İktidarın, kendisini öldüren bir insanın trajik hikâyesinde aynalanan tehditkâr varlığı başımızın üzerinde yırtıcı bir kuş gibi dolaşan tehlikenin boyutlarının kayda geçmesi açısından büyük önem taşıyor.
Bir babanın trajik ölümünün ekonomik çaresizlikten değil, psikolojik sorunlar yüzünden olduğunu alelacele açıklayacak kadar cahil ve cüretkâr reflekslere çalışan bir zihniyetin hukuku kullanma biçimi çok tehlikeli ve tehditkâr bir terbiye aracı.
1453 rüyalarından 2023 hülyalarına...
Tuhaf darbelerden, tuhaf seçimlere...
Çıkartılan KHK’lerden yazılan yeni anayasalara...
İnşa edilen saraylardan canhıraş değiştirilen adlara...
Atanan damatlardan, atanma bile yapılmadan resmi toplantılarda masalara oturtulan oğullara kadar zıvanadan çıkan...
Ve neticede en kritik mercilere kendi kendisini bile atamaya varan bir noktaya ulaşan iktidar psikolojisinin boyutları üzerinden yapılacak tüm analizler tek bir sonucu veriyor.
Tehlikedeyiz.
Üstelik iktidar karşıtı da olsak, yandaşı da olsak bu ülkede yaşayan hepimiz, artık tehlikenin hedefinde eşitiz.
Kocasını intihara götüren süreci anlatan kadın...
Babasını kaybeden çocuk...
Çocuğun okulundaki yöneticiler...
Anlatılanları haber yapan gazeteci...
O haber yapılırken odada olan diğerleri...
O haberi okuyup soru soran insanlar...
Herkes ama herkes iktidar tarafından anında zan altına alınıyorsa ve yoksulluğa, çaresizliğe dair bir haber gazetecilik ahlakının ve becerisinin ötesinde hukuksal bir açıdan terörist eylem olarak kodlanıp mercek altına yatılıyorsa bunun tek nedeni iktidarın güçlü suçluluk psikolojisidir.
Ölümle mühürlenmiş bir meseleyi mezardan çıkarıp değiştirebilecek gücü olduğuna inanan bu kudretle başa çıkmak da kolay değildir.
Susmanın ve katlanmanın dayatıldığı ve soru sormanın tehlikeli sayıldığı bu siyasi iklimde...
Velev ki haber yanlış yapıldı;
Velev ki gazeteci duyduğunu tam anlamadı;
Velev ki baba işsiz değildi, o pantolon zaten alınmıştı, o çocuk okuldan geri gönderilmemişti, o kadın kocasının ekonomik sorunlar yüzünden değil valiliğin apar topar açıkladığı gibi psikolojik sorunlar yüzünden kendini öldürmüş olduğunu düşünmekteydi...
Yine de bu meselede odaklanılması gereken şey, intihar eden babanın hazin psikolojisinden önce iktidarın tehlikeli psikolojisidir.
Bu psikolojisi neticesinde artık biliyoruz ki;
Çocuğuna okul pantolonu alamadığı için intihar eden babanın haberini yapan gazetecinin gözaltına alınmasıyla ilgili haber yapan gazeteciyle ilgili köşe yazan gazetecinin gözaltına alınmasıyla ilgili eylem yapan göstericilerin gözaltına alınmasını Meclis’te gündeme getiren milletvekilinin gözaltına alınmasını otobüste mevzu yapan vatandaşın gözaltına alınmasını kahvede eleştiren muhtarın gözaltına alınmasını karısına anlatan öğretmenin gözaltına alınmasını kınayan iki öğrencinin gözaltına alınmasını televizyonda yorumlayan spikerin gözaltına alınmasını hukuka aykırı bulan hâkimin gözaltına alınmasını gündeme getiren sendika başkanının gözaltına alınmasını rapor olarak sunan sivil toplum gözlemcisinin gözaltına alınması hakkında konuşan, bunu sorgulayan, bunu yazan, bunu düşünen, buna öfkelenen, buna üzülen, bundan endişe duyan, buna “yeter” diyen herkes hedefte.
Mine Söğüt / CUMHURİYET
Bir babanın trajik ölümünün ekonomik çaresizlikten değil, psikolojik sorunlar yüzünden olduğunu alelacele açıklayacak kadar cahil ve cüretkâr reflekslere çalışan bir zihniyetin hukuku kullanma biçimi çok tehlikeli ve tehditkâr bir terbiye aracı.
1453 rüyalarından 2023 hülyalarına...
Tuhaf darbelerden, tuhaf seçimlere...
Çıkartılan KHK’lerden yazılan yeni anayasalara...
İnşa edilen saraylardan canhıraş değiştirilen adlara...
Atanan damatlardan, atanma bile yapılmadan resmi toplantılarda masalara oturtulan oğullara kadar zıvanadan çıkan...
Ve neticede en kritik mercilere kendi kendisini bile atamaya varan bir noktaya ulaşan iktidar psikolojisinin boyutları üzerinden yapılacak tüm analizler tek bir sonucu veriyor.
Tehlikedeyiz.
Üstelik iktidar karşıtı da olsak, yandaşı da olsak bu ülkede yaşayan hepimiz, artık tehlikenin hedefinde eşitiz.
Kocasını intihara götüren süreci anlatan kadın...
Babasını kaybeden çocuk...
Çocuğun okulundaki yöneticiler...
Anlatılanları haber yapan gazeteci...
O haber yapılırken odada olan diğerleri...
O haberi okuyup soru soran insanlar...
Herkes ama herkes iktidar tarafından anında zan altına alınıyorsa ve yoksulluğa, çaresizliğe dair bir haber gazetecilik ahlakının ve becerisinin ötesinde hukuksal bir açıdan terörist eylem olarak kodlanıp mercek altına yatılıyorsa bunun tek nedeni iktidarın güçlü suçluluk psikolojisidir.
Ölümle mühürlenmiş bir meseleyi mezardan çıkarıp değiştirebilecek gücü olduğuna inanan bu kudretle başa çıkmak da kolay değildir.
Susmanın ve katlanmanın dayatıldığı ve soru sormanın tehlikeli sayıldığı bu siyasi iklimde...
Velev ki haber yanlış yapıldı;
Velev ki gazeteci duyduğunu tam anlamadı;
Velev ki baba işsiz değildi, o pantolon zaten alınmıştı, o çocuk okuldan geri gönderilmemişti, o kadın kocasının ekonomik sorunlar yüzünden değil valiliğin apar topar açıkladığı gibi psikolojik sorunlar yüzünden kendini öldürmüş olduğunu düşünmekteydi...
Yine de bu meselede odaklanılması gereken şey, intihar eden babanın hazin psikolojisinden önce iktidarın tehlikeli psikolojisidir.
Bu psikolojisi neticesinde artık biliyoruz ki;
Çocuğuna okul pantolonu alamadığı için intihar eden babanın haberini yapan gazetecinin gözaltına alınmasıyla ilgili haber yapan gazeteciyle ilgili köşe yazan gazetecinin gözaltına alınmasıyla ilgili eylem yapan göstericilerin gözaltına alınmasını Meclis’te gündeme getiren milletvekilinin gözaltına alınmasını otobüste mevzu yapan vatandaşın gözaltına alınmasını kahvede eleştiren muhtarın gözaltına alınmasını karısına anlatan öğretmenin gözaltına alınmasını kınayan iki öğrencinin gözaltına alınmasını televizyonda yorumlayan spikerin gözaltına alınmasını hukuka aykırı bulan hâkimin gözaltına alınmasını gündeme getiren sendika başkanının gözaltına alınmasını rapor olarak sunan sivil toplum gözlemcisinin gözaltına alınması hakkında konuşan, bunu sorgulayan, bunu yazan, bunu düşünen, buna öfkelenen, buna üzülen, bundan endişe duyan, buna “yeter” diyen herkes hedefte.
Mine Söğüt / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder