24 Ekim 2018 Çarşamba

Bir riyakârlık masalı...- SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU

Uyarmadı demeyin;
Bu yazıda geçen cümleler uzun, karmaşık, labirent kıvamında olabilir. İnsan bir cümleye başladıktan sonra, sonuna gelene kadar içinde kaybolabilir. Sonuna gelmeyi başarabilenler, idrak kanallarında yol açtığım hasardan dolayı kulaklarımı çınlatabilir. Bu zinhar benim kısa, net ve anlamlı cümleler kuramayışımla ilgili değildir; aktardığım, durumun resminden ibarettir!
Yani, başından sonuna "sıkıcı", "boğucu", "yorucu", "anlaşılmaz", "insana saç baş yolduran", "aklımızla alay eder gibi" olan yazı değil bizatihi yazılan durumun kendisidir!

                                                                         ***

- Bir kişinin "şahsi/siyasi bekası"nı kurtarmak üzere "komşuda pişer bize de düşer" mantığıyla girişilen ittifakı, "devletin bekası" maskesiyle yutturmaya çalışıp, ittifakı "devletin bekası" için değil, kırmızı çizgisinin "devletin bekası" değil de "o bir kişiye duyulması gereken saygı" olduğu itiraf/ilan edildi diye bozmak...

-  "Sayın Cumhurbaşkanına gösterilmesi gereken saygı kırmızı çizgimizdir"e cevaben, "Bizim tek kırmızı çizgimiz 'devletin bekası'... Bizim tek kırmızı çizgimiz tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak... Bizim tek kırmızı çizgimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin ali menfaatleri..." demek yerine, "Bizim kırmızı çizgimiz de liderimiz" diyerek, daha önceki gece vefat eden cefakar, vefakar Ali Galip Öğütçü'nün evlatları İrfan ve Orhan gibi binlerce şehidi bulunan, devlet kuran ideolojiye dayanan, bengi -en azından millet var oldukça var olacak olan- bir fikri, bir fikir hareketini, bir "fani"ye indirmek...

- Trajikomik biçimde, zaten karşılıklı olarak iki liderin de "alçak", "şerefsiz", "müfteri", "adi", "Pensilvanya'nın oyuncağı", "iş birlikçi", "ırkçı", "kafatasçı", "bölücü", "hırsız" gibi yığınla hakareti yalayıp yutması, afiyetle hazmetmesiyle kurulan bir ittifakta "nezaketsizliği" hazmedememek...

- "AK Parti'yle ittifak yapacağız", "Aday çıkarmayacağız, AK Parti adayını destekleyeceğiz"le, "İttifak yapmayacağız", "Kendi adaylarımızı çıkaracağız"ı bir an sorgulamadan, bir an tereddüt etmeden, bir an "ne oluyor" demeden, raptiyeye oturtulmuş gibi ayağa fırlayarak, eş coşkuyla alkışlamak, desteklemek...

- "AK Parti'yle ittifak"ı eleştirenleri, hatta AK Parti'yi eleştirenleri "kraldan çok kralcı" bir tutumla "hain", "terör iş birlikçisi", "darbe iş birlikçisi" gibi çok ağır, suç içeren ithamlarla linç ettikten sonra, "ittifak yok" açıklamasıyla eş zamanlı olarak, AK Parti'yi "AK Parti'yle ittifak"ı eleştirenlerden de sert bir dille eleştirmek ve sadece dakikalar sonra da "yerelde ittifak yok, Cumhur İttifakı devam edecek" geri vitesi uyarınca beş dakika önce atılan o atarlı, giderli, efelenmeli tivitleri silmek...

- Andımızı kaldıran iktidara eklemlenebilmek için alınmadık yağdanlık şekli bırakmadıktan sonra, AK Parti sanki Andımız konusundaki tavrını ilk defa ortaya koyuyormuş gibi davranmak...

- Af konusundaki görüş ayrılığının ifade biçiminden alınıp "yerelde ittifak"ı bozduktan sonra, "Andımız"a sahip çıkıyormuş gibi yapıp, Andımız'ın okunmasına zinhar izin vermeyeceğini üzerine basa basa üstelik de Andımız'ın "zihniyeti"ni neredeyse lanetleyerek ilan eden, Reşit Galip'e hakaret ve iftira eden, Türkçülüğü bölücülükle eş değer gördüğünü "bir kere daha" ve haykıra haykıra bildirerek seninle hiçbir görüş birliği bulunmadığını "yine" belgeleyen bir siyasi partiyle hiç gocunmadan "Cumhur İttifakı"nı sürdürebilmek...

- Aylarca muhalefet partilerini "HDP'yle" aynı cephede oldukları iddiasıyla yerden yere vurduktan sonra, ittifak ortağının "HDP'yle aynı dili" kullanmasını "ittifak bozmaya değer" bulmamak...
 Ve hepsinin toplamının bir "kahramanlık destanı" olduğuna inanmak, inandırmaya çalışmak, inanmayanı karalamak...
                                                                        ***

Bu verilerle, "bir riyakârlık masalı"ndan ibaret benim kalemimin bütün yazacağı.

                                                                         ***
SORU-YORUM
1.            Kendisini "Türk Milliyetçilerinin siyasi temsilcisi" olarak tanımlayanlar, 29 Ekim'de, kurucu ideolojisi Türk Milliyetçiliği olan "Cumhuriyet"in bayramını, bozdukları "yerelde ittifak"a göre pozisyon alıp Cumhuriyet'in ilan edildiği, Cumhuriyet Türkiyesi'nin başkenti Ankara'da mı yoksa devam ettirdikleri "Cumhur İttifakı"na göre pozisyon alıp, Cumhuriyet'i doğuran Kurtuluş Savaşı'nda "direniş"in değil "teslimiyet"in simgesi olmuş İstanbul'da "havaalanı açarak" mı kutlayacak?
2.            Daha önce "kazanma ihtimali olmadığı" gerekçesiyle İstanbul'da aday çıkarmayacağını açıklayan MHP, seçime tek başına girme kararından sonra İstanbul'da aday çıkaracak mı? Çıkaracaksa, daha önce "kazanamayacağı" ilan edilen bu aday kime ne anlatacak?


SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU / YENİÇAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder