16 Ocak 2019 Çarşamba

Sabahattin Ali için telif ödemelisiniz! - ENVER AYSEVER

Yayın dünyasının içinde bulunduğu büyük açmaz günden güne derinleşiyor. Kâğıt sorunu, tümden maliyetlerin artması, doğrudan okuru etkiliyor. Üretim azalacak, eskisi kadar seçenek sunulamayacak okura. Nitelikli yapıtların yerini, hızla popüler, sığ, sıradan kâğıt tomarları alacak. (Kitap demeye dilim varmıyor.) 

RTE sızlanıyor “Kültür dünyasında dilediğimiz yerde değiliz” diye. Hiçbir zaman da olamayacak siyasal İslamcılar. Belki piyasaya egemen olacaklar, ancak insanlık tarihinde sözlerinin değeri olmayacak. Bu da onların makûs talihi işte! Her yolu deniyor sandıktan çıkıyorsun, gelgelelim sadece kendini kandırarak hükümranlığa devam ediyorsun. Bugünün hakikati büyük cehaletin egemenliğidir, er ya da geç çöker. 


Telif hukuku gereği eserler yetmiş yıl korunuyor, sonra serbest kalıyor. Doğrusu insanlığa katkı yapan eserlerin kapitalist koşullarda alınır satılır olmasından hoşnut değilim. Ancak henüz sosyalist düzeni kuramadık, Elsa Triolet’nin “Sosyalist olmayan  bir düzende sosyalist gibi davranmak ahmaklıktır” tümcesi aynen geçerliliğini koruyor. 



Bundan bir süre önce Stefan Zweig patlaması oldu yayın dünyasında. İrili ufaklı tüm yayınevleri Zweig basmaya başladı. Yetmiş yıl doldu ve saldırı başladı! Kimi yeniden çevirtti eserleri, kimiyse işi iyice utanmazlığa vurup çeviri hırsızlığına girişti. Pazarda satılan kitaplarda inanılmaz fiyat farkları doğdu. İşini iyi yapanlarla korsanlık edenler arasındaki ayrımı bilemeyen okur için tuzaklarla dolu süreç yaşanmaya devam ediyor. Başka türlü söylersek, belki de Zweig okuduğunu sanan birçok kimse, bütünlüksüz, niteliksiz ve yazarla ilgisi olmayan metinlerle boğuşuyor. 


Şimdi bu talihsiz durum Sabahattin Ali için geçerli. Yetmiş yıl bitti ve teliften düştü eserler, fuarlarda şöyle dolaşın, her yayıncı kendi meşrebine uygun kapaklarla basmış büyük yazarın yapıtlarını. 
Faili meçhuller tarihinin ilk kurbanı olan büyük Sabahattin Ali, devrimci yazar, piyasanın eline düşmüş durumda. “Filiz hiç üzülmesin” diye yazdığı kızı Filiz Ali hayatta ve muhtemelen bu tabloyu acıyla izliyor. Madem her birimiz Sabahattin Ali’ye saygılıyız, 
o halde hatırasına neden sahip çıkmıyoruz? 
Bu vahşi saldırı utandırıcı değil mi? 
Yaşamı boyunca türlü bedeller ödemiş Sabahattin Ali’ye hiç mi borcumuz yok? 
Ali’nin kitapları yıllarca yok sayıldı, kavgasından vazgeçmedi mahpus yattı, iş verilmedi kamyonculuk bile yaptı Sabahattin Ali! Sonunda, gizini koruyan biçimde öldürüldü. Hunharca vahşice! 

Yayıncılar bu utançtan kurtulmalıdır. Filiz Ali’nin hakkını hukuku öne sürerek gasp etmemelidirler. Hukuk her zaman doğruyu, haklıyı belgelemez. Dünyada halen miras denen bir saçmalık varsa, iki yüz sene önce dedeleri tarafından alınan yalıda oturarak keyif çatan birileri süre doldu diye nasıl orayı boşaltmıyorsa, kitaplar için de böyle bir tutum takınılamaz. 

Devlet eliyle zengin olan onca aile var, hangisinin torunu malını kamuya veriyor? Haksız elde edilen kazanç kuşaktan kuşağa devam ediyor. Açık yanlıştır bu. Soyluluk iddiası kadar adaletsiz, saçmadır. İş fikir ürününe gelince, gerekçesi tartışmalı bir anlaşmanın arkasına saklanıp birileri zengin oluyor. Sabahattin Ali üstünden kâr elde ediliyor. Hani Ali’nin eserlerini beş liradan satsalar maliyetine, diyeceğim yok. Ortada bir rezalet var. Ne yapmalı? 
Buradan tüm yayıncılara sesleniyorum “Sabahattin Ali Kültür Sanat Vakfı” adı altında edebiyat ve müziği öncelemesi muhtemel bir yapı kurulmalı. Bunun için Filiz Ali’den destek alınmalı, tartışmaya açık olmayan isimlerle yönetim oluşmalı ve burası yaşatılmalı. Her yayıncı bastığı kitap adedinin fiyat üzerinden yüzde on beşini düzenli ödemeli. Hatta bana kalırsa kâr payı alınmamalı, maliyet dışında tüm gelir bırakılmalı vakfa. 
Hani AKP’ye karşı örgütlü mücadele edilmiyor diye şikâyet ediyoruz ya her yerde, buyurun hodri meydan işte! Örgütlenelim Sabahattin Ali için! 
Yaptığım çağrıya olumlu yanıt veren yayıncıları buradan açıklayacağım. Önerimi Filiz Ali’ye de ulaştıracağım. Bu vakıf bağış da alacaktır mutlaka. Belki buradan yeni yazarlar, müzisyenler yetişir, biz de RTE’ye kültür yaşamına dair özgün ve iyi bir örnek veririz.

Enver Aysever / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder