Menzilci Hâkim Hasan Akdemir, istediği 1 milyon dolarlık rüşvetin tadımlığı olarak 45 bin dolar aldıktan sonra, zanlı Fikret İnan’ın avukatına: “FETÖ’cü olmadığını biliyorum. Ben tutukladım ama hata yaptım, onu yine benkurtaracağım” dedi. Yaptığı ‘hatayı’ rüşvet karşılığı ‘düzeltme’ yoluna giden Hâkim Akdemir, bu görüşmeden bir hafta sonra, adliyedeki odasında yine İnan’ın avukatından 5 bin dolar aldı. Hâkim Akdemir bu süreçte bir de terfi alıyor, Sulh Ceza Hâkimliğinden Ağır Ceza Başkanlığına atanıyordu.
İstediği paranın tamamını vermeyen Fikret İnan’ın avukatlarına ise, “Bu dava 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılacak, sonuçta tüm itirazlara 3. Ağır Ceza Mahkemesi olarak ben bakacağım. Şimdi olmasa da yine bana geleceksiniz” diye şantaj yapıyordu.
Fikret İnan artık bunalmıştı. Avukatı Halil Canbolat aracılığıyla Hâkimler ve Savcılar Kuruluna (HSK), Hâkim Hasan Akdemir’i şikâyet etti. HSK’nin ve İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının bilgisi dâhilinde “suçüstü” için düğmeye basıldı. İlk amaç, Hâkim Akdemir’in rüşvet talebinin tespitiydi.
Avukat Canbolat ile Hâkim Akdemir 14 Nisan 2017 günü görüşmek üzere randevulaştı. İstanbul Emniyeti Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden ses kayıt cihazları temin edildi ve avukat Canbolat’ın üzerine konuldu. Elde edilen ses kayıtlarında, Hâkim Akdemir para karşılığı tahliye sağladığını kabul ediyordu. Ama hâkim, avukata kızgındı, zira istediği rüşvetin tamamı ödenmemişti! Avukat Canbolat ile Hâkim Akdemir’in ses kaydı hızlıca kâğıda döküldü ve gizlice HSK’ye gönderildi. Beklenen talimat sözlü geldi; FETÖ şüphelisi Fikret İnan, rüşvet şüphelisi Hâkim Hasan Akdemir’le buluşturulacaktı.
Takvim18 Nisan 2017’yi gösteriyordu.
Fikret İnan, Başsavcılığın gözetiminde hâkimin ‘iş ortağı’ Avukat Serap Bindal’ı aradı, randevu talep etti. Akşam saat 18.00’de, Av. Bindal’ın Pendik’teki ofisinde buluşma kararı alındı. Vakıfbank’tan temin edilen, seri numaraları kayıtlı 50 bin dolar, Mali Şubede görevli polis memurları nezaretinde Fikret İnan’a verildi. Ayrıca, İnan’ın pantolonunun içine 2 ayrı ses kaydedici cihaz yerleştirildi.
Her şey o kadar trajikti ki...
Düşünün...
Devletin yargısı ve polisi, halen Fethullahçı Terör Örgütü’ne üye olmakla ve örgütü finanse etmekle suçlanan bir işadamıyla işbirliği yapıp, başka bir tarikatın müridi olan görevdeki bir yargı mensubuna suçüstü yapmak durumuna düşmüştü!
Hâkim Hasan Akdemir, bu kez yem olarak sunulan 50 bin dolar daha rüşvet aldığı görüşme sırasında, “Yanlış anlamayın, bende zamparalık yoktur. Yani böyle (rüşvet parasıyla) karı kız atacak halimiz yok... Hizbullah davalarına bakan hâkimim. Muhsin Yazıcıoğlu’nun dosyasına bakan hâkimim. Yazıcıoğlu’nun dosyasından beni ölümle tehdit ettiler. Bir de İbrahim Okur, HSYK’nın bir numaralı adamı… Onu tutukladıktan bir gün sonra arabamın frenini boşalttılar” diye övünüyordu.
Hasan Akdemir tutuklandı.
Peki...
Hâkim Hasan Akdemir’i “rüşvetten suçüstü” yakalatan, İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısı Fehmi Tosun’a ne oldu biliyor musunuz?
Hâkim Akdemir’e rüşvet alırken suçüstü yaptıktan yaklaşık 2.5 ay sonra, 3 Temmuz 2017’de görevinden alındı ve Yargıtay’a gönderildi. Çocukları İstanbul’da öğrenim gören Fehmi Tosun için bu bir ödül değil, cezaydı.
Menzilci Hâkim Hasan Akdemir’i tutuklayan Hâkim Mehmet Özakar’a ne oldu dersiniz?
Bir duruşma sırasında, o da gözaltına alındı, FETÖ üyeliğinden tutuklandı, hâkimlikten ihraç edildi ve... İtirafçı oldu!
Özetlersek:
Tahliye ettiği FETÖ şüphelisi işadamlarını tutuklatan savcıya “FETÖ’cü” diyen hâkimi, FETÖ soruşturmasında rüşvet aldığını ortaya çıkaran başsavcının “rüşvet alan bir FETÖ’cü” olduğunu iddia ettikten sonra tutuklayan hâkim, FETÖ’den tutuklandı! *
Mine G. Kırıkkanat / CUMHURİYET
İstediği paranın tamamını vermeyen Fikret İnan’ın avukatlarına ise, “Bu dava 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılacak, sonuçta tüm itirazlara 3. Ağır Ceza Mahkemesi olarak ben bakacağım. Şimdi olmasa da yine bana geleceksiniz” diye şantaj yapıyordu.
Fikret İnan artık bunalmıştı. Avukatı Halil Canbolat aracılığıyla Hâkimler ve Savcılar Kuruluna (HSK), Hâkim Hasan Akdemir’i şikâyet etti. HSK’nin ve İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının bilgisi dâhilinde “suçüstü” için düğmeye basıldı. İlk amaç, Hâkim Akdemir’in rüşvet talebinin tespitiydi.
Avukat Canbolat ile Hâkim Akdemir 14 Nisan 2017 günü görüşmek üzere randevulaştı. İstanbul Emniyeti Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden ses kayıt cihazları temin edildi ve avukat Canbolat’ın üzerine konuldu. Elde edilen ses kayıtlarında, Hâkim Akdemir para karşılığı tahliye sağladığını kabul ediyordu. Ama hâkim, avukata kızgındı, zira istediği rüşvetin tamamı ödenmemişti! Avukat Canbolat ile Hâkim Akdemir’in ses kaydı hızlıca kâğıda döküldü ve gizlice HSK’ye gönderildi. Beklenen talimat sözlü geldi; FETÖ şüphelisi Fikret İnan, rüşvet şüphelisi Hâkim Hasan Akdemir’le buluşturulacaktı.
Takvim18 Nisan 2017’yi gösteriyordu.
Fikret İnan, Başsavcılığın gözetiminde hâkimin ‘iş ortağı’ Avukat Serap Bindal’ı aradı, randevu talep etti. Akşam saat 18.00’de, Av. Bindal’ın Pendik’teki ofisinde buluşma kararı alındı. Vakıfbank’tan temin edilen, seri numaraları kayıtlı 50 bin dolar, Mali Şubede görevli polis memurları nezaretinde Fikret İnan’a verildi. Ayrıca, İnan’ın pantolonunun içine 2 ayrı ses kaydedici cihaz yerleştirildi.
Her şey o kadar trajikti ki...
Düşünün...
Devletin yargısı ve polisi, halen Fethullahçı Terör Örgütü’ne üye olmakla ve örgütü finanse etmekle suçlanan bir işadamıyla işbirliği yapıp, başka bir tarikatın müridi olan görevdeki bir yargı mensubuna suçüstü yapmak durumuna düşmüştü!
Hâkim Hasan Akdemir, bu kez yem olarak sunulan 50 bin dolar daha rüşvet aldığı görüşme sırasında, “Yanlış anlamayın, bende zamparalık yoktur. Yani böyle (rüşvet parasıyla) karı kız atacak halimiz yok... Hizbullah davalarına bakan hâkimim. Muhsin Yazıcıoğlu’nun dosyasına bakan hâkimim. Yazıcıoğlu’nun dosyasından beni ölümle tehdit ettiler. Bir de İbrahim Okur, HSYK’nın bir numaralı adamı… Onu tutukladıktan bir gün sonra arabamın frenini boşalttılar” diye övünüyordu.
Hasan Akdemir tutuklandı.
Peki...
Hâkim Hasan Akdemir’i “rüşvetten suçüstü” yakalatan, İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısı Fehmi Tosun’a ne oldu biliyor musunuz?
Hâkim Akdemir’e rüşvet alırken suçüstü yaptıktan yaklaşık 2.5 ay sonra, 3 Temmuz 2017’de görevinden alındı ve Yargıtay’a gönderildi. Çocukları İstanbul’da öğrenim gören Fehmi Tosun için bu bir ödül değil, cezaydı.
Menzilci Hâkim Hasan Akdemir’i tutuklayan Hâkim Mehmet Özakar’a ne oldu dersiniz?
Bir duruşma sırasında, o da gözaltına alındı, FETÖ üyeliğinden tutuklandı, hâkimlikten ihraç edildi ve... İtirafçı oldu!
Özetlersek:
Tahliye ettiği FETÖ şüphelisi işadamlarını tutuklatan savcıya “FETÖ’cü” diyen hâkimi, FETÖ soruşturmasında rüşvet aldığını ortaya çıkaran başsavcının “rüşvet alan bir FETÖ’cü” olduğunu iddia ettikten sonra tutuklayan hâkim, FETÖ’den tutuklandı! *
(*) Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun Metastaz (Kırmızı Kedi, 2019) başlıklı belgeselinden alıntıdır.
***
Gazeteciliğin iktidar kasideciliğine indirgendiği günümüzde, bağımsız ve araştırmacı tüm genç meslektaşlarımız başımızın tacı; Barış Pehlivan ile Barış Terkoğlu ikilisi ise, çeliğine Silivri’de su verilmiş kılıç kalemleriyle gurur kaynağımızdır.
“İki Barış”ın son eseri Metastaz, kitaptan öte kunt bir iddianame... Suç ne, suçlu kim, her şey açık. Bu ülkeye adalet ve dürüstlük geri geldiğinde, yargıya rehber olacak!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder