Bir ülkenin havayolu sadece bir hava taşıma kurumu değildir. Bir ülkenin havayolu, o ülkenin yurtdışındaki ve dünyadaki temsilciliği gibidir. Lufthansa Almanya’yı, British Airways Britanya’yı, Air France Fransa’yı dünyada temsil eden kurumlardır.
Türk Hava Yolları da dünyada Türkiye’yi temsil eder. Ancak ne yazık ki, Türkiye’deki birçok kurum gibi, THY de Türkiye’yi temsil edeceği yerde, iktidarda olan AKP hükümetini ve AKP’nin hayranlık duyduğu Arap kültürünü temsil eder hale geldi.
Örneğin, THY’nin bir uçağına bindiğinizde, Türkiye’nin en çok satan gazetelerinden birisi olan Sözcü gazetesini ve Türkiye’nin en köklü gazetesi olan Cumhuriyet gazetesini bulamazsınız. Çünkü bu gazeteler THY’de yasaklıdır ve ambargoludur! Çünkü iktidara göre THY, devletin ve milletin kurumu değil, AKP’lilerin kurumudur. Fetihçi ve talancı bir zihniyetle bu kurum da diğer kurumlar gibi işgal edilmiştir!
Dünyanın hangi demokratik ülkesine ait bir havayolunda, iktidara muhalefet eden bir gazete yasaklı ve ambargoludur?! Küçük bir ayrıntı gibi görünen bu olgu aslında, büyük bir sorunun küçük bir yasımasından başka bir şey değildir. Faşist ve despotik ruhlu bir yönetim, kendisine muhalif olan, kendisini eleştiren, kendisi gibi düşünmeyen bir gazeteyi yasaklar! Kendisine yöneltilen eleştirilerden korkan ve onları baskı altında tutan bir yönetim, ancak faşizmin geçerli olduğu bir ülkede var olabilir. Bugün uçakta gazete yasaklayan bir zihniyet, yarın gazete büfelerinde de gazete yasaklar!
Küçük gibi görünen ama büyük bir sorunun yansıması olan bir başka ayrıntıya değinecek olursak, THY’nin 444 ile başlayan müşteri hizmetleri hattı arandığında, arayanların karşısına uzun bir süredir, Türkçe ve İngilizce anonstan sonra Arapça anons çıkmaktadır!
Arapçaya yapılan pozitif ayrımcılık ve torpil hangi gerekçeyle uygulanmaktadır? Türkiye’nin resmi dili Türkçedir. İngilizce de artık küresel ortak iletişim dili olmuştur. İngilizce olmadan dünyada iş yapmak olanağı kalmamıştır. Pekiyi Arapça hangi gerekçeyle THY’nin içine sızmıştır? İngilizce dışında yaygın olan başka dünya dilleri de kullanılacaksa, Arapça ile birlikte Fransızca, Almanca, İspanyolca, Çince, Rusça gibi diller neden kullanılmamaktadır? Bu Arap hayranlığı ve Arap taklitçiliği nereden kaynaklanmaktadır?
Pekiyi, THY uçaklarının Türkiye’de indikleri havalimanlarındaki manzara nedir? Atatürk Havalimanı’nın devre dışı bırakılması süreci başlamıştır, havalimanlarında Türkçe ve İngilizce ile birlikte Arapça tabelalar asılmıştır, yer hizmetlerinde başörtülü görevlilerin, pasaport kontrolünde başörtülü polislerin sayısı artırılmıştır. Bu sistematik bir çalışmadır ve iddia edildiği gibi başörtülü vatandaşların devlet kurumlarında çalışma hakkıyla ilgili bir konu değildir. Siyasetin, devlette kadrolaşmanın ve eğitimin dinselleşmesine paralel olarak, hem yurtiçine hem de yurtdışına verilmek istenen mesaj şudur: Türkiye Cumhuriyeti bir İslam devletidir.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 1876 Osmanlı anayasasından kalan ve devletin dininin İslam olduğunu ifade eden maddeyi 1928 yılında anayasadan çıkartmıştır. Çünkü laiklik ilkesinin geçerli olduğu bir ülkede devletin dini olmaz, vatandaşın, kendi özgür iradesine göre dini olur veya dini olmaz.
İslam dinini başörtüsüne, oruca, namaza, içki içmemeye, domuz eti yememeye indirgeyerek kendi dinini bile anlamayan bir kafa yapısı, anayasayı da anlamamaktadır! Türkiye, 21. yüzyılda ortaçağı yaşayan Arabistan coğrafyasının uydusu olmak yolunda uçuşa geçmiştir! Ama havada seyir halinde olan bu uçağın yakıtı da tükenmek üzeredir.
Bu durumda sadece iki seçenek vardır: Ya acil iniş yapmak ya da yere çakılmak!
Örsan K. Öymen / CUMHURİYET
Türk Hava Yolları da dünyada Türkiye’yi temsil eder. Ancak ne yazık ki, Türkiye’deki birçok kurum gibi, THY de Türkiye’yi temsil edeceği yerde, iktidarda olan AKP hükümetini ve AKP’nin hayranlık duyduğu Arap kültürünü temsil eder hale geldi.
Örneğin, THY’nin bir uçağına bindiğinizde, Türkiye’nin en çok satan gazetelerinden birisi olan Sözcü gazetesini ve Türkiye’nin en köklü gazetesi olan Cumhuriyet gazetesini bulamazsınız. Çünkü bu gazeteler THY’de yasaklıdır ve ambargoludur! Çünkü iktidara göre THY, devletin ve milletin kurumu değil, AKP’lilerin kurumudur. Fetihçi ve talancı bir zihniyetle bu kurum da diğer kurumlar gibi işgal edilmiştir!
Dünyanın hangi demokratik ülkesine ait bir havayolunda, iktidara muhalefet eden bir gazete yasaklı ve ambargoludur?! Küçük bir ayrıntı gibi görünen bu olgu aslında, büyük bir sorunun küçük bir yasımasından başka bir şey değildir. Faşist ve despotik ruhlu bir yönetim, kendisine muhalif olan, kendisini eleştiren, kendisi gibi düşünmeyen bir gazeteyi yasaklar! Kendisine yöneltilen eleştirilerden korkan ve onları baskı altında tutan bir yönetim, ancak faşizmin geçerli olduğu bir ülkede var olabilir. Bugün uçakta gazete yasaklayan bir zihniyet, yarın gazete büfelerinde de gazete yasaklar!
Küçük gibi görünen ama büyük bir sorunun yansıması olan bir başka ayrıntıya değinecek olursak, THY’nin 444 ile başlayan müşteri hizmetleri hattı arandığında, arayanların karşısına uzun bir süredir, Türkçe ve İngilizce anonstan sonra Arapça anons çıkmaktadır!
Arapçaya yapılan pozitif ayrımcılık ve torpil hangi gerekçeyle uygulanmaktadır? Türkiye’nin resmi dili Türkçedir. İngilizce de artık küresel ortak iletişim dili olmuştur. İngilizce olmadan dünyada iş yapmak olanağı kalmamıştır. Pekiyi Arapça hangi gerekçeyle THY’nin içine sızmıştır? İngilizce dışında yaygın olan başka dünya dilleri de kullanılacaksa, Arapça ile birlikte Fransızca, Almanca, İspanyolca, Çince, Rusça gibi diller neden kullanılmamaktadır? Bu Arap hayranlığı ve Arap taklitçiliği nereden kaynaklanmaktadır?
Pekiyi, THY uçaklarının Türkiye’de indikleri havalimanlarındaki manzara nedir? Atatürk Havalimanı’nın devre dışı bırakılması süreci başlamıştır, havalimanlarında Türkçe ve İngilizce ile birlikte Arapça tabelalar asılmıştır, yer hizmetlerinde başörtülü görevlilerin, pasaport kontrolünde başörtülü polislerin sayısı artırılmıştır. Bu sistematik bir çalışmadır ve iddia edildiği gibi başörtülü vatandaşların devlet kurumlarında çalışma hakkıyla ilgili bir konu değildir. Siyasetin, devlette kadrolaşmanın ve eğitimin dinselleşmesine paralel olarak, hem yurtiçine hem de yurtdışına verilmek istenen mesaj şudur: Türkiye Cumhuriyeti bir İslam devletidir.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 1876 Osmanlı anayasasından kalan ve devletin dininin İslam olduğunu ifade eden maddeyi 1928 yılında anayasadan çıkartmıştır. Çünkü laiklik ilkesinin geçerli olduğu bir ülkede devletin dini olmaz, vatandaşın, kendi özgür iradesine göre dini olur veya dini olmaz.
İslam dinini başörtüsüne, oruca, namaza, içki içmemeye, domuz eti yememeye indirgeyerek kendi dinini bile anlamayan bir kafa yapısı, anayasayı da anlamamaktadır! Türkiye, 21. yüzyılda ortaçağı yaşayan Arabistan coğrafyasının uydusu olmak yolunda uçuşa geçmiştir! Ama havada seyir halinde olan bu uçağın yakıtı da tükenmek üzeredir.
Bu durumda sadece iki seçenek vardır: Ya acil iniş yapmak ya da yere çakılmak!
Örsan K. Öymen / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder