13 Kasım 2018 Salı

Türkçe ezan ve CHP -ALİ SİRMEN

CHP Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz’ın, Genel Başkanı hakkındaki sözleri ne kadar akıl alır değilse, bu gelişmeler zincirini başlatan olay da o kadar şaşırtıcıdır. 

Gerçekten CHP’nin iktidarda olduğu 30 Ocak 1932 tarihinden başlayarak, DP’nin iktidara geldiği 1950’ye kadar, ülkemizde Türkçe ezan uygulaması yapıldığı düşünülürse, aradan geçen bunca zamandan sonra partinin bir milletvekilinin, kişiliği, geçmişi ne olursa olsun, salt Türkçe ezanı savunduğu için ihraç talebiyle disipline sevk edilmesini anlamak güçtür. 

14 Mayıs 1950 seçimleriyle iktidara gelen DP’nin seçimden henüz bir ay sonra ilk iş olarak, Türkçe ezan uygulamasına son vermesinin öyküsünü Altan Öymen enine boyuna anlattı. 

Ben burada yalnızca o zaman CHP’nin bu olay karşısında kararsız davranıp karşı çıkmadığını ve bunun ilginç görüntülere sahne olduğunu belirtmekle yetineceğim. 
Türkçe ezan olayını anadilde ibadet konusu çerçevesi içinde ele almak gerekir.
Cumhuriyet döneminin en fazla tartışılan konularından biri de Batı’da yüzyıllar önce çözüme bağlanmış olan, kutsal kitabın anadillere çevrilmesi ve anadilde ibadet sorunu olmuştur.
***
Gerçi Kuran’ın Türkçeye çevrilmesi konusu Tanzimat’tan zonra Osmanlı’da da gündeme geldi fakat kutsal kitabın anadile çevrilmesi ve anadilde ibadet konularının tartışılması bu konuda Atatürk’ün önderlik ettiği girişimler üzerine Cumhuriyet döneminde yoğunlaştı. 
Şimdi dilerseniz kısaca, bu konuda bütün okurlarıma salık vereceğim, CengizÖzakıncı’nın “Dünden bugüne Türklerde Dil ve Din” adlı kitaba kısaca bir göz atalım: 
Bakınız,1990 Türkiyesi’nde günlük satışı en yüksek olan dinsel renkli bir gazetede Müslüman Türklere neler öğütleniyor: 
‘Anlamadan Kur’an okunmaz’ diyerek herkesin Kuran’ı anlamasını tavsiye etmek büyük bir sapıklıktır... 
Kuran’ı Kerim’in manası tercümesinden anlaşılmaz. 
Hangi tercüme olursa olsun hiçbir tercümeden din öğrenilmez... 
Kuran’ı Kerim’i tercüme etmek imkânsızdır... 
Mushafı (Kuran’ı) hiç okumayıp, sırf hayır ve bereket için evinde saklamak caiz ve sevaptır...” (Cengiz Özakıncı, Dün’den Bugüne Türklerde Dil ve Din; Otopsi Yayınevi 5. baskı, sayfa 234). 

Uzun uzun ayrıntılı tartışmaya girecek değilim. 
Kuran’da bu kitabın anlaşılması için Arapça indirildiğinin söylenmesine karşın, İslamın anadilinden okunarak, anlaşılmasını caiz görmeyen, onun yerine anlaşılmadan okunmasını tavsiye eden bu görüşler üzerinde daha fazla durmanın anlamı yok. 
Yalnızca, kutsal kitabın tercümesine ve anadilde ibadete karşı çıkanların dini tefsirini tekellerinde tutabilecekleri biçimde, anlaşılmaz kılmakta çıkar umanlar olduklarını söylemekle yetinelim ve olayı gerçek boyutlarıyla görelim.

***

İbadete çağrı olan ezanın Türkçe okunması uygulaması da ne yazık ki, bu çerçeve içinde yer alınmış ve DP’nin bu uygulamaya son verilmesi girişimi karşısında, 1950 seçimlerinin şokunu henüz üzerinden atamamış olan CHP, içine düştüğü kafa karışıklığı yüzünden, o zaman, tepkisiz kalmıştı.

2018 kasım ayı itibarıyla, Öztürk Yılmaz’ı, kişiliğinden bağımsız olarak, salt Türkçe ezanı savunan söylemiyle “toplumun vicdanını yaraladığı” gerekçesiyle disipline sevk eden CHP’de aradan geçen 68 yıla karşın hâlâ aynı kafa karışıklığının sürmekte olduğu görülüyor. 

İnisiyatifi gericilere kaptırmış görünen CHP’nin irtica karşısında sinmiş olan bu tutumunu değiştirememesi, kafasını bir berraklığa kavuşturamaması halinde, işi bir gün Türkçe ezan uygulamasını başlatmış olan Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasını reddetmeye kadar vardırması da mümkün olabilir diye korkmamak elde değil. 

Sağın diliyle sol politika bu kadar oluyor işte!..

Ali Sirmen / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder