31 Mart belediye seçimleri yaklaşırken, AKP iktidarının muhalefete yönelik baskıları, tehditleri ve iftiraları da hız kazanmaya başladı. Genel seçimlerde ve referandumda uygulanan yöntemler yeniden devreye girdi. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iktidarda kalabilmek için her yolu kullanmayı alışkanlık haline getirmiş durumda. İzlenen yolun demokratik olup olmadığı, ahlaka uygun olup olmadığı umurunda değil. Çıkarcılık ve iktidarı korumak hırsı, demokrasiyi de, ahlakı da devre dışı bırakmış durumda.
Medyanın yaklaşık yüzde 80’i iktidarın kontrolü altındadır. İktidarın propaganda mekanizmasına dönüşmüş olan medya kurumları, halkı aydınlatmak ve bilgilendirmek görevlerini ve sorumluluklarını bir kenara bırakıp, iktidara hizmet etmektedirler.
Televizyon kanalları, Erdoğan’ın yaptığı tüm konuşmalara canlı yayınla bağlanıp olağan yayın akışlarını keserek, medya tarihinde görülmemiş olan utanç verici bir uygulamanın altına imza atmaktadırlar. Medya, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve İYİ Parti’nin liderlerine ve belediye başkan adaylarına ambargo uygulamaktadır. Muhalefet medyada sesini çıkaramaz hale gelmiştir.
Erdoğan, bu da yetmiyormuş gibi, İYİ Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener’i hapisle tehdit etmiştir. Bir ülkede bir cumhurbaşkanı, bir muhalefet liderini hapisle tehdit ediyorsa, o ülkede diktatörlük rejimi resmen kurulmuş demektir.
Bu da yetmiyormuş gibi, CHP’nin ve İYİ Parti’nin Ankara belediye başkan adayı Mansur Yavaş hakkında bir iftira kampanyası başlatıldı. Mansur Yavaş hakkında bazı iddialar ortaya atan bir şahsın görüşleri AKP tarafından en üst seviyede seçim malzemesi haline getirildi, ancak daha sonra bu şahsın evrakta sahtecilik, çocuk istismarı ve dolandırıcılık gibi suçları işlediği ortaya çıktı. AKP bunun üzerine, söz konusu şahsı tanımadıklarını söyleyerek durumu toparlamaya çalıştı.
Son olarak Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde İstanbul’da bir yürüyüş gerçekleştiren kadınların ezanı protesto etmek için ıslık ve düdük çaldıkları iftirasını ortaya attı. Oysa kadınların eylemi sırasında ezanın başlaması bir tesadüftü ve kadınlar o anda ezanı değil, kadınlara karşı uygulanan baskıları ve eylemi engellemeye çalışan polisi protesto ediyorlardı. Ezan, eylemin gündeminde olan bir şey değildi.
Aslında bütün bunlar, halkın 31 Mart seçimlerinde Erdoğan’a ve AKP’ye iyi bir ders vermesini daha da zorunlu ve gerekli kılmaktadır. Halk 31 Mart seçimlerinde mutlaka sandığa gitmelidir. İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir, Manisa, Denizli, Antalya, Mersin, Adana, Samsun, Ordu, Trabzon, Artvin gibi kentlerde belediyelerin AKP’nin ve MHP’nin elinden alınması, bu kentlerde CHP-İYİ Parti ittifakının, yani Millet İttifakı’nın desteklenmesi büyük önem taşımaktadır.
Ancak CHP-İYİ Parti ittifakının buralarda seçimleri kazanması için, bu ittifakın sadece genel merkezler düzeyinde değil, tabanda da gerçekleşmesi ve uygulanması gerekmektedir. İYİ Parti’nin CHP’nin lehine çekildiği ve CHP adayını desteklediği kentlerde ve ilçelerde, İYİ Parti seçmeni ve tabanı mutlaka sandığa gitmeli ve CHP’nin adayına oy vermelidir. CHP’nin İYİ Parti’nin lehine çekildiği ve İYİ Parti adayını desteklediği kentlerde ve ilçelerde, CHP seçmeni ve tabanı mutlaka sandığa gitmeli ve İYİ Parti’nin adayına oy vermelidir. Üst yönetimde sağlanan ittifak tabana yansımazsa, bu seçimlerden AKP yine büyük bir zaferle çıkacaktır.
Ayrıca CHP ve İYİ Parti arasında tabanda oluşacak olan bu ittifakın, CHP’nin belediyeleri yönettiği İzmir, Çanakkale, Aydın, Muğla, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Eskişehir, Sinop, Burdur, Giresun, Zonguldak, Yalova, Hatay gibi kentlerde de sağlanması çok önemlidir. Aksi halde, CHP’nin elindeki bu kentlerin ve il merkezlerinin bazıları da AKP’nin eline geçecektir.
Örsan K. Öymen / CUMHURİYET
Medyanın yaklaşık yüzde 80’i iktidarın kontrolü altındadır. İktidarın propaganda mekanizmasına dönüşmüş olan medya kurumları, halkı aydınlatmak ve bilgilendirmek görevlerini ve sorumluluklarını bir kenara bırakıp, iktidara hizmet etmektedirler.
Televizyon kanalları, Erdoğan’ın yaptığı tüm konuşmalara canlı yayınla bağlanıp olağan yayın akışlarını keserek, medya tarihinde görülmemiş olan utanç verici bir uygulamanın altına imza atmaktadırlar. Medya, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve İYİ Parti’nin liderlerine ve belediye başkan adaylarına ambargo uygulamaktadır. Muhalefet medyada sesini çıkaramaz hale gelmiştir.
Erdoğan, bu da yetmiyormuş gibi, İYİ Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener’i hapisle tehdit etmiştir. Bir ülkede bir cumhurbaşkanı, bir muhalefet liderini hapisle tehdit ediyorsa, o ülkede diktatörlük rejimi resmen kurulmuş demektir.
Bu da yetmiyormuş gibi, CHP’nin ve İYİ Parti’nin Ankara belediye başkan adayı Mansur Yavaş hakkında bir iftira kampanyası başlatıldı. Mansur Yavaş hakkında bazı iddialar ortaya atan bir şahsın görüşleri AKP tarafından en üst seviyede seçim malzemesi haline getirildi, ancak daha sonra bu şahsın evrakta sahtecilik, çocuk istismarı ve dolandırıcılık gibi suçları işlediği ortaya çıktı. AKP bunun üzerine, söz konusu şahsı tanımadıklarını söyleyerek durumu toparlamaya çalıştı.
Son olarak Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde İstanbul’da bir yürüyüş gerçekleştiren kadınların ezanı protesto etmek için ıslık ve düdük çaldıkları iftirasını ortaya attı. Oysa kadınların eylemi sırasında ezanın başlaması bir tesadüftü ve kadınlar o anda ezanı değil, kadınlara karşı uygulanan baskıları ve eylemi engellemeye çalışan polisi protesto ediyorlardı. Ezan, eylemin gündeminde olan bir şey değildi.
Aslında bütün bunlar, halkın 31 Mart seçimlerinde Erdoğan’a ve AKP’ye iyi bir ders vermesini daha da zorunlu ve gerekli kılmaktadır. Halk 31 Mart seçimlerinde mutlaka sandığa gitmelidir. İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir, Manisa, Denizli, Antalya, Mersin, Adana, Samsun, Ordu, Trabzon, Artvin gibi kentlerde belediyelerin AKP’nin ve MHP’nin elinden alınması, bu kentlerde CHP-İYİ Parti ittifakının, yani Millet İttifakı’nın desteklenmesi büyük önem taşımaktadır.
Ancak CHP-İYİ Parti ittifakının buralarda seçimleri kazanması için, bu ittifakın sadece genel merkezler düzeyinde değil, tabanda da gerçekleşmesi ve uygulanması gerekmektedir. İYİ Parti’nin CHP’nin lehine çekildiği ve CHP adayını desteklediği kentlerde ve ilçelerde, İYİ Parti seçmeni ve tabanı mutlaka sandığa gitmeli ve CHP’nin adayına oy vermelidir. CHP’nin İYİ Parti’nin lehine çekildiği ve İYİ Parti adayını desteklediği kentlerde ve ilçelerde, CHP seçmeni ve tabanı mutlaka sandığa gitmeli ve İYİ Parti’nin adayına oy vermelidir. Üst yönetimde sağlanan ittifak tabana yansımazsa, bu seçimlerden AKP yine büyük bir zaferle çıkacaktır.
Ayrıca CHP ve İYİ Parti arasında tabanda oluşacak olan bu ittifakın, CHP’nin belediyeleri yönettiği İzmir, Çanakkale, Aydın, Muğla, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Eskişehir, Sinop, Burdur, Giresun, Zonguldak, Yalova, Hatay gibi kentlerde de sağlanması çok önemlidir. Aksi halde, CHP’nin elindeki bu kentlerin ve il merkezlerinin bazıları da AKP’nin eline geçecektir.
Örsan K. Öymen / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder