1 Ocak 2019 Salı

Yeni sistemin tanımı ve sahte muhalefet! - Arslan BULUT

Türkiye'nin nasıl bir sisteme sürüklendiğini, çok değerli Anayasa profesörleri anlatmaya çalıştı ama kimse anlamak istemedi. Sistemin tanımını, son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaptı.

Soylu, Tunceli'de AKP il binasında şu "tarihî" açıklamayı yaptı:
"Bu yeni sistemde Türkiye artık eskisi gibi hükümetlerin yıkılıp bozulacağı, birtakım operasyonlarla alt üst edilebileceği bir anlayış yoktur.
Bu sistemde Cumhurbaşkanı seçildi mi 5 yıl görevde. Artık koalisyonlar, Meclis'teki sayılar bir önem taşımamaktadır.
Bu yeni sistem, bir istiklal sistemidir. Hesabını, kitabını, planını yaptın mı, bu planını 5 yıl boyunca yürütebileceğin bir sistemdir.
Türkiye son 4 yılda 6 seçim geçirdi. Şimdi 7'ncisine gidiyoruz. Ama bir daha 4,5 yıl seçim olmayacak.
Tayyip Erdoğan'ın ayağına topu vereceksiniz, tam 4,5 yıl boyunca sahada bir CHP'ye gol atacak bir PKK'ya gol atacak, bir Türkiye'yi geri bırakmaya çalışan o dışarıdaki zihniyetlerin tamamına gol atacak.
O gol attıkça, milletimiz hop oturup hop kalkacak. Hiç merak etmeyin.
Önümüzdeki 4,5 yıl seçimsiz, tartışmasız, 2023, 2053, 2071 hedeflerine yönelik adımların atılacağı yıl olacak. Öyle ekonomide de 'seçim var, acaba ne olacak, AK Parti alacak mı, olamayacak mı, acaba Cumhur İttifakı başarılı olacak mı olamayacak mı?' diye bir endişenin olmayacağı, tam 4,5 yıl boyunca Tayyip Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'nun kalesine golleri peşi peşine atacağı bir 4,5 yılı hep beraber yaşayacağız."

                                                            ***
Bu kadar veciz sözden sonra yeni sistemde, Meclis'in ne işe yaradığını, muhalefetin görevinin ne olduğunu hâlâ anlamayan kalmışsa artık ben ne yazayım?

Belli ki muhalefetin bu maçtaki görevi gol yemektir. Şayet Tayyip Bey formsuzsa, gol yollarında sıkışırsa, savunmadan birkaç genç oyuncu, işini ciddiye alıp geçit vermiyorsa o zaman bir görevli futbolcu, kendi kalesine gol atacaktır.
Muhalefetin varlık sebebi, iktidara meşruiyet kazandırmaktır. Yoksa Anayasa açıkça "Meclis Başkanı kendi partisinin faaliyetlerine katılamaz" dediği halde belediye başkan adayı oluyor da muhalefet hâlâ Yüksek Seçim Kurulu'na, daha da olmazsa Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaktan söz ediyorsa, seyirciyi, yani halkı uyutmak içindir!

Herkes biliyor ki Yüksek Seçim Kurulu kendi koyduğu kuralı seçim devam ederken bozmuş ve mühürsüz oyları geçerli saymıştır. Yani buradan hukuka uygun bir karar çıkmaz! Anayasa Mahkemesi'nin durumu da farklı değildir.
Türkiye'de hukuk rafa kaldırılmıştır. Böyle bir sistem içinde seçime katılmak, akla ve mantığa uygun değildir.

Üstelik piyasaya sürdüğünüz adaylar da daha ilk günden hangi küresel projeye alet olacağını açıklıyorsa, kazansanız bile sonuç değişmez.
Seçmen, asıl bu danışıklı dövüşü ve sahte muhalefeti görmelidir.

                                                            ***
Türkiye'de artık muhalifler, gazeteciler, alenen "katli vaciptir, kafaları kesilmelidir" diye tehdit ediliyor ama hukuk sistemi, "memleketin kaymağını yiyorlar" sözüne "haddini bil" diye cevap verenin yakasına yapışıyor.

Yandaşlar başta Atatürk olmak üzere önüne gelene hakaret ediyor, devleti yönetenler ise bu zihniyettekileri ziyaret ederek "devam edin" demiş oluyor. Hukuk sisteminde görev alanlar da "Beni de FETÖ'cü ilân ederler" korkusundan harekete geçmiyor.

Ele geçirilen medya, halkı korkutmak, sindirmek için kullanılan bir yalan ve iftira yapılanmasına dönüştürüldü.

Zulme dayalı bu düzen sürdürülebilir değildir. Bir yerde mutlaka patlak verecektir.


(YENİÇAĞ)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder