İstanbul'da Ali Emiri Kültür Merkezi'nde yine Hasan-el Benna'yı anma toplantısı düzenlendi. Davet ve Kardeşlik Vakfı'nın, "Ümmeti uyandıran şehid, Hasan el-Benna" adlı programına onur konuğu olarak katılan Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) Rehberlik Konseyi Başkanı Yardımcısı Dr. İbrahim Munir, Hasan el-Benna'nın davetinin Kur'an ve sünnet olduğunu öne sürdü...
Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Dr. Mahmud Hüseyin de "Hasan el-Benna, yaşantısıyla İslam ümmeti için yeni bir milat yazdı" iddiasında bulundu.
***
"İhvanı Müslimin" örgütü, Mısır, İngiliz işgali altındayken kuruldu. Kuruluşu tam olarak aydınlatılmış değildir ama yakın tarihte, Arap Baharı denilen Amerikan organizasyonunun liderliğini bu örgüt yaptı. 2005 yılında, İslam dünyasındaki sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nca kurulan "Büyük Orta Doğu Projesi Koordinatörlüğü" tarafından İstanbul'da, Topkapı'daki Eresin Otel'de bir araya getirildi. Burada örgüt temsilcilerine ABD'nin gönderdiği para dağıtıldı!
Arap Baharı eylemleri sonunda, Mısır'da İhvan örgütü iktidar oldu. Bir süre sonra, Türkiye'nin, "Müslüman Kardeşler Enternasyonali" kurmak istediğini ve İhvan iktidarının İsrail'e zarar vereceğini gören ABD, Mısır'da darbeyi destekledi.
AKP'nin iktidarda olduğu Türkiye ise ihvanı desteklemeye devam etti. Hasan-el Benna'yı anma toplantıları, bu sayede İstanbul'da yapılabiliyor.
İngiltere de Amerika'nın terör örgütü olarak ilan etmediği İhvan mensuplarına siyasi sığınma hakkı verdi! ABD'de uzun yıllar başkan aday adayı olan LaRouche, 21 Haziran 2001 tarihinde, ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'a sunduğu memorandumda, Mısır'ın Müslüman Kardeşler ve El Cihad, Filistin'in Hamas, Cezayir'in İslam Ordusu, Türkiye'nin PKK'sı ve Sri Lanka'nın Tamil örgütlerinin Londra'da merkezleri bulunduğunu belirtmişti.
***
İslam Tarihi uzmanı Prof. Ahmet Vehbi Ecer, Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın içyüzünü Oğuz Çetinoğlu'na anlatmıştı. Ecer, Hasan el-Benna'nın, "İslâm ilkelerine dayanmayan devlet düzenini ve siyasî partilerin hiçbirini benimseyip kabul etmiyoruz" dediğini hatırlatmış ve şu bilgileri vermişti:
"Bu şeriat devletinde insanların kanun-kural koyma hakları yoktur. Seyyid Kutup'un ifâdesiyle; 'Meydanda tek bir nizam vardır, o da İslâm nizamıdır... Geriye kalan nizamların topu cahiliyet nizamıdır... Kulların çıkarttığı kanunlara uyan kişi dinden çıkar. Ayrıca Allah'tan başka hiçbir kimsenin kanun koyma hakkı yoktur, kanun ve sistem koymak ilahlığın özelliğidir. Halife Kur'an'ı anayasa kabul eder. Böyle bir devlette beşerî kanunların yeri yoktur. Halifenin Kureyş kabilesinden olması şarttır.'
Hasan el-Benna da İslâm birliğini Arap birliği ile birlikte düşünür, İslâmlık ile Araplık arasında yakın bir bağ kurar.
Mevdudî'nin ifadesiyle 'İslâm'da cihadın gayesi İslâm prensiplerine uymayan bâtıl sistemleri yıkıp yerine İslâm nizamını getirmektir.' Bunun için gençlere el atılacak, onlara yakın dövüş sporları ve silah eğitimi yaptırılarak vurucu güç sağlanacak, ihtilalci bir ekip yetiştirilecektir. Bunlarla insanların yaptıkları sistem yıkılıp Allah'ın sistemi hâkim kılınacaktır.
Oysa İslâm Peygamberi ve sahabesi, dünya ile ilgili işlerde insanları serbest bırakmış, her şeyde ve her meselede vahiy beklememiş, kendileri insan olarak dünyevî problemleri çözmüşlerdir. Bütün insanların tek başkanlık ile yönetilmesi, aynı dili konuşması, sosyolojik anlamda tek millet olmaları isteği hem sosyoloji kurallarına hem de Kur'an'a aykırıdır."
***
İslam ülkeleri ABD ve İngiltere'nin kuklaları tarafından yönetiliyor ama bu düzene karşı çıkar gibi görünen İhvan gibi örgütler de onlar tarafından kullanılıyor. Üstelik fikirleri de İslami değil! AKP iktidarının, Türkiye'yi bu örgütlerin peşine takması, aynı yöntemlerle "kinci nesil" yetiştirmesi, utanılacak bir durumdur.
Arslan BULUT /YENİÇAĞ
Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Dr. Mahmud Hüseyin de "Hasan el-Benna, yaşantısıyla İslam ümmeti için yeni bir milat yazdı" iddiasında bulundu.
***
"İhvanı Müslimin" örgütü, Mısır, İngiliz işgali altındayken kuruldu. Kuruluşu tam olarak aydınlatılmış değildir ama yakın tarihte, Arap Baharı denilen Amerikan organizasyonunun liderliğini bu örgüt yaptı. 2005 yılında, İslam dünyasındaki sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nca kurulan "Büyük Orta Doğu Projesi Koordinatörlüğü" tarafından İstanbul'da, Topkapı'daki Eresin Otel'de bir araya getirildi. Burada örgüt temsilcilerine ABD'nin gönderdiği para dağıtıldı!
Arap Baharı eylemleri sonunda, Mısır'da İhvan örgütü iktidar oldu. Bir süre sonra, Türkiye'nin, "Müslüman Kardeşler Enternasyonali" kurmak istediğini ve İhvan iktidarının İsrail'e zarar vereceğini gören ABD, Mısır'da darbeyi destekledi.
AKP'nin iktidarda olduğu Türkiye ise ihvanı desteklemeye devam etti. Hasan-el Benna'yı anma toplantıları, bu sayede İstanbul'da yapılabiliyor.
İngiltere de Amerika'nın terör örgütü olarak ilan etmediği İhvan mensuplarına siyasi sığınma hakkı verdi! ABD'de uzun yıllar başkan aday adayı olan LaRouche, 21 Haziran 2001 tarihinde, ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'a sunduğu memorandumda, Mısır'ın Müslüman Kardeşler ve El Cihad, Filistin'in Hamas, Cezayir'in İslam Ordusu, Türkiye'nin PKK'sı ve Sri Lanka'nın Tamil örgütlerinin Londra'da merkezleri bulunduğunu belirtmişti.
***
İslam Tarihi uzmanı Prof. Ahmet Vehbi Ecer, Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın içyüzünü Oğuz Çetinoğlu'na anlatmıştı. Ecer, Hasan el-Benna'nın, "İslâm ilkelerine dayanmayan devlet düzenini ve siyasî partilerin hiçbirini benimseyip kabul etmiyoruz" dediğini hatırlatmış ve şu bilgileri vermişti:
"Bu şeriat devletinde insanların kanun-kural koyma hakları yoktur. Seyyid Kutup'un ifâdesiyle; 'Meydanda tek bir nizam vardır, o da İslâm nizamıdır... Geriye kalan nizamların topu cahiliyet nizamıdır... Kulların çıkarttığı kanunlara uyan kişi dinden çıkar. Ayrıca Allah'tan başka hiçbir kimsenin kanun koyma hakkı yoktur, kanun ve sistem koymak ilahlığın özelliğidir. Halife Kur'an'ı anayasa kabul eder. Böyle bir devlette beşerî kanunların yeri yoktur. Halifenin Kureyş kabilesinden olması şarttır.'
Hasan el-Benna da İslâm birliğini Arap birliği ile birlikte düşünür, İslâmlık ile Araplık arasında yakın bir bağ kurar.
Mevdudî'nin ifadesiyle 'İslâm'da cihadın gayesi İslâm prensiplerine uymayan bâtıl sistemleri yıkıp yerine İslâm nizamını getirmektir.' Bunun için gençlere el atılacak, onlara yakın dövüş sporları ve silah eğitimi yaptırılarak vurucu güç sağlanacak, ihtilalci bir ekip yetiştirilecektir. Bunlarla insanların yaptıkları sistem yıkılıp Allah'ın sistemi hâkim kılınacaktır.
Oysa İslâm Peygamberi ve sahabesi, dünya ile ilgili işlerde insanları serbest bırakmış, her şeyde ve her meselede vahiy beklememiş, kendileri insan olarak dünyevî problemleri çözmüşlerdir. Bütün insanların tek başkanlık ile yönetilmesi, aynı dili konuşması, sosyolojik anlamda tek millet olmaları isteği hem sosyoloji kurallarına hem de Kur'an'a aykırıdır."
***
İslam ülkeleri ABD ve İngiltere'nin kuklaları tarafından yönetiliyor ama bu düzene karşı çıkar gibi görünen İhvan gibi örgütler de onlar tarafından kullanılıyor. Üstelik fikirleri de İslami değil! AKP iktidarının, Türkiye'yi bu örgütlerin peşine takması, aynı yöntemlerle "kinci nesil" yetiştirmesi, utanılacak bir durumdur.
Arslan BULUT /YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder