Uganda Büyükelçiliği'mizdeki "Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu"nda, "ev sahipleri"nin konuklarını "Helen ve Zeus" kılığında karşılamasının gerekçesi, bu yılın "Troya Yılı" olmasıymış!
Troya, Kaz Dağları eteklerindeki, Türkiye'de yaşayanların daha çok "Truva" olarak bildiği "antik kent"in ismi.
Tamam bu yıl "Troya Yılı"; onu anladık da Helen kim?
"Cumhuriyet"le özdeşleştirilebilecek hangi "tarihi misyon"un simgesi?
Troya'nın "Kara Fatma"sı mı? "Şerife Bacı"sı mı? "Halime Çavuş"u mu? "Nezahat Onbaşı"sı mı? "Nene Hatun"u mu? "Gördesli Makbule"si mi?
Zeus'un, karısı Hera'nın korkusundan kuğu kılığına girerek koynuna sızdığı güzel Leda'dan -Leda da kocasıyla yatıyordu o esnada- olma, çok af edersiniz -"hafif meşrep"- kızı Helen!
"Bihter Ziyagil" gibi düşünün;
Zengin, soylu, güzel, çok güzel, bayağı bayağı güzel, çağındaki "bütün kadınların en güzeli" ve fakat kocası Menelaus'un boynuzlarından göğe merdiven çıkmış olmasının da biricik sebebi!
Siz bunu "aşk" diye kutsayabilirsiniz de tabii ama Hektor'un da, Truva'nın da başını yiyen, Helen'in kocasını aldattığı Paris'in peşine takılıp Truva'ya gelmesi!
Ki velev ki dünyayı değiştiren bir "aşk";
O zaman "14 Şubat"ta ansaydınız be mübarekler!
Sayın Büyükelçi;
Helen olmuş gidiyorsunuz da nereye?
Zeus, Odysseus, Akhilleus filan -demedi demeyin- tekinsiz tipler bunlar!
Yanlış anlamayın, biz size mitoloji heveskârı olmayın, Troya'yı anmayın demiyoruz;
Yine anın!
Ama çok matah bir figürmüş gibi "Helen"in ruhunu resepsiyonun baş konuğu yapacağınıza, Başkomutan Atatürk'ü selamlayın ve konuşmanızın bir yerinde "Hektor'un öcünü aldık" diye haykırın;
Alem, Cumhuriyet'e uzanan yoldaki "Troya etkisi(!)"yle sallansın!
SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU / YENİÇAĞ
Troya, Kaz Dağları eteklerindeki, Türkiye'de yaşayanların daha çok "Truva" olarak bildiği "antik kent"in ismi.
Tamam bu yıl "Troya Yılı"; onu anladık da Helen kim?
"Cumhuriyet"le özdeşleştirilebilecek hangi "tarihi misyon"un simgesi?
Troya'nın "Kara Fatma"sı mı? "Şerife Bacı"sı mı? "Halime Çavuş"u mu? "Nezahat Onbaşı"sı mı? "Nene Hatun"u mu? "Gördesli Makbule"si mi?
Zeus'un, karısı Hera'nın korkusundan kuğu kılığına girerek koynuna sızdığı güzel Leda'dan -Leda da kocasıyla yatıyordu o esnada- olma, çok af edersiniz -"hafif meşrep"- kızı Helen!
"Bihter Ziyagil" gibi düşünün;
Zengin, soylu, güzel, çok güzel, bayağı bayağı güzel, çağındaki "bütün kadınların en güzeli" ve fakat kocası Menelaus'un boynuzlarından göğe merdiven çıkmış olmasının da biricik sebebi!
Siz bunu "aşk" diye kutsayabilirsiniz de tabii ama Hektor'un da, Truva'nın da başını yiyen, Helen'in kocasını aldattığı Paris'in peşine takılıp Truva'ya gelmesi!
Ki velev ki dünyayı değiştiren bir "aşk";
O zaman "14 Şubat"ta ansaydınız be mübarekler!
Sayın Büyükelçi;
Helen olmuş gidiyorsunuz da nereye?
Zeus, Odysseus, Akhilleus filan -demedi demeyin- tekinsiz tipler bunlar!
Yanlış anlamayın, biz size mitoloji heveskârı olmayın, Troya'yı anmayın demiyoruz;
Yine anın!
Ama çok matah bir figürmüş gibi "Helen"in ruhunu resepsiyonun baş konuğu yapacağınıza, Başkomutan Atatürk'ü selamlayın ve konuşmanızın bir yerinde "Hektor'un öcünü aldık" diye haykırın;
Alem, Cumhuriyet'e uzanan yoldaki "Troya etkisi(!)"yle sallansın!
SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder