Anayasamızın 56. maddesi "Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir'' der.
Manisa Salihli'ye bağlı Kabazlı, Hacıbektaşlı, Yılmaz mahallelerinde yaşayan yurttaşlar ''Toprak da canlıdır, bin bir emekle alın terinizle işlediğiniz bire bin veren bereket kaynağıdır'' şiarı ile Anayasa'nın kendilerine yüklediği bu görev gereği topraklarına sahip çıkmaya seslerini duyurmaya, geleceklerine sahip çıkmaya çalışıyorlar. Çalışıyorlar çünkü karşılarında gözleri para hırsı ile bürünmüş dev şirketler, siyasi rant uğruna hukuksuzluklara göz yuman resmî yetkililer ve olayın ciddiyetini anlamamış olan yurttaşlar var.
Nedir JES ve Jeotermal Enerji?
Enerji için kullanılan JES yeraltının bin ila 4 bin metre derinliğinden su değil jeotermal akışkan sıvı çekilir. Bu sıvının içerdiği kimyasallar ise bor, cıva, arsenik, kurşun, amonyak, antimuan, lityum, karbondioksit, hidrojen sülfür ve tuzdur.
Isınma için kullanılan JES ise yer altının 200-300 metre derinliğinden tedarik ediliyor. Bu mesafeden çıkan sıvı içerisinde bulunan elementler ise sağlığa zararlı değil.
JES protestolarını yapan yurttaşların isyanı da tam bu noktada başlıyor. Çünkü 200-300 metre derinlikten çekilen bu sıvı ısınma amaçlı kullanıldıktan sonra toprak altına kolayca gönderilmektedir.
Enerji için kullanılan JES ise bin ila dört bin metreden çekildiği için kullanıldıktan sonra aynı derinliğe gönderil(e)miyor. Bu yüzden sıvının alındığı alanda boşluk olduğundan sismik hareketler meydana geliyor. Sıvı 300-400 metre derinliğe kadar gönderildiği için hem doğal kaynak sularına, hem tarım sulamaya, hem bu sulama ile yetiştirilen ürünlere sirayet ediyor.
Kaynak sıcaklıkları 160-245°C aralığındaki jeotermal kaynakların yoğuşmayan gaz (NCG) oranı %1,5-2,3 aralığındadır. Bu aralıkta üretim yapan JES'ler, Çevre Bakanlığı'nın izni ile hareket ediyor. Bu halde bile, Salihli ve çevresindeki 100 kuyudan çıkan yoğuşmayan gazların toplamı saatte yaklaşık 30 ton olacak!
Saatte 30 ton, yaklaşık 15 milyon arabanın Salihli'nin içerisinde hiç durmadan çalışıp egzoz gazı çıkartmasına eşit.
Çevre, Şehircilik Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü konunun vahametini görüp bir çalışma yapıyor ve sonucu İzmir Valiliği, Manisa Valiliği'ne yazmış olduğu resmî yazı ile bildiriyor. Aynen şunları belirtiyor;
''Malumlarınız olduğu üzere Manisa ili içme suyunun tamamını, İzmir ili ise %40 oranında içme suyunu Gediz havzası yer altı suyu kütlelerinden temin etmekte, özellikle içme suyu temin edilen yeraltı suyu kütlelerinde arsenik seviyelerinin yüksek olması insan sağlığını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Havza'da yeraltı sularına temin edilen içme sularında arsenik seviyelerinin yüksek olması cilt kanseri, sinir sistemi rahatsızlıkları, dolaşım sisteminde kansızlık kalp yetmezliği kan kanseri ve lenf sistemi kanseri, anneden bebeğe geçerek doğrudan sakatlıklar, gelişmemiş bebek doğumları, akciğer kanseri böbrek yetmezliği ve mental hastalıklar gibi önümüze önemli sorunlara yol açmakta tarımsal sulamada kullanılan sularda artık seviyesinin yüksek olması bitkisel ürün kalitesini düşünmekte ve dolaylı olarak tüketilen bu ürünler artı bir insan vücudunda biyobirikime sebep olmakta ve sonuç olarak yukarıda değinilen söz konusu sağlık sorununa yol açmaktadır.
Gelecekte yaşanması öngörülen iklim değişikliği ve kuraklık etkisi sebebiyle yer üstü suyu kaynaklarında önemli azalmaların olacağı öngörülmektedir. Bu durumda miktar ve kalite açısından yeraltı suları insani tüketim amaçlı içme suyu temininde tek ve en güvenilir kaynak olması bakımından geleceğimizin sigortası konumundadır.
Bu bağlamda yazımız ekinde yer alan ve kırmızı renkte gösterilen yeraltı su yüklerindeki arsenik değerinin bu parametre için birilerinin eşiklerin altına düşürülmesi maksadıyla havzadaki yeraltı suyu kütlelerinde jeotermal ve madencilik faaliyetlerine yeni izin ve ruhsatların verilmemesi gerekmektedir.''
Çevre, Şehircilik Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü 14.08.2017 tarihli yazısında ise; ''Gediz Havzası Örnek Çalışmasında, aşılmaması gereken arsenik seviyesi 53 ppb olarak belirlenmiş ancak yapılan 3 dönem izlemeler neticesinde havzadaki değerin 3000 ppb üzerinde değere ulaştığı görülmektedir. Bu kirliliğin sebebi jeotermal ve madencilik faaliyetleridir.''
Bu açıklamayı bizatihi konunun muhatabı olan kurum yapıyor. Kanser oluyoruz, şayet bu uygulamalara son verilmez ise geleceğimiz yok olacak diyor. Jeotermal ve maden ruhsatı vermeyin diyor.
Valilik, Belediye ne yapıyor peki?
Yeni kuyuların yapılması için ihale açmaya devam ediyor.
Murat AĞIREL / YENİÇAĞ
Manisa Salihli'ye bağlı Kabazlı, Hacıbektaşlı, Yılmaz mahallelerinde yaşayan yurttaşlar ''Toprak da canlıdır, bin bir emekle alın terinizle işlediğiniz bire bin veren bereket kaynağıdır'' şiarı ile Anayasa'nın kendilerine yüklediği bu görev gereği topraklarına sahip çıkmaya seslerini duyurmaya, geleceklerine sahip çıkmaya çalışıyorlar. Çalışıyorlar çünkü karşılarında gözleri para hırsı ile bürünmüş dev şirketler, siyasi rant uğruna hukuksuzluklara göz yuman resmî yetkililer ve olayın ciddiyetini anlamamış olan yurttaşlar var.
Nedir JES ve Jeotermal Enerji?
Enerji için kullanılan JES yeraltının bin ila 4 bin metre derinliğinden su değil jeotermal akışkan sıvı çekilir. Bu sıvının içerdiği kimyasallar ise bor, cıva, arsenik, kurşun, amonyak, antimuan, lityum, karbondioksit, hidrojen sülfür ve tuzdur.
Isınma için kullanılan JES ise yer altının 200-300 metre derinliğinden tedarik ediliyor. Bu mesafeden çıkan sıvı içerisinde bulunan elementler ise sağlığa zararlı değil.
JES protestolarını yapan yurttaşların isyanı da tam bu noktada başlıyor. Çünkü 200-300 metre derinlikten çekilen bu sıvı ısınma amaçlı kullanıldıktan sonra toprak altına kolayca gönderilmektedir.
Enerji için kullanılan JES ise bin ila dört bin metreden çekildiği için kullanıldıktan sonra aynı derinliğe gönderil(e)miyor. Bu yüzden sıvının alındığı alanda boşluk olduğundan sismik hareketler meydana geliyor. Sıvı 300-400 metre derinliğe kadar gönderildiği için hem doğal kaynak sularına, hem tarım sulamaya, hem bu sulama ile yetiştirilen ürünlere sirayet ediyor.
Kaynak sıcaklıkları 160-245°C aralığındaki jeotermal kaynakların yoğuşmayan gaz (NCG) oranı %1,5-2,3 aralığındadır. Bu aralıkta üretim yapan JES'ler, Çevre Bakanlığı'nın izni ile hareket ediyor. Bu halde bile, Salihli ve çevresindeki 100 kuyudan çıkan yoğuşmayan gazların toplamı saatte yaklaşık 30 ton olacak!
Saatte 30 ton, yaklaşık 15 milyon arabanın Salihli'nin içerisinde hiç durmadan çalışıp egzoz gazı çıkartmasına eşit.
Çevre, Şehircilik Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü konunun vahametini görüp bir çalışma yapıyor ve sonucu İzmir Valiliği, Manisa Valiliği'ne yazmış olduğu resmî yazı ile bildiriyor. Aynen şunları belirtiyor;
''Malumlarınız olduğu üzere Manisa ili içme suyunun tamamını, İzmir ili ise %40 oranında içme suyunu Gediz havzası yer altı suyu kütlelerinden temin etmekte, özellikle içme suyu temin edilen yeraltı suyu kütlelerinde arsenik seviyelerinin yüksek olması insan sağlığını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Havza'da yeraltı sularına temin edilen içme sularında arsenik seviyelerinin yüksek olması cilt kanseri, sinir sistemi rahatsızlıkları, dolaşım sisteminde kansızlık kalp yetmezliği kan kanseri ve lenf sistemi kanseri, anneden bebeğe geçerek doğrudan sakatlıklar, gelişmemiş bebek doğumları, akciğer kanseri böbrek yetmezliği ve mental hastalıklar gibi önümüze önemli sorunlara yol açmakta tarımsal sulamada kullanılan sularda artık seviyesinin yüksek olması bitkisel ürün kalitesini düşünmekte ve dolaylı olarak tüketilen bu ürünler artı bir insan vücudunda biyobirikime sebep olmakta ve sonuç olarak yukarıda değinilen söz konusu sağlık sorununa yol açmaktadır.
Gelecekte yaşanması öngörülen iklim değişikliği ve kuraklık etkisi sebebiyle yer üstü suyu kaynaklarında önemli azalmaların olacağı öngörülmektedir. Bu durumda miktar ve kalite açısından yeraltı suları insani tüketim amaçlı içme suyu temininde tek ve en güvenilir kaynak olması bakımından geleceğimizin sigortası konumundadır.
Bu bağlamda yazımız ekinde yer alan ve kırmızı renkte gösterilen yeraltı su yüklerindeki arsenik değerinin bu parametre için birilerinin eşiklerin altına düşürülmesi maksadıyla havzadaki yeraltı suyu kütlelerinde jeotermal ve madencilik faaliyetlerine yeni izin ve ruhsatların verilmemesi gerekmektedir.''
Çevre, Şehircilik Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü 14.08.2017 tarihli yazısında ise; ''Gediz Havzası Örnek Çalışmasında, aşılmaması gereken arsenik seviyesi 53 ppb olarak belirlenmiş ancak yapılan 3 dönem izlemeler neticesinde havzadaki değerin 3000 ppb üzerinde değere ulaştığı görülmektedir. Bu kirliliğin sebebi jeotermal ve madencilik faaliyetleridir.''
Bu açıklamayı bizatihi konunun muhatabı olan kurum yapıyor. Kanser oluyoruz, şayet bu uygulamalara son verilmez ise geleceğimiz yok olacak diyor. Jeotermal ve maden ruhsatı vermeyin diyor.
Valilik, Belediye ne yapıyor peki?
Yeni kuyuların yapılması için ihale açmaya devam ediyor.
Murat AĞIREL / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder