22 Ağustos 2018 Çarşamba

Türkiye'nin omuzlarındaki boyunduruk! - Arslan BULUT

Son günlerin önemli çıkışını İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani yaptı ve savunma sanayisinde maliyeti düşük ve etki gücü yüksek silahlar üretmek istediklerini belirterek komşu ve dost ülkelerle iş birliği yapabileceklerini söyledi. "İşi paylaşalım" diye konuşan Ruhani, "Türkiye bir kısmını yapar, Pakistan ve biz başka bir tarafını. Yeter ki bir araya gelelim." diye konuştu.

Bu öneri, Türkiye ile ABD ilişkilerinde kriz yaşandığı kabulüyle yapılıyor olsa gerek.
Kriz var veya yok ama ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Rob Manning, "Türkiye ile ilişkilerimizde hiçbir şekilde kesinti yok" dedi. Oysa Türkiye'nin Rusya'dan S-400 savunma sistemi satın almak için anlaşması, hatta füzelerin teslim tarihinin bile açıklanması ABD tarafında çok ciddi bir rahatsızlık yaratıyor. Nitekim ABD, Türkiye'ye F-35 uçaklarının satışını engellemek için bazı kararlar da aldı.

***

Pakistan, 1980'den beri nükleer güce sahiptir. Uzaya kendi uydusunu da gönderdi.
İran da kendi yağıyla kavrulmak durumunda olduğu için savunma sanayisinde önemli adımlar attı. Zaten yıllardır, Tahran'ın köşeye sıkıştırılmasının sebebi, İran'ın nükleer güce sahip olma kapasitesidir. Türkiye, İran ve Batılı güçler arasında arabuluculuk yaptı ve konu bir anlaşmaya bağlandı. Trump bu anlaşmadan çekildiği gibi Batı Avrupa'yı da çekilmeye çağırdı.

Türkiye, mali açıdan özgür ve bağımsız bir ülke değildir. Türkiye'nin döviz ve altın rezervleri, çok uzun süredir İngiliz bankalarında rehindir. AKP iktidarının devamlı yastık altındaki altın ve dövizi sisteme kazandırmak istemesinin sebebi budur. Tayyip Erdoğan da "tulumbada su bitti" demişti!
Altın ve döviz hesaplarıyla, tulumbadan akıtmak için kuyuya su basılmaya çalışılıyordu. Oysa Türkiye, bir bankanın içi boşaltılır gibi soyulmuş durumdadır. 200 milyar Dolar rüşvet parası, Singapur, Malezya ve Katar bankalarındadır. Bırakın yabancı sermayeyi, yerli sermaye de Balkanlara ve Doğu Avrupa'nın AB üyesi ülkelerine kaçmıştır.

Mehmet Şimşek, Maliye Bakanı iken Türkiye'nin 490 ton olan altın rezervinin 450 tonunun, İngiltere Merkez Bankası Bank Of England'da emanette olduğunu açıklamıştı. Merkez Bankası eski başkanlarından Yaman Törüner, 2007 yılı Haziran ayında Milliyet'teki köşesinde "Yabancılar bizden aldıkları 112 milyar doların, 80 milyar dolarını Hazinemize ve borsamıza sıcak para olarak yatırır; bizim paramızla havadan yüzde 22 faiz alırlar. Bu hükümet geldikten beri bu yolla, (2007 yılına kadar) sıcak paraya yaklaşık 90 milyar dolar faiz ödedik. İşte bu faizlerle, yani hiç para koymadan yabancılar bankalarımızı ve diğer önemli kuruluşlarımızı satın aldılar. Almaya da devam edecekler. Bu sebeple, ülkemize rekor derecede yabancı yatırımcı geldi." diye yazmıştı.

Merkez Bankası, 2007'den bugüne kadar, Türkiye'nin ne kadar dövizinin İngiliz bankalarına yatırıldığını, bunun ne kadarının Türkiye'ye yatırıldığını ve Türkiye'nin kendi parasını borç olarak alırken ne kadar faiz ödediğini de açıklamalıdır.

***

İşte bugünkü ekonomik krizin asıl sebepleri bunlardır. Türkiye'nin mal varlığı da Varlık Fonu adı altında toplanmış, yabancı sermaye çekebilmek için kullanılmaktadır.

Bu arada, Türkiye'nin tapusu, halen yurt dışında tutulan ve rüşvetle edinilmiş 200 milyar Dolar'la ele geçirilmektedir. 20'nci yüzyılın başında tasarlanan "İngiltere güdümlü halifelik" bu çark üzerine bina edilmek istenmektedir!

Türkiye, İran ve Pakistan ile ortak savunma sanayisi kurabilmek için önce bu ekonomik boyunduruktan kurtulmalıdır.


Arslan Bulut / YENİÇAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder