"ABD'nin niye teslim ettiği" hâlâ sırlarla dolu olan bebek katili Abdullah Öcalan'ın yakalanıp Türkiye'ye getirilişi operasyonunun üzerinden 19 Şubat 2019 tarihi itibarıyla tam 20 yıl geçmiş olacak.Terörist başı Öcalan'ın Kenya'da paketlenmesinden önce de ortadan kaldırılması için Türkiye'nin çeşitli hamleleri oldu. Bunların bir kısmı kamuoyuna yansısa da bilinmeyen çok şey var!..
Bunlardan biri de kamuoyunun öğrendiği ve çok tartışılan 1996 yılında Öcalan'ın Suriye'de barındığı villada ortadan kaldırmaya yönelik başarısızlıkla sonuçlanan operasyondur.
O operasyonu yönetenlerden dönemin MİT Kontr-terör Daire Başkanı Mehmet Eymür suskunluğunu bozdu. Eymür, başarısızlıkla sonuçlanan o operasyon için,"Hata ettik, keşke Yeşil'e yaptırsaydık; Yeşil'e yaptırsaydık o becerirdi, Apo'yu öldürmüş olurduk" dedi. "Yeşil" kod adlı MİT elemanı Mahmut Yıldırım'ın sağ olup olmadığı ise hâlâ kamuoyunda tartışılıyor.
Mehmet Eymür, yıllar sonra bu itirafı bana yapmadı. Gazeteci dostum Murat Yetkin'in, "Yakalanışının 20. yılında, yeni bilgi ve belgelerle, Şam'dan İmralı'ya Öcalan. Kürt Kapanı" adlı kitabında okudum. Kitabın içi haber kaynıyor!.. Murat Yetkin'in kitabı 15 Şubat'ta piyasaya çıkacak. Bir solukta okuduğum kitaptan bazı bölümler aktarayım.
Başarısızlıkla sonuçlanan "Mersedes Operasyonu"ndan başlayayım: "...bu operasyonun başarısız kalmasının ardından MİT Müsteşarı Sönmez Köksal Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'ya gitti. Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Saner'in operasyondan bir süre önce Şam Büyükelçiliği Askeri Ataşesi'yle telefonda, 'şimdi seninkiler dinliyordur, dinlesinler. O Apo k..ni sürükleye sürükleye getireceğiz, ekipler yolladık, peşindeyiz' dediği yolunda istihbarat bulunduğunu şikâyet edecekti. Konuşma,Türk askeri ataşesinin telefonunun Suriye istihbaratınca dinlendiği bilinmesine rağmen yapılmıştı. Bu konuşma sonrası, örneğin havaalanı yolundaki Mahsum Korkmaz-II eğitim kampı ve Öcalan'ın kaldığı villa etrafındaki nöbetçi kulübeleri bir kat daha yükseltilmiş, bölgede daha sık polis devriyesi görünür olmuştu..."
Ben de uluslararası siyasette tesadüflere inanmayanlardanım. CIA'nın ilk kadın başkanı olan Gina Haspel'in katil Öcalan'ın teslim ediliş sürecinde Ankara'da istasyon şefi olduğunu biliyor muydunuz?.. Murat Yetkin'in anlatımından:
"ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'nun bir önceki görevi, ABD gizli servisi CIA'in [Central Intelligence Agency- Merkezi Haber alma Dairesi] başkanlığıydı.
Nisan 2018'de Trump tarafından Dışişleri Bakanlığı'na atandığında yerine yardımcılarından Gina Haspel, yeni CIA Başkanı oldu. CIA'in bu ilk kadın başkanı, El Kaide zanlılarının işkenceli sorgularına adı karışmış birisiydi ama Türkiye'yi ve bugün dahi bizleri yakından ilgilendiren bir özelliği daha vardı.
Haspel, 1998-2000 yılları arasında Türkiye'de görev yapmıştı. Ankara'daki ABD Büyükelçiliği'nde Birinci Kâtip paravan görevi altında aslında CIA'in Ankara istasyonu olarak çalışan, Büyükelçilik içindeki Office for Regional Affairs [Bölgesel İşler Bürosu] için çalışıyordu ve aslında CIA Ankara istasyonunun iki numarasıydı.Bu görevdeki üstü, Councellor for Regional Affairs [Bölgesel İşler Müşaviri] Terry Percival idi. Haspel, Ankara'ya Bakü'den gelmişti, daha önce iki yıl da Azerbaycan'da 'bölgesel işlere' bakıyordu; Azerbaycan'ın güneyi İran, kuzeyi Rusya, batısı Türkiye olunca, 'Hangi bölgesel işler?'sorusu gereksiz kalıyordu. Zaten Haspel'in kadrosu, kendisi Ankara'dayken de hep Washington merkezde kalmıştı; CIA karargâhının bulunduğu Langley'de karşı-casusluk dairesinde Rusya masasına bakıyordu Haspel'in Ankara'ya atandığı 1998'de, yeni Amerikan Büyükelçisi Mark Parris de göreve başlamıştı.
Ancak halihazırdaki CIA Başkanı Gina Haspel'in Türkiye'de baştan sona çalıştığı tek yıl olan 1999'da şu gelişmelerin olduğu bir gerçek:
....
Bahar aylarında ABD, Iraklı Kürt liderler Barzani ve Talabani'ye bağlı peşmergelere silah ve askeri malzeme sağlamaya başladı. Bunun, 2003'te Irak'ın işgali operasyonu ve Irak'ta Kürt özerkliğine hazırlık çerçevesinde olduğu sonradan anlaşılacaktı. ABD Başkanı Bill Clinton, CIA'i Öcalan'ın yakalanması için MİT'le ortak operasyonun başladığı 5 Şubat günü, Barzani ve Talabani'ye silah yardımı iznini de onaylamıştı."
ABD, Öcalan'ı verip Gülen'i mi aldı?
Murat Yetkin'in kitabından bir heyecanlı bölüm daha:
"ABD ile kötüleşen ilişkiler 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin arkasında Fethullah Gülen Örgütü'nün olduğunun anlaşılmasıyla daha da gerildi. Kitabın başında söylediğimiz gibi, adeta 1999'da ABD yönetimi, Öcalan'ı vermiş, Gülen'i almıştı.
Öcalan'ın tesliminden beş hafta sonra, tam da 21 Mart Nevruz günü Fethullah Gülen ABD'ye uçmuş, halen yaşayıp örgütünü yönetmeye devam ettiği Pennsylvania'daki çiftlik evine yerleşmişti.
İsmini saklı tutmak isteyen bir devlet yetkilisi ise, bu kitabın hazırlığı çerçevesindeki görüşmemizde daha ilginç bir tahlil yapacaktı: 1950'lerde ABD'ye eğitim için giden askerler, 27 Mayıs Darbesi'ni yaptı. 2000'lerde giden asker, polis ve yargı mensuplarıyla ise 15 Temmuz'a geldik."
O günleri okuyunca bugünleri daha iyi anlayacaksınız!..
Ahmet Takan / YENİÇAĞ
Bunlardan biri de kamuoyunun öğrendiği ve çok tartışılan 1996 yılında Öcalan'ın Suriye'de barındığı villada ortadan kaldırmaya yönelik başarısızlıkla sonuçlanan operasyondur.
O operasyonu yönetenlerden dönemin MİT Kontr-terör Daire Başkanı Mehmet Eymür suskunluğunu bozdu. Eymür, başarısızlıkla sonuçlanan o operasyon için,"Hata ettik, keşke Yeşil'e yaptırsaydık; Yeşil'e yaptırsaydık o becerirdi, Apo'yu öldürmüş olurduk" dedi. "Yeşil" kod adlı MİT elemanı Mahmut Yıldırım'ın sağ olup olmadığı ise hâlâ kamuoyunda tartışılıyor.
Mehmet Eymür, yıllar sonra bu itirafı bana yapmadı. Gazeteci dostum Murat Yetkin'in, "Yakalanışının 20. yılında, yeni bilgi ve belgelerle, Şam'dan İmralı'ya Öcalan. Kürt Kapanı" adlı kitabında okudum. Kitabın içi haber kaynıyor!.. Murat Yetkin'in kitabı 15 Şubat'ta piyasaya çıkacak. Bir solukta okuduğum kitaptan bazı bölümler aktarayım.
Başarısızlıkla sonuçlanan "Mersedes Operasyonu"ndan başlayayım: "...bu operasyonun başarısız kalmasının ardından MİT Müsteşarı Sönmez Köksal Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'ya gitti. Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Saner'in operasyondan bir süre önce Şam Büyükelçiliği Askeri Ataşesi'yle telefonda, 'şimdi seninkiler dinliyordur, dinlesinler. O Apo k..ni sürükleye sürükleye getireceğiz, ekipler yolladık, peşindeyiz' dediği yolunda istihbarat bulunduğunu şikâyet edecekti. Konuşma,Türk askeri ataşesinin telefonunun Suriye istihbaratınca dinlendiği bilinmesine rağmen yapılmıştı. Bu konuşma sonrası, örneğin havaalanı yolundaki Mahsum Korkmaz-II eğitim kampı ve Öcalan'ın kaldığı villa etrafındaki nöbetçi kulübeleri bir kat daha yükseltilmiş, bölgede daha sık polis devriyesi görünür olmuştu..."
Ben de uluslararası siyasette tesadüflere inanmayanlardanım. CIA'nın ilk kadın başkanı olan Gina Haspel'in katil Öcalan'ın teslim ediliş sürecinde Ankara'da istasyon şefi olduğunu biliyor muydunuz?.. Murat Yetkin'in anlatımından:
"ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'nun bir önceki görevi, ABD gizli servisi CIA'in [Central Intelligence Agency- Merkezi Haber alma Dairesi] başkanlığıydı.
Nisan 2018'de Trump tarafından Dışişleri Bakanlığı'na atandığında yerine yardımcılarından Gina Haspel, yeni CIA Başkanı oldu. CIA'in bu ilk kadın başkanı, El Kaide zanlılarının işkenceli sorgularına adı karışmış birisiydi ama Türkiye'yi ve bugün dahi bizleri yakından ilgilendiren bir özelliği daha vardı.
Haspel, 1998-2000 yılları arasında Türkiye'de görev yapmıştı. Ankara'daki ABD Büyükelçiliği'nde Birinci Kâtip paravan görevi altında aslında CIA'in Ankara istasyonu olarak çalışan, Büyükelçilik içindeki Office for Regional Affairs [Bölgesel İşler Bürosu] için çalışıyordu ve aslında CIA Ankara istasyonunun iki numarasıydı.Bu görevdeki üstü, Councellor for Regional Affairs [Bölgesel İşler Müşaviri] Terry Percival idi. Haspel, Ankara'ya Bakü'den gelmişti, daha önce iki yıl da Azerbaycan'da 'bölgesel işlere' bakıyordu; Azerbaycan'ın güneyi İran, kuzeyi Rusya, batısı Türkiye olunca, 'Hangi bölgesel işler?'sorusu gereksiz kalıyordu. Zaten Haspel'in kadrosu, kendisi Ankara'dayken de hep Washington merkezde kalmıştı; CIA karargâhının bulunduğu Langley'de karşı-casusluk dairesinde Rusya masasına bakıyordu Haspel'in Ankara'ya atandığı 1998'de, yeni Amerikan Büyükelçisi Mark Parris de göreve başlamıştı.
Ancak halihazırdaki CIA Başkanı Gina Haspel'in Türkiye'de baştan sona çalıştığı tek yıl olan 1999'da şu gelişmelerin olduğu bir gerçek:
....
Bahar aylarında ABD, Iraklı Kürt liderler Barzani ve Talabani'ye bağlı peşmergelere silah ve askeri malzeme sağlamaya başladı. Bunun, 2003'te Irak'ın işgali operasyonu ve Irak'ta Kürt özerkliğine hazırlık çerçevesinde olduğu sonradan anlaşılacaktı. ABD Başkanı Bill Clinton, CIA'i Öcalan'ın yakalanması için MİT'le ortak operasyonun başladığı 5 Şubat günü, Barzani ve Talabani'ye silah yardımı iznini de onaylamıştı."
ABD, Öcalan'ı verip Gülen'i mi aldı?
Murat Yetkin'in kitabından bir heyecanlı bölüm daha:
"ABD ile kötüleşen ilişkiler 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin arkasında Fethullah Gülen Örgütü'nün olduğunun anlaşılmasıyla daha da gerildi. Kitabın başında söylediğimiz gibi, adeta 1999'da ABD yönetimi, Öcalan'ı vermiş, Gülen'i almıştı.
Öcalan'ın tesliminden beş hafta sonra, tam da 21 Mart Nevruz günü Fethullah Gülen ABD'ye uçmuş, halen yaşayıp örgütünü yönetmeye devam ettiği Pennsylvania'daki çiftlik evine yerleşmişti.
İsmini saklı tutmak isteyen bir devlet yetkilisi ise, bu kitabın hazırlığı çerçevesindeki görüşmemizde daha ilginç bir tahlil yapacaktı: 1950'lerde ABD'ye eğitim için giden askerler, 27 Mayıs Darbesi'ni yaptı. 2000'lerde giden asker, polis ve yargı mensuplarıyla ise 15 Temmuz'a geldik."
O günleri okuyunca bugünleri daha iyi anlayacaksınız!..
Ahmet Takan / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder