Bu ülkede seçmenin yüzde 50’sini iktidar yok sayıyor. Ana muhalefet partisi de delegelerinin yarısını…
Biri yüzde 50 artı 1 ile rejimi değiştiriyor. Diğer yüzde 50’ye suçlu muamelesi yapıyor.
Diğeri getirin yüzde 50 artı 1’i kurultayı toplayalım diyor.
Sonra derin bir matematik işine giriyor, ne yapıp edip ‘imzalar eksik’ sonucuna varıyor. İmzalarını geçerli saydıkları 569 delegenin ne istediğini sorgulama zahmetine bile girmiyor.
Sosyal demokrat bir parti olmakla övünüyor. ‘Diğer partilerde bu tür tartışmalar yaşanmıyor, çünkü parti içi demokrasi yok’ diyor. Haklılar, iç tartışma, iç çekişme, koltuk kapma kavgasında suyunu çıkarırcasına ‘demokratlar’…
Ama oraya kadar.
Devamı yok.
Olsaydı eğer bugün bu tartışmalar yaşanmıyor olurdu.
Rejim değişmiş, ülke bir tek kişinin yönetimine devredilmiş, nerede duracağı belli olmayan bir ekonomik çöküş başlamış ama ana muhalefet partisi koltuk kavgasından kurtulamamış…
Ülkede sanki başka hiçbir şey olmuyormuş gibi yandaş basının manşetlerini süslüyor.
Hiç boşuna kızmasınlar. Bu malzemeyi kendi elleriyle verdiler.
24 Haziran günü terk ettikleri 15 milyon seçmeni geri alma çabası yerine tamamen unutmayı tercih ettiler.
Genel merkezin gerekçesi ‘yerel seçimler’. ‘Bu süreçte partinin zarar göreceği’ gibi sadece kendilerinin inandığı bir argümanla çıkıyorlar halkın karşısına.
Geçen hafta da söylediğim gibi küstürdükleri seçmenden nasıl oy isteyeceklerine dair bir politika geliştirdiklerine ilişkin en küçük bir emare bile yok ortada.
Parti içi muhalefetin büyük tepki gösterdiği isimlerden Bülent Tezcan’ın dün yaptığı açıklamalardan da bir kez daha anlıyoruz ki 24 Haziran’ın değerlendirmesini bile ancak ağustos ayının sonunda yapabilecekler. Bir ay içinde de kamuoyuyla paylaşacaklar.
Partinin yeni yol haritasını çıkarmak için ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından bir çalışma grubu oluşturulacak.
Oysa AKP kapı kapı dolaşıp seçim startını çoktan verdi bile.
CHP’nin ise yerel seçimlere nasıl hazırlanacağı, bir süredir dile getirilen seçimin erkene alınması halinde ne yapacağı, adaylarını nasıl belirleyeceği, olağanüstü kurultay çağrısı yapanların bu sürece nasıl dahil edileceği sorularına yanıtları henüz yok.
Ne diyordu olağanüstü kurultay için önce imza verip sonra imzalarını geri çeken milletvekilleri:
‘Yerel seçim öncesi kurultayın yapılmasının partiyi böleceği endişesini hissettik.’
Oysa parti çoktan bölünmüş durumda.
Bütün bunlara rağmen ne seçimli kurultaya ne de tüzük kurultayına yanaşan CHP’nin önünde şimdi yeni bir sınav var.
Ya yerel seçimleri fırsat bilip bu bölünmüşlüğü ortadan kaldıracak ve yaşattığı büyük hayal kırıklığını tamir etmek için olağanüstü bir güçle çalışmaya başlayacak.
Ya da yerel seçim sonrası artık kaçamayacağı yeni bir olağanüstü kurultay kriziyle karşı karşıya kalacak.
Bu sırada ülke elden gitmiş kimin umurunda…
Baksanıza sayın Tezcan’a göre ‘CHP muhalefet olarak kendisini kanıtlamış bir parti’ymiş!
Ayşe Yıldırım / CUMHURİYET
Biri yüzde 50 artı 1 ile rejimi değiştiriyor. Diğer yüzde 50’ye suçlu muamelesi yapıyor.
Diğeri getirin yüzde 50 artı 1’i kurultayı toplayalım diyor.
Sonra derin bir matematik işine giriyor, ne yapıp edip ‘imzalar eksik’ sonucuna varıyor. İmzalarını geçerli saydıkları 569 delegenin ne istediğini sorgulama zahmetine bile girmiyor.
Sosyal demokrat bir parti olmakla övünüyor. ‘Diğer partilerde bu tür tartışmalar yaşanmıyor, çünkü parti içi demokrasi yok’ diyor. Haklılar, iç tartışma, iç çekişme, koltuk kapma kavgasında suyunu çıkarırcasına ‘demokratlar’…
Ama oraya kadar.
Devamı yok.
Olsaydı eğer bugün bu tartışmalar yaşanmıyor olurdu.
Rejim değişmiş, ülke bir tek kişinin yönetimine devredilmiş, nerede duracağı belli olmayan bir ekonomik çöküş başlamış ama ana muhalefet partisi koltuk kavgasından kurtulamamış…
Ülkede sanki başka hiçbir şey olmuyormuş gibi yandaş basının manşetlerini süslüyor.
Hiç boşuna kızmasınlar. Bu malzemeyi kendi elleriyle verdiler.
24 Haziran günü terk ettikleri 15 milyon seçmeni geri alma çabası yerine tamamen unutmayı tercih ettiler.
Genel merkezin gerekçesi ‘yerel seçimler’. ‘Bu süreçte partinin zarar göreceği’ gibi sadece kendilerinin inandığı bir argümanla çıkıyorlar halkın karşısına.
Geçen hafta da söylediğim gibi küstürdükleri seçmenden nasıl oy isteyeceklerine dair bir politika geliştirdiklerine ilişkin en küçük bir emare bile yok ortada.
Parti içi muhalefetin büyük tepki gösterdiği isimlerden Bülent Tezcan’ın dün yaptığı açıklamalardan da bir kez daha anlıyoruz ki 24 Haziran’ın değerlendirmesini bile ancak ağustos ayının sonunda yapabilecekler. Bir ay içinde de kamuoyuyla paylaşacaklar.
Partinin yeni yol haritasını çıkarmak için ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından bir çalışma grubu oluşturulacak.
Oysa AKP kapı kapı dolaşıp seçim startını çoktan verdi bile.
CHP’nin ise yerel seçimlere nasıl hazırlanacağı, bir süredir dile getirilen seçimin erkene alınması halinde ne yapacağı, adaylarını nasıl belirleyeceği, olağanüstü kurultay çağrısı yapanların bu sürece nasıl dahil edileceği sorularına yanıtları henüz yok.
Ne diyordu olağanüstü kurultay için önce imza verip sonra imzalarını geri çeken milletvekilleri:
‘Yerel seçim öncesi kurultayın yapılmasının partiyi böleceği endişesini hissettik.’
Oysa parti çoktan bölünmüş durumda.
Bütün bunlara rağmen ne seçimli kurultaya ne de tüzük kurultayına yanaşan CHP’nin önünde şimdi yeni bir sınav var.
Ya yerel seçimleri fırsat bilip bu bölünmüşlüğü ortadan kaldıracak ve yaşattığı büyük hayal kırıklığını tamir etmek için olağanüstü bir güçle çalışmaya başlayacak.
Ya da yerel seçim sonrası artık kaçamayacağı yeni bir olağanüstü kurultay kriziyle karşı karşıya kalacak.
Bu sırada ülke elden gitmiş kimin umurunda…
Baksanıza sayın Tezcan’a göre ‘CHP muhalefet olarak kendisini kanıtlamış bir parti’ymiş!
Ayşe Yıldırım / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder