24 Ağustos 2018 Cuma

Hacıbektaş ilçesi ve ayrımcılık - II / TURAN ESER

Hacıbektaş ilçesinin sorunları çok yönlüdür.

Birincisi; ilçe kamu bütçesi ve hizmetlerinden eşit yararlanmıyor ve ayrımcılığa maruz kalıyor. Kanalizasyon, su, elektrik ve çevre kirliliği sorunu giderek artmaktadır. Bu durum, dünyanın değişik yerlerinden gelen yüz binlerce insan karşısında, Hacı Bektaşi Veli düşüncesini ve ilçenin tarihsel önemini itibarsızlaştırıyor. Oysa Mevlana’nın Konya’sına kaynak aktaran kamu otoritesi, Hacı Bektaşi Veli’nin Hacıbektaş ilçesine de aynı eşitlik anlayışıyla bakılmalıdır.

İkincisi; Alevi-Bektaşi kimliğinin tarihsel, inançsal, felsefi ve kültürel zenginliğinin kurumsallaştırılarak gelecek kuşaklara aktarımının sağlanması, yerel yönetimin katılımcı, demokratik, sosyal ve dayanışmacı belediyecilik anlayışıyla yönetilmesinin sağlanması gerekiyor. Bu nedenle de mevcut Belediye Başkanı’nın tutumları, uygulamaları ve halkla ilişkileri sorunludur. Bu nedenle Hacıbektaş halkı, Alevi dernekleri ve sivil toplum örgütlerinin işbirliğine dayalı yeni bir ortak adayın belirlenerek, 2019 yerel seçimlerine hazırlık yapılmalıdır. Bu konuda ilçe halkına ve Alevi kurumlarına ortak aday konusunda görev düşmektedir. Çünkü Hacıbektaş ilçesi sadece bir “Belediyecilik” değil, asimilasyona, ayrımcılığa ve kuşatmaya maruz kalmış bir insanlık merkezinin layık olduğu yere getirilmesini sağlamalıdır. Aydınlanmanın beşiği olan Serçeşme’nin ve Alevi-Bektaşi öğretisinin kültürel bir zenginliği ve mirasının gelecek nesillere aktarılması açısından da önemlidir.

Üçüncüsü, Hacı Bektaşi Veli Dergâhı asli sahipleri olan Alevi-Bektaşi toplumuna ve yerel iradeye bırakılmalıdır. Hacıbektaş halkı ve Aleviler Hünkâr Hacı Bektaşi Veli Dergâhı’nı kendi kararlarıyla yeniden amacına uygun hale getirme hakkına sahip olmalıdır. Dolaysıyla devlet ve siyasi iktidar Alevilerin Serçeşmesi bildiği bu dergâh üzerindeki tahakkümüne ve işgaline son vermelidir.

Siyasi istismar için Mevlana’dan, Yunus’tan, Hacı Bektaşi Veli’den ve Pir Sultan Abdal’dan övgü ile bahseden siyasiler ve kamu görevlileri, söz konusu Hacıbektaş ilçesi ya da Pir Sultan Abdal’ın diyarı Banaz köyü olunca, her türlü kamu hizmetleri, alt yapı ve çevre hizmetlerinde ayrımcılık yapar. İnsan, sevgi, barış ve eşitlik üzerine kurulu Hacı Bektaşi Veli düşüncesine, öğretisine ve felsefine sıcak bakmazlar.

Dördüncüsü ise, her yıl düzenlenen Hacı Bektaşi Veli Anma Etkinlikleri, “resmi” ve şova dayalı “protokol” etkinliklerinden çıkarılıp halkı katılımcı hale getirilerek sivilleşmelidir. Başta Hacıbektaş ilçesi olmak üzere, Türkiye ve Avrupa’daki tüm Alevi-Bektaşi kurumları ve yerel yönetimin işbirliği ile 7 günlük “Hacı Bektaşi Veli ve Kadıncık Ana Haftası” ismi altında, 16 Ağustos tarihinde başlamalıdır.

Alevilikteki kadın erkek eşitliğini de kapsaması gereken bu etkinlikler dizisi program için tüm katılımcı kurumlar tarafından seçilecek ya da görev verilecek kişiler tarafından 1 haftalık program en az üç ay önceden kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Hacı Bektaşi Veli’nin insan merkezli düşünce ve felsefesinin ışığını karartmak isteyenlerin amacına ulaşmasını engellemek için bu dört konuda acil adım atılmalıdır.

Alevilik ve Bektaşilik akıl ve insan yoludur
Osmanlı medreselerinin vahiy temelli eğitimlerinin aksine, Hacı Bektaşi Veli’nin akıl ve bilgelik temelli öğretileri, dergâhtaki eğitim ve muhabbetlerle sürdürülmüştür. Medresenin vahiy temelli Sünnilik eğitimini benimsemiş Osmanlı devleti, 1826 yılında bu dergâhı gasp ederek, Nakşibendi şeyhlerine teslim etmiş ve Bektaşi öğretisinin sürdürülmesini yasaklamıştır. Bu da yetmemiş dergâhta cem, muhabbet, semah, eğitimler yasaklanmış, dergâhın içerisine bir de cami yapılmıştır.

1963 yılında tekrar müze statüsü ile açılan Hacı Bektaşi Veli Dergâhı, paralı ziyaret edilen mekân haline getirilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre de Türkiye’de “en çok ziyaret edilen müzedir.” Bakanlığın resmi açıklamasına göre 2017 yılında “en çok ziyaret edilen 4. Müze” olarak tam 523 bin 273 kişi ziyaret etmiş.

Alevilerin ibadet yerlerini ve tarihsel mekânlarını işgal etmek suretiyle, cem ibadetine, muhabbetine ve eğitimine yasaklayıp, müzeye dönüştürmek, Bektaşilik öğretisinin kurumsal devamlılığını bitirmek ve kendisini zamana uygun yeniden üretmesini, inşa etmesini önüne engel koymaktı.

Dergâh Alevilerindir iade edilmelidir
Alevilerin ‘Hak üniversitesi’ sayılan Hacıbektaş Dergah’ı işlevsiz bir müze haline getirildikten sonra, iki asırdır burada artık dört kapı kırk makam eğitimleri, muhabbetleri, erkanları sürdürülmüyor. Felsefi, teolojik, kültürel, tarihi, estetik ve siyaset muhabbetleri yapılmıyor. Aleviliğin ve Bektaşiliğin ana merkezi, Hak mektebi Alevilere iki asırdır kapalı.
100 bin camiyi ve binlerce Sünni dergâhın kurumsal devamlılığını besleyen, kollayan ve destekleyen devlet, Alevilere ait mekânları ya müzeye, ya camiye çeviriyor ya da Karaca Ahmet ve Şahkulu Dergahı’nı sadece dernek/vakıf olarak kullanılmak suretiyle sahiplerine kira karşılığı veriyor.
Devlet, Alevi-Bektaşi kimliğine kendi dinsel şablonlarını dayatmak yerine, Alevi kimliğini tanınması gerekir. Laiklik ve inanç özgürlüğü gereği HBV Dergahı Alevi-Bektaşilerin “Hak mektebi”dir. Alevi toplumuna teslim edilmesi haktır ve zaruridir.

Turan Eser / BİRGÜN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder