Bu toprakların, "hain" olduğu gibi, "ajan", "provokatör", "sızıntı" kontenjanı da çoktur; yani evet, doğru, tam da Atatürk'ün ölüm yıldönümüne denk gelen bir zamanda ortaya çıkıp, hakkında abuk sabuk konuşmanın amacı bu fay hattını daha da derinleştirmek, toplumu bu eksende daha da bileyerek kamplaştırmak ve dahi çatıştırmak da olabilir pekala.
Ama...
Toplumun hiç de azımsanmayacak bölümünün "kumaşı"na bakınca, bu çıkışlar için hiç öyle derin, büyük anlamlar yüklenebilecek, gizli ajandalara lüzum yok bir yandan da;
Sadece süzme ahmaklıktan kaynaklanması mümkün!
***
Şimdi bu arkadaşlar "fıtrat" itibarıyla insan sevmiyor/sevemiyor, insana saygı duymuyor/duyamıyor, "şükran", "minnet", "vefa" gibi duygularla pek teşrikimesaide bulunmuyor daha ziyade "biat" rejiminin kendilerini konumlandırdığı çukurda kula kulluk edip, boğazlarına kadar şirke batıp, "taparak", "tapınarak" debelenmeyi yaşamak sanıyorlar ya...
Ancak "Allah rızası" için yapılması gereken ibadetleri bile "kişiler" için yapıp, kendi ilahlaştırdıkları "fani"ler için "her gün iki rekat şükür namazı" kılıyorlar ya mesela...
"İslami olarak cumhurbaşkanına itaat etmek farzı ayın'dır. Karşı gelmek de harpten kaçmak manasına gelir haramdır" diyorlar ya...
Onu, "halife-i ruyi zemin" yani "bütün yeryüzünün halifesi-hâkimi" ilan ediyorlar ya...
"Ona dokunmayı bile ibadet" sayıyorlar ya...
"Bizim için adeta ikinci peygamber gibidir" diyebilecek kadar sapıtıyorlar ya...
"Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider" diye niteleyip -Allah bilir tabii ama- kendi cehennemlerine odun taşıyorlar ya...
Eşine sapkın ayinlerde rastlayabileceğiniz şekilde bazı kadınlar kendilerini ona sunuyorlar ve bazı adamlar eşlerini onunla paylaşmayı düşünebiliyorlar ya...
Kişi kendinden bilir hesabı;
Bir "fani"yi; "bedeninin bir gün elbet toprak olacağını" bilerek, ülküleri aşkına ve kendi şahsiyetini koruyarak, kendini hiçleştirmeden sevmenin nasıl bir şey olduğuna dair hiçbir fikirleri yok ya...
Bütün bu zavallılıklarının, ezikliklerinin, dönülmez müşrikleşmenin ufkunda gidip gelmelerinin tezahürü olabilir "Atatürk'ün ilahlaştırıldığı zannı"na kapılmaları.
Elbet çıkar putlarının bir kırıcısı.
SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU / YENİÇAĞ
Ama...
Toplumun hiç de azımsanmayacak bölümünün "kumaşı"na bakınca, bu çıkışlar için hiç öyle derin, büyük anlamlar yüklenebilecek, gizli ajandalara lüzum yok bir yandan da;
Sadece süzme ahmaklıktan kaynaklanması mümkün!
***
Şimdi bu arkadaşlar "fıtrat" itibarıyla insan sevmiyor/sevemiyor, insana saygı duymuyor/duyamıyor, "şükran", "minnet", "vefa" gibi duygularla pek teşrikimesaide bulunmuyor daha ziyade "biat" rejiminin kendilerini konumlandırdığı çukurda kula kulluk edip, boğazlarına kadar şirke batıp, "taparak", "tapınarak" debelenmeyi yaşamak sanıyorlar ya...
Ancak "Allah rızası" için yapılması gereken ibadetleri bile "kişiler" için yapıp, kendi ilahlaştırdıkları "fani"ler için "her gün iki rekat şükür namazı" kılıyorlar ya mesela...
"İslami olarak cumhurbaşkanına itaat etmek farzı ayın'dır. Karşı gelmek de harpten kaçmak manasına gelir haramdır" diyorlar ya...
Onu, "halife-i ruyi zemin" yani "bütün yeryüzünün halifesi-hâkimi" ilan ediyorlar ya...
"Ona dokunmayı bile ibadet" sayıyorlar ya...
"Bizim için adeta ikinci peygamber gibidir" diyebilecek kadar sapıtıyorlar ya...
"Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider" diye niteleyip -Allah bilir tabii ama- kendi cehennemlerine odun taşıyorlar ya...
Eşine sapkın ayinlerde rastlayabileceğiniz şekilde bazı kadınlar kendilerini ona sunuyorlar ve bazı adamlar eşlerini onunla paylaşmayı düşünebiliyorlar ya...
Kişi kendinden bilir hesabı;
Bir "fani"yi; "bedeninin bir gün elbet toprak olacağını" bilerek, ülküleri aşkına ve kendi şahsiyetini koruyarak, kendini hiçleştirmeden sevmenin nasıl bir şey olduğuna dair hiçbir fikirleri yok ya...
Bütün bu zavallılıklarının, ezikliklerinin, dönülmez müşrikleşmenin ufkunda gidip gelmelerinin tezahürü olabilir "Atatürk'ün ilahlaştırıldığı zannı"na kapılmaları.
Elbet çıkar putlarının bir kırıcısı.
SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder