6 Şubat 2019 Çarşamba

İnsaf, sağduyu ve gerçek saygısı - ÖZDEMİR İNCE

AKP Genel Başkanı Erdoğan, partisinin İzmir adaylarını tanıtırken önemli bir konuşma yaptı (Hürriyet, 6 Ocak 2019). Bu konuşmanın konu ve hedef aldığı tarihsel dönemi, sağduyu, insaf ve gerçek saygısı olan 1936 doğumlu bir vatandaş olarak ben de değerlendireceğim. Önce, AKP Genel Başkanı’nın desteklediği “özgür düşünce”den yararlanarak üç tanım yapalım:
İnsaf: 
Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adalet.
Sağduyu: 
1. Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim.
2. fel. Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü.

***

AKP Genel Başkanı Erdoğan konuşuyor: “CHP’nin yaptığı tek iş tarihte medeniyetin, kültürün, sanatın, ticaretin merkezi olarak nam salan İzmir’i tek parti devrinin bağnazlığına mahkûm etmek olmuştur. CHP’li vatandaşlarıma da sesleniyorum. Gelin İzmir’i yeniden demokrasinin ve özgür düşüncenin merkezi haline getirelim. İnanıyorum ki siz de bu CHP zihniyetinden ekmek çıkmayacağını biliyorsunuz. Bunun için de tamamı yalandan, yanlıştan, çarpıtmadan oluşan korku siyasetiyle İzmir’i adeta esir almış durumdalar.”

***

1923-1950 döneminde İzmir CHP’nin hışmına ve gadrine uğramış mıdır? Örneğin, Demokrat Parti’nin Kırşehir’e yaptığı gibi il iken ilçe haline mi getirilmiştir? İzmir’de ekonomik ve toplumsal alanda bir yıkılım ve duraklama olmuş ise bunun nedeni, önce 1922 yangını ile Lozan Antlaşması uyarınca yapılan zorunlu nüfus mübadelesidir. 

17 Şubat 1923 tarihinde, ticari bir atılım olan İktisat Kongresi İzmir’de yapıldı. Bu kongrede “fuar düşüncesi” ilk kez Atatürk tarafından ortaya atılıp benimsendi ve Enternasyonal Fuar’ın temelleri 1936 yılında atıldı. Cumhuriyetin kurulması ile kentin ticareti daha da gelişti, 1923 yılında 10 fabrika, 1933 yılına kadar 129 fabrika kuruldu. Böylece İzmir’in ticari ve turistik yönü de ön plana çıkmaya başladı.  1930- 1950 yılları arasında konserve fabrikaları, makarna ve bitkisel yağ fabrikaları kuruldu. Devlet sektörü ve özel sektöre ait birçok firma, değişik dallarda üretime başladı.

***

AKP Genel Başkanı Erdoğan konuşuyor: “CHP demek çöp demektir, hava kirliliği demektir. CHP demek yolsuzluk, rüşvet, yasak, yokluk demektir.”


***

“CHP demek çöp demektir”: Anımsadığım kadarıyla: Nurettin Sözen (28 Mart 1989-27 Mart 1994) döneminde temizlik işçileri grev yaptığı ve dönemin hükümeti grevi yasaklamadığı için çöpler toplanmamıştı. AKP hükumeti (olsaydı) grevi yasaklardı.

“Hava kirliliği demektir”: Isınma katı yakıt ve petrol ürünleriyle sağlandığı için gerçekten hava kirliliği vardı. Doğalgaz, güneş enerjisi vardı da kullanılmadı mı?

“CHP demek yolsuzluk demektir”: Ben sadece Yavuz-Havuz Davası’nı (1928) hatırlıyorum; sorumlular cezalandırılmıştı. 2002-2019 arasında yolsuzluktan hapse giren var mı? 1950-2019 yılları arasında yapılan yolsuzlukları arşivlerde bulmayı okurlara bırakıyorum.

“CHP demek rüşvet demektir”: Tek Parti döneminde kuşkusuz rüşvet vardı. 
Ama hiçbir Başbakan, Turgut Özal gibi “Benim memurum  bilir”  dememişti.  “Rüşvet” Osmanlı’da, “Bahşiş” Arap memleketlerinde gelenektir. 

Önemli olan, 1923-1950 arasında var olan rüşvet illetinin 1950-2002 dönemini
geçelim. 2002-2019 yılları arasında rüşvet ve yolsuzluk yaygınlaşmış, rakam olarak katlanmış ve AKP iktidarının alnına yapışmıştır. Bu konuda karar vermek de gene okurun ilgisine sunulmaktadır:
***

Devrim Yasaları kuşkusuz bazı hayırlı yasaklar getirmiştir. “Yokluk” görecedir. Paran yoksa “bolluk” işkencedir. Artık her şeyin kayıt altında olduğu çağımızda bir cumhurbaşkanı kolayca çürütülecek konuşmalar yapmamalıdır.

Özdemir İnce / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder