklu vatandaşlarının derhal serbest bırakılması dışında başka restler de çekmiş olabilir mi?.. Mesela, "Suriye'yi en kısa sürede terk edin" gibi...
Allah yardımcımız olsun!..
Ahmet Takan / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder