Geçmişin politik mücadelelerinde olduğu gibi güncel siyasi tahliller acısından bakınca da aynı yere geliniyor. Sol cenahın teorik düzeyi, iktidar tahlilleri, mücadele hedefleri, sınıfsal yaklaşımlarıyla sağın bu alandaki düzeyi kıyaslanamaz bir seviye oluşturuyor.
En başta da “dil sorunu” yer alıyor. Sağın en nitelikli teorisyenleri çok ciddi meselelerde bile savunduğu konunun önemi yanında, oluşturduğu metinler çok hafif kalıyor.
Adı işçiler, köylülerle birlikte anılan, eserlerinde emekçileri konu edinen yazarlar şairler…
Komünistlik ve vatan hainliğiyle suçlanan bu yüzden hapishanelerde ömür tüketen yazarlarımızdan biri de Orhan Kemal’dir. Yazarın küçük oğlu Işık Öğütçü’nün titiz yönetimi altında olan Cihangir’deki Orhan Kemal Müzesi’ne geçenlerde bir sağcı öğretmen geldi. Müzeyi gezdikten sonra ziyaret defterine şu satırları yazdı:
“Türkiye’nin değerli insanı,
Sağcılık adına sizlerle öğrencilik yıllarında tanışamadık. Maalesef öğretmenliğimiz bittikten sonra sizin gibi değerli insanları tanımaya başladım. Bu acı benim için tarif edilemez.
Özellikle Cumhuriyetin kuruluş yıllarında emeği geçen komünistlikle vatan hainliğiyle suçlanan çok değerli şair ve yazarların eserlerinin okunuyor olması ne güzel… Ne büyük emekler geride bırakılmış.
Bu ülkeye emeği geçen siz değerli insanlara Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum. Mekânınız cennet olsun.
Adı-soyadı
İmzası”
Sayfanın altında adı soyadı ve imzası yer alan emekli öğretmenin samimiyetinden kuşku duymak insafsızlık olur. Artı o hayat defterini kapatmaya hazırlanıyor. Bir nevi sessizce günah çıkartıyor. Ama ülkenin sağcıları emekli sağcı öğretmenin bütün hayatını zehirleyen yoldan yürümeye devam ediyorlar.
Sağcılık işte böyle zihinsel tahribatlara sebep oluyor.
NAZIM ALPMAN / BİRGÜN
(*) “Mücadeleciler” İletişim Yayınları 2018
En başta da “dil sorunu” yer alıyor. Sağın en nitelikli teorisyenleri çok ciddi meselelerde bile savunduğu konunun önemi yanında, oluşturduğu metinler çok hafif kalıyor.
Siyasi belgeler oluşturmak yerine ırksal bakış açılarıyla ağır hakaretler, küfürler, aşılamalar öne çıkartılıyor. Siyasi sağ içinde özel bir yere sahip “Mücadele Birliği”nin(*) 1960 ile 1980 yılları arasındaki yazılı bütün metinlerini inceleyen akademisyen Dr. Ekin Kadir Selçuk’un doktora tezinde çok sayıda böylesi örnek yer alıyor.
Siyasi tahlil yapmak yerine hakaret etmek tercih ediliyor. Mesela 1970’lerde Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) dünyada itibarı çok yüksek bir direniş simgesi halindeyken, Müslümanlık vurgusu en üst seviyede olan Mücadele Birliği yayın organlarında, FKÖ lideri Yaser Arafat için “Yahudi” ve “Komünist” deniliyor. FKÖ’nün de İsrail tarafından desteklenen bir “Yahudi komplosu” olduğu yazılabiliyordu.
Türk sağına göre, solcular her zaman dış güçler tarafından desteklenen vatan hainleridir. Solun yazarları, şairleri, edebiyatçıları da öyledir. Ülkenin dört bir yanı düşmanlarla çevrilidir. Yetmiyormuş gibi bir de iç düşmanlar bulunmaktadır.
Kimdir bunlar?
Siyasi tahlil yapmak yerine hakaret etmek tercih ediliyor. Mesela 1970’lerde Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) dünyada itibarı çok yüksek bir direniş simgesi halindeyken, Müslümanlık vurgusu en üst seviyede olan Mücadele Birliği yayın organlarında, FKÖ lideri Yaser Arafat için “Yahudi” ve “Komünist” deniliyor. FKÖ’nün de İsrail tarafından desteklenen bir “Yahudi komplosu” olduğu yazılabiliyordu.
Türk sağına göre, solcular her zaman dış güçler tarafından desteklenen vatan hainleridir. Solun yazarları, şairleri, edebiyatçıları da öyledir. Ülkenin dört bir yanı düşmanlarla çevrilidir. Yetmiyormuş gibi bir de iç düşmanlar bulunmaktadır.
Kimdir bunlar?
Adı işçiler, köylülerle birlikte anılan, eserlerinde emekçileri konu edinen yazarlar şairler…
Komünistlik ve vatan hainliğiyle suçlanan bu yüzden hapishanelerde ömür tüketen yazarlarımızdan biri de Orhan Kemal’dir. Yazarın küçük oğlu Işık Öğütçü’nün titiz yönetimi altında olan Cihangir’deki Orhan Kemal Müzesi’ne geçenlerde bir sağcı öğretmen geldi. Müzeyi gezdikten sonra ziyaret defterine şu satırları yazdı:
“Türkiye’nin değerli insanı,
Sağcılık adına sizlerle öğrencilik yıllarında tanışamadık. Maalesef öğretmenliğimiz bittikten sonra sizin gibi değerli insanları tanımaya başladım. Bu acı benim için tarif edilemez.
Özellikle Cumhuriyetin kuruluş yıllarında emeği geçen komünistlikle vatan hainliğiyle suçlanan çok değerli şair ve yazarların eserlerinin okunuyor olması ne güzel… Ne büyük emekler geride bırakılmış.
Bu ülkeye emeği geçen siz değerli insanlara Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum. Mekânınız cennet olsun.
Adı-soyadı
İmzası”
Sayfanın altında adı soyadı ve imzası yer alan emekli öğretmenin samimiyetinden kuşku duymak insafsızlık olur. Artı o hayat defterini kapatmaya hazırlanıyor. Bir nevi sessizce günah çıkartıyor. Ama ülkenin sağcıları emekli sağcı öğretmenin bütün hayatını zehirleyen yoldan yürümeye devam ediyorlar.
Sağcılık işte böyle zihinsel tahribatlara sebep oluyor.
NAZIM ALPMAN / BİRGÜN
(*) “Mücadeleciler” İletişim Yayınları 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder