24 Ağustos 2018 Cuma

Kur'an kursunda Hristiyanlık propagandası! - Arslan BULUT

AKP adına konuşma yetkisi olanlar, ikide bir aynı nakaratı gündeme getiriyor. Özetle diyorlar ki, "Türkiye kimseden talimat almaz."
Bu söylemi en son AKP Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Elvan tekrarladı ve "Bizim diğer ülkelerden, hele hele 3. dünya ülkelerinden çok önemli bir farkımız var. Kimse Türkiye Cumhuriyeti devletini diğer ülkelerle karıştırmasın. Bu millet, kendi kararını kendi verir. Başkasının talimatıyla asla hareket etmez" dedi.

Durum gerçekten böyleyse, tabii ki takdir etmek gerekir. Fakat dostlar, bana söyler misiniz, Türkiye aleyhine istihbarat faaliyeti yaptığı iddiasıyla yargılanan Rahip Brunson'u serbest bırakmamak, devletin bütün politikalarının aynası mıdır?

                                                                          ***

Türkiye kimseden talimat almıyorsa, Suriye ile ortak bakanlar kurulu toplantısı yapılırken, aniden ne oldu da, bu ülke aleyhine asker toplanmaya başlandı?
Gaipten sesler mi geldi, yoksa ABD mi istedi?
Türkiye El Bab ve Afrin'e, ABD'ye rağmen mi operasyon yaptı? Yoksa Büyük Orta Doğu Projesi'nde bu iki bölge zaten ABD tarafından Suriye'ye bırakıldığı için mi?
Madem Türkiye kimseden talimat almıyor, kendi kararını kendi veriyor; Fırat'ın doğusunda kurulan 75 bin kişilik PKK ordusuna neden müdahale etmiyor?

                                                                          ***

Aslında bugün, sadece eğitim uzmanı Mahiye Morgül'ün Diyanet tarafından yaz Kur'an kursları için dağıtılan "Dinimi Öğreniyorum" adlı kitapla ilgili uyarıları üzerinde duracaktım. Fakat o da aynı konuyla ilgili!
Hepsi bu sütuna sığmaz ama bakınız neler oluyor:

* Kitabın adı, "Dİnİmİ ÖĞREnİyORUm" biçiminde karışık ve kuralsız yazılmıştır. Harflerin her biri farklı karakterde olup bu kaotik durum izah edilebilir değildir. Hiçbir yazım kuralına oturmuyor.

* "Dİnİmİ ÖĞREnİyORUm" şeklindeki bir yazıyı çocuk hiçbir dil kuralına oturtamaz ve zihinsel kaos yaşar. Kapakta bu kitapla çocuk hangi dini öğreniyor o da belirtilmemiştir. Kitapta her dinden bir tutam bizim mekânlarımıza sokulurken kendi dinimizin Kâbe gibi kutsal mekânları inanılmaz derecede kuralsız, kötü, kaotik, perspektifsiz ve değiştirilerek resmedilmiş haldedir. Görsellerdeki bu tutarsızlık ve karmaşıklık ile kitabın adındaki karmaşıklık birbirine denk düşmektedir.

* Kapakta ve iç sayfalarda yer alan ve ilk bakışta cami gibi görünen bir resme daha dikkatle bakınca resimde yer alan pek çok ögenin kiliseye ait olduğu fark ediliyor. Cami-kilise karışımı böyle bir görsel kapak yapıldığına göre ana mesaj burada demektir. "Dinlerarası diyalog" denilen İslam düşmanı bir ideolojinin imajları ile çocuğa verilmek istenen mesajın deşifre edilmesi gerekir; kültürel kaos, inançta kaos, ayağı yere basmayan bir nesil... Bu resim hem kilise, hem camidir, ne camidir ne kilisedir...

* Ezan okunurken camiye ailece giden kadın erkek çoluk çocuk resmedilerek camiye değil kiliseye gidiş imajı veriliyor! Caminin bahçesinde şadırvan olur, resimde şadırvan yok. Caminin avlusu olur, gölgelik revakları olur. Resimde avlu yok. Kasaba kiliselerine böyle yeşillikten girilir.

* Kâbe'yi bir resimde havada bulutlara doğru uçarken, başka bir resimde sayfanın dibinde ve çok kötü bir şekilde resmetmekle ne amaçlamıyor? 

                                                                           ***

Kitaptaki bilinçli çarpıtmalarla ilgili örnekler böyle sayfalarca devam ediyor.
Yaa, işte böyle! AKP iktidarında, Kur'an kurslarında bile zihinsel operasyon yapılıyor ve İslâm dini değil, imajlarla, tasarlanan "birleşik bir din" Türk çocuklarının bilinçaltına yerleştiriliyor!

Bu operasyona da millet mi karar verdi yoksa işin içinde iş mi var?


Arslan Bulut / YENİÇAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder