22 Kasım 2018 Perşembe

Net duruş - Öztin Akgüç

Cumhuriyetin doksan beşinci yıldönümü kutlamaları, 10 Kasım gününde farklı davranışlar, ezanın Türkçe okunması önerisine tepkiler, Diyanet İşleri Başkanı’nın “insancıl” ziyaretine farklı yorumlar, ülkede görüş ayrılığı, davranış biçimi, değer yargıları farklılığını açıkça göstermektedir. Görüş ayrılıkları, davranış farklılıkları son yıllarda kesinleşmiş olmakla beraber, sorunun geçmişi Bağımsızlık Savaşı’nın başlangıcına değin uzanır.
 
Nutuk okunduğunda Ankara Hükümeti’nin esas uğraşısının Batı Cephesi’nden çok, iç isyanlar, ayaklanmalar, ihanetler olduğu görülür. 

Bağımsızlık savaşının daha başlangıcında Sivas’ta Şeyh Recep olayı ile başlayan Bağımsızlık Savaşı’na karşı çıkış, kronolojik sıra ile değil, Bandırma, Gönen, Ecisığırlık (Susurluk), Kirmastı (Mustafa - Kemal Paşa) Karacabey, Biga, İzmit, Düzce, Adapazarı, Hendek, Bolu, Gerede, Beypazarı, Bozkır, Konya, Ilgın, Kadınhan, Beyşehir, Yozgat, Koçhisar, Yenihan, Boğazlayan, Zile, Erbaa, Çorum, Ümraniye, Refahiye, Zara, Hafik, Viranşehir isyanları ile Anadolu’ya yayılmıştır. İç ayaklanmaların, isyanların ardında emperyal güçlerle desteklenen dini söylemler, tahrikler, öğeler vardır.
 
Bağımsızlık Savaşı kazanıldıktan sonra da Cumhuriyete, ulusal laik devlete karşı oluş sürmüş; karşı olanların bir bölümü ürkerek gizlenmeyi, gizli olarak faaliyetlerini sürdürmeyi yeğlerken bir bölümü takıyye yaparak Cumhuriyetçi görünmeyi kişisel çıkarları açısından yararlı bulmuştur. Cumhuriyet karşıtları her fırsatta gerçek kimliklerini, niyetlerini ortaya koyarak din temeline dayalı teokratik devlet, Osmanlı dönemine özlemleri doğrultusunda hareket etmişlerdir.


Cumhuriyet karşıtları, dinciler, 1924 yılında kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı (TCF) fırsat bilerek, TCF arkasında kümelenerek gerçek kimliklerini göstermişlerdir. Din istismarının yoğunlaşması ve Şeyh Sait Ayaklanması üzerine TCF kapatılmıştır. 
Dinciler, Cumhuriyet karşıtları için 1930 yılında, Atatürk’ün önerisiyle Ali Fethi Bey (Okyar) tarafından Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın (SCF) kurulmasıyla fırsat doğmuştur. SCF’ye sızan dinciler, Cumhuriyet, laiklik karşıtı söylemlerini, eylemlerini sürdürmüşler, şiddetin CHP binalarının taşlanmasına kadar ileri götürülmesi üzerine SCF, başkanı Ali Fethi Bey tarafından kurulduğu yıl feshedilmiştir.

Çok partili siyasal yaşama girilmesiyle dincilerin, Cumhuriyet, Atatürk karşıtlarının önü açılmış, siyasal bir parti olarak örgütlenmek yerine Demokrat Parti (DP) şemsiyesi altında faaliyetlerini sürdürmeyi yeğlemişlerdir. DP de, oy desteği aldığı kesime istenen ödünleri vermiş, zaman zaman sözcülüğünü de yapmıştır. DP, Atatürk’e doğrudan dil uzatamadığından, CHP, İsmet Paşa eleştirisi alalamasıyla gerçekte laiklik başta olmak üzere Cumhuriyet ilkelerine karşı tutum almış, Atatürk dönemini karalamıştır. Eleştirilen İsmet Paşa dönemi II. Dünya Savaşı yıllarıyla sınırlıdır. Dünya büyük yıkıma uğrar, elli milyondan fazla insan kaybı olurken Türkiye tek şehit vermeden, kentlerine tek bir bomba dahi düşmeden savaş dışında kalmayı başarmıştı. Savaş yıllarında katlanılan sıkıntılar DP tarafından abartılarak propaganda malzemesi yapılmış, ülkenin savaş dışı kalması dahi “İsmet Paşa erkekliğimizi öldürdü” ifadesiyle eleştiriye uğramıştır.
 
DP sonrası kurulan sağcı partiler Adalet Partisi, ANAP’ın destekçileri arasında, dinciler, Cumhuriyet ve Atatürk karşıtları yer almıştır. 2000’li yılların başlarında ABD’nin desteği ile de dinci akımlar, Cumhuriyet, Atatürk karşıtları, bir sağ partinin şemsiyesi altına girme gereğini duymadan, örgütlenerek iktidara gelmiştir. Emperyal, yayılmacı güçler, emellerini gerçekleştirmek, nüfuz bölgeleri oluşturmak, bağımsızlık tutkusunu, özlemini söndürmek, ulusalcı akımları boğmak, işbirlikçi yönetimler oluşturmak için dini bir araç olarak kullanan sağcı partileri desteklemişlerdir. 

Ülkemizde Cumhuriyet karşıtları, Atatürk düşmanları, teokratik devlet yandaşları, din tacirleri, Osmanlı özlemcileri, emperyal güç kuklaları geçmişte olmuştur, gelecekte de olacaktır. Yadırgamamak gerekir. Bu eğilimlere karşı Cumhuriyetten, laik, sosyal, hukuk devletinden, demokrasiden yana olanların duruşlarını netleştirmeleri gerekir. Ülkede kişisel kaygılarla, oy hesaplarıyla, belli çevrelere şirin gözükme hevesiyle ikircikli davranışlar gözlenmektedir. Verilen ödünler, Cumhuriyet karşıtlarını cesaretlendirmekte emelleri doğrultusunda daha ileri gitmelerine yol açmaktadır. 

İkircikli davranan, kişilikli net duruş sergileyemeyen, hoşgörü, tarafsızlık, empati sloganları altında ödün verenler, Cumhuriyete bağımsızlık mücadelesine zarar vermekte, dolaylı da olsa karşıt akımları desteklemektedirler.

Öztin Akgüç / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder