26 Ekim 2018 Cuma

‘Kürt ama…’ - Mustafa K. Erdemol

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin Yozgat milletvekili Bekir Bozdağ ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasındaki tartışmayı değerlendirirken Bozdağ’a ilişkin sarf ettiği “Kökeni Kürt olabilir, ama bu millete hizmet etmenin şuurunda bu aşkı yaşamış bir arkadaşımızdır” sözleri, ikinci bir “affedersiniz Ermeni” vakıasıdır. 

Muhteremin bu tür konuşmalarına alışık olunduğu için, artık pek tepki gösterilmiyor sanki. Oysa bu sözler Bozdağ’ın mensup olduğu Kürtleri her etnisiteyi kapsadığı iddia edilen “Türk milleti” kavramının dışında gösteren sözler. Kürtler bundan şikâyetçi olmayabilirler kuşkusuz, ama bu ifadenin Genel Başkan’ın “millet” kavramına yüklediği anlama uygun olmadığını belirtmek için bunu vurguluyorum. Yani Erdoğan kendi iddiasını da yalanlayan bir cümle kurmuş bulunuyor. Bozdağ “Kürt olmasına rağmen bu millete hizmet ediyor”; söylediği bu. 

Genel Başkan bilinçaltıyla konuşan biri, bu kesin. Söylemek istemediğimiz ne varsa, kendimizi bastırmak adına hepsini bilinçaltına atarız. Genel Başkan bilinçaltına attığı düşünceleri bastırmayı, saklamayı beceremiyor, orada biriktirdiği her ne varsa işte böyle zaman zaman ortaya döküveriyor. Bilinçaltı aklın dilini konuşmaz, ama bu, bilinçaltıyla konuşanın akılsız olduğu anlamına gelmez elbette, çünkü bilinçaltının kendi aklı, kendi mantığı vardır. Orada sezgi yoluyla olduğu kadar dış etkilerle de depoladığımız olumlu, olumsuz dünya kadar fikir yer alıyor. Bunları bir filtreden, yani bilinçten geçirerek konuşuruz sonuçta. Çünkü bilinçaltımızdaki her düşünceyi ortaya dökersek işimiz var doğrusu. O nedenle “siyaseten doğruluk” (political correctness) diye bir tutum türetilmiştir. Siyaseten doğruluk farklı düşünenleri incitmeme üzerine kurulu bir tutum. Kavramın ilk kez Mao’nun Kırmızı Kitabı’nda kullanıldığı söylenir. Günümüz politikasında farklı düşünce sahiplerine de ulaşmak istendiğinde kullanılan üslup “siyaseten doğru” ilkesine uygun olmak zorundadır. Yani siz tersini düşünseniz bile “Kürtler bu millete hizmet etmiyor” dememek zorundasınız. Genel Başkan, Kürtlerin “bu millete hizmet etmediğini”, Bekir Bozdağ’ın bir istisna olduğunu düşünüyor bilinçaltında. Sarf ettiği cümle yeterince açık. 

Genel Başkan, Kürtlere yönelik düpedüz ayrımcılık içeren ifadesinin bu ülkenin Kürtlerini rahatsız edebileceğini düşünmek zorundaydı. Ama bu tür tutumları yok, malum. Bilinçaltının bir hayli etkisinde olduğunu “Affedersiniz bana Ermeni dediler” ya da Reyhanlı katliamında “53 Sünni vatandaşımız öldü” örneklerinden biliyoruz. 
Genel Başkan, kapalı grup ya da özel sohbet dilini seviyor. Kamuya çıkmadığı sürece bu dilin bir sakıncası yok. Kişi tutarlı olup özelde de genelde de aynı dili konuşmalı kuşkusuz ama kamusal bir iş olan politikaya soyunulduysa “siyaseten doğruluk” ilkesine de uyulmalı. Oysa Genel Başkan’ın, siyasete atıldığından beri “siz”, “biz” sözcüklerinin bolca geçtiği ayrımcı bir üslubu var. 

Batı’da siyahlardan “zenci” (Negro) olarak söz edemezsiniz, etmemelisiniz de. Bu son derece incitici bir sözcüktür. Siyahları sevmeyen, hele aşırı uçta değil de merkezde politika yapan bir politikacı bile “zenci” yerine “siyah” demek zorundadır, siyaseten doğruluk adına. Samimi bulunmasa da, bir sahtelik gibi görülse de, toplumda olumsuz düşüncelerin söylenmemesini gerektiren bir hassaslığın olduğu politikacıya (ya da herhangi bir kamusal figüre) hissettirilmiş demek ki. Politikacının bu hassasiyete dikkat etmek zorunda bırakıldığı düşünülürse “siyaseten doğruluk” gerçekten iyi bir tutum. 
Yani iş, toplumun Genel Başkan’a (ya da herhangi bir politik figüre) bu sözleri sarf ettirmeyecek hassasiyette olmasında.

 Bırakın toplumu, bizzat Bekir Bozdağ, Genel Başkanı kendisini savundu diye gözyaşı dökmüş konuşma sırasında. Öyle yazdı gazeteler. 

Kürt ama millete hizmet ediyor” sözlerini övgü sanıyor adam. Bozdağ bu sözlerden alınmıyorsa kime ne diyeceksiniz?

Mustafa K. Erdemol / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder